722 EĞİTİMLERİ
Temel Maji
Manyetik Maji
Pozitif Enerji
Maji Nedir?
Maji Artık Bilimdir
Eğitim Hakkında Bilgiler
Ücret Sorgulama
Eğitime Katılın!
SİTEYE ÜYE OLUN
ÜYE GİRİŞİ
ÖZEL İLİŞKİLER SORULARI

JANUS'a SORUNUZU SORUN!

SORULAR ANA SAYFA        |        SON EKLENEN SORU        |        TÜM ÖZEL İLİŞKİLER SORULARI

Önemli Açıklamalar        |        Soruların Kabul Edilme Kriterleri



= TÜM SORU KONULARI =

722 Ekolü ve Eğitimleri     |     Maji     |     Astroloji     |     Kuantum ve Bilim     |     Ezoterizm

Pozitif/Negatif Enerji     |     Müslümanlık     |     Farklı İnançlar     |     Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar     |     Fal/Tarot

Ruhsal Sorunlar     |     Yaşam ve İlişkiler     |     Özel İlişkiler     |     Janus

2 Ekim 2023
Döngü ("Gay"lik)

Sevgili Janus bu bir yardim çigligidir :))

Söyle anlatayim Janus ben bir erkegim
Ve kadinlari çok arzuluyorum çok istiyorum
Ama onlari elde edemiyorum çünkü ( iyi çocugum ) bu farkli bir konu konumuza dönersek ben arada sirada erkeklerle beraber oluyorum ama bunu çaresizlikten sikintidan yapiyorum çünkü cinsel yasamim yok ama bu escinsel eylemi yaptiktan sonra inanilmaz bir suçluluk ve inanilmaz sekilde kendimden tiksiniyorum ve agliyorum son zamanlarda hiç bir kadini yanima yaklastirmamaya çevremde tutmama karari aldim çünkü çok çabuk baglaniyorum ve iyilik yapiyorum tabi onlarda serserileri çekici buldugu için onlara gidiyorlar ve bu durum beni dagitiyor bundan dolayi bir kez daha enkaz haline gelmeyi kesinlikle göze alamam böyle bir savasi kazanamam ama bir yanimda bir kadinla eslesme konusunda çok büyük arzu içinde bende arasira erkeklerle oldugum için acaba düzenli olarak erkeklerle beraber olsam mi diye düsünüyorum ama kadinlari bu kadar çok isterken bir erkekle beraber olmayi kendime gerçekten yediremiyorum dedigim gibi inanilmaz bir suçluluk ve tiksinti duyuyorum fakat baska çarem yok
Bana kadinlari elde etmenin yolunu bulmalisin seklinde cevap verebilirsiniz ama inanin ki buna mecalim yok benim istedigim herseyin dogal gelismesi bu da olmuyor iste yukarida hiç bir kadini yanima yaklastirmama kararini söylemistim bunun nedeni eger bir daha olursa psikolojik olarak çok yiprandigim için kendimi bir daha imkani yok toparlayamam sizce ne yapmaliyim bir kisir döngünün içerisindeyim gördügüm tek çikis yolu her iki cinsle de cinsel birliktelik yasamamak yani hiç biriyle erkek veya kadin cinsel birlesme yasamamak acaba böyle yaparsam ilerde cinselligi yasamadim diye bir sorun la karsilasirmiyim ? Mental ve psikolojik olarak ?

YANIT

(Editörün notu: Yanıt 18+ içeriktedir; herkese uygun değildir.)

Yardıma gerek duyduğunuzda bizi hatırladığınız, bize ulaştığınız için sağ olun. Umarım sizi rahatlatacak bir şeyler diyebilirim, ama doğrusu ya, kuşkuluyum. Bizler genelgeçerden çok farklı doğruları olan kişileriz. Kendi küçük dünyamızda yaşar, kimseye bulaşmayız. Farklılıkları darbe almadan yaşamanın yolu genele saygıdır; gölgede kalmayı, diğerlerinin gereksinimlerini kendimizinkilerden önde tutmayı becermekle, doğrularımızın reklamını yapmamakla, herkesin kendine neyin iyi geleceğini bildiğine inanmakla ilgilidir.

Ama hala da inançlarımız olağan ve genel kurallarla yaşamayı seçenler için az da olsa zarar verici olabilir. Bu yüzden yanıtımın fazla üzerinde durmayın.

Pagan dünyada seks tıpkı yemek yemek gibidir. Eğer bir gezginseniz, uzun yollarda farklı ülkeleri ziyaret ettiğinizde önünüze ne konursa ona saygı duyup yemeniz gerektiğini de bilirsiniz. Dahası, karın aç olduğunda sizin yemek zevkinize uygun olmayan mönü hoşa bile gidebilir. Ya da tabakta yutulmayacak bir şeyler varsa, iki lokma alır, ardından süzük bir tebessümle "doydum, çok teşekkürler" yalanını kıvırır, o gece aç uyumayı da seçebilirsiniz.

Yaşam da bir çeşit gezginliktir. Arada yaşanan, yaşanmak zorunda kalınan, ya da merek yüzünden tadılan olayların üzerinde fazlaca kafa yormak, sizin yol almanızı engeller.

Değişikliklerin ana karakteri etkileyeceği koca bir yalandır. Yaşlılıkta epey değişmiş olduğunuzu görecek olabilirsiniz… ama hala da dikkatle ruhunuza baksanız, 7nizde neyseniz hala da o olduğunuzu anlarsınız. Yıllar önce bir araştırma okumuştum; önceden de yazdım: İkinci dünya savaşında düşman askerlerinden korunmak adına geçici olarak manastırda teslim edilen ve lezbiyen ilişkiye zorlanan ya da ihtiyaçtan bu çeşit ilişkiye giren kızların manastırdan çıkınca kolayca normal eğilimlerine döndükleri hakkındaydı. Değişiklikler beni yıkacak düşüncesi asılsızdır. Eğer yıkıksanız bunun nedeni yaşanan değişiklik değil, sizsiniz demektir. Elinizde ne varsa tadını çıkarın derim. Şartlar değişince, size uygun olan ile buluşmak da kaçınılmazdır.

Kendimden örnek vereyim, bir kriter olmasam da, soru yönelttiğiniz kişinin yaşamından gerçekler önemli bir örnek olabilir ve bu gerçeklerim sizi belki rahatlatır: Önceden de hiç korkmadan yazdım. (Bu çeşit bir özgürlüğü elde etmek için hayatımı -ailesiz, standart ve güven veren bir mesleksiz olmak benzeri- bir sürü özveride bulunarak en baştan dokudum; yasalar dışında hesap vereceğim kimse yok.) İş gereği defalarca erkeklerle oldum. Buna karşın bana erkek bedeni hala da bir şey ifade etmez demeyeceğim, basbayağı itici gelir. Sadece yuvarlak, yumuşak ve benden küçük bedenlerden uyarılırım. Yıllar yılı erkeklerle olmanın, temel seçimlerime en küçük bir dokunuşu bile olmamıştır. "Herif ılık, çaktırmadan erkek arıyor" ya da "Adam, gay müşteri arıyor" suçlamalarını göze alma (ve de bu gibi suçlamaları minimize etmek adına erkeklerden hiç hoşlanmadığımı söyleme) nedenim insanlara bu gibi suçlulukların hiç de yaşanmayabileceği mesajını vermektir. Mesajım şu: "İçinde yaşadığınız kültürün güdümünden çıkabilen insanlar var… Yani bu yapılabiliyor." Ancak deneyimlerinizi benimki kadar özgür bir hayata sahip olsanız bile, benim gibi diğer insanlarla paylaşmaktan çekinmenizi de öneririm; ataerkil kültürde farklılıklar yüzünden alacağınız darbelere göğüs germek zor olabilir.

Erkeklerle olmak üzerine biraz daha farklı bir cenahtan laf edeyim: Eşcinsel erkeklere gay, yani "neşeli" denir. Demek ki normal erkekler ya neşesizdir, ya da eşcinseller kadar neşeli değildir. Oysa neşe, son derece pozitif bir niteliktir ve PE celp edicisidir. Erkeğe neşenin yakışmadığı inancı ataerkinin erkekleri nasıl bir cehennemde yaşamaya mahkum ettiğinin, dahası, eşcinsel olmanın belki de heterolara göre daha fazla pozitif enerji celp etme şansına işaret ettiğinin kanıtıdır.

Bu konuda diyeceklerim bu kadardır.

Cümlelerinize geçelim.

" Ve kadinlari çok arzuluyorum çok istiyorum"
Bu inancınızda yanılıyor olabilir misiniz? İsterseniz söyleyeceklerim rehberliğinde bir içe-bakış yapın: Ataerkide kadınları arzulamak, genelde kadınların bedenini arzulamakla eş görülür. Bu arzu ise kadın bedenini su boşaltacak kova olarak görmek demek olabilir.

Kadınları gerçekten (kova olarak değil) arzulamak, öncelikle onları sevmekle (onları bir yaşam biçimi olarak, hem de bizlerden son derece farklı bir yaşam biçimi olarak sevmekle) bağlantılıdır. Seks bu duygu bütününün önemli bir bölümünü kapsar… ama hepsi değildir. Gerçek erkeklik "babalıkla" (tıpkı anne gibi karşılıksız vermek, koruyup kollamak, kendi benliğinin önünde tutmakla) doğrudan ilintilidir. Bu gerçek ataerki tarafından gömülse de, HER ERKEĞİN OLAĞAN/ÖZGÜN/DOĞAL ÖZÜDÜR. Unutturulmuştur belki de, yine de bunu hisseder, derinlerinde yaşar. O yüzden sık sık sevgi ve arzumuzu "yavrum, bebeğim" benzeri sözlerle ifade ederiz. Söz konusu gerçek nedeni ile gecelik beraberliklerde bile bu gibi duyguları az da olsa hissetmeyen erkeklerin kadınları arzuluyorum demesinin fazla anlamı olmayabilir.

" Ama onlari elde edemiyorum çünkü ( iyi çocugum ) bu farkli bir konu "
İyi erkeklerin seçilmediği düşüncesi son derece saçmadır ve gerisinde "iyi erkek" kavramının ne olduğunu yanlış anlamak vardır. Kadınlar kanatsız aseksüel melekler değillerdir ve flört işlerine onlar da heyecan aramak için girerler. Flört, hepimizin ihtiyaç duyduğu heyecan adlı kavramı var eder; anaerkide kutsaldır. Eğer kadınlara heyecan veremiyorsanız, isterseniz erdemler sınavından 100 puan almış olun, hatta isterseniz Kama Sutra'ya rakip kitap yazarı olun, seçilmeniz zorlaşır. Kadınlar -burası çok önemli- GÜVEN duydukları erkeklerle bir ölçüde tehlike yaşamak (heyecan duymak) isterler. Güven ve tehlike birbirine zıt iki kavramdır. Ataerkillikten sıyrılmanın yolu BUNLARI DA birleştirmekten (karmaktan/dengelemekten) geçer.

Ancak kadınlar da NE celp edebilirler ve hatalı seçimler yapabilirler. Yine de deneyimlerime dayanarak söylemekteyim: 25-30 yaşından sonra bu hata yapma olasılığı büyük bir ivme ile azalmaktadır. Demek istediğim şudur: Bir kadın ne kadar yaşlı ise, doğru erkek seçmeyi o ölçüde öğrenmektedir. Bu yüzden eğer iddia ettiğiniz gibi pozitif bir karakteriniz varsa, olgun hanımlara yaklaşmanız da bir çözüm olabilir.

" escinsel eylemi yaptiktan sonra inanilmaz bir suçluluk ve inanilmaz sekilde kendimden tiksiniyorum ve agliyorum"
Sevgili kardeşim, eğer bu ruh halindeyseniz, kadınlarla neden çok yakınlaşamadığınızı da hemen anlamanız gerek; çünkü içinde olduğunuz durumun tek nedeni NEdir. NE bizleri en istediğimiz şeylerden BÖLER, yani uzak kalmamıza sebep olur. Yaptığınız herhangi bir şey için suçluluk duymak kadar şeytanı davet eden şey yoktur. Sanılanın aksine, suçluluk asla bizi ileri itmez, verdiği atıllıkla hatalarımıza ya gömülmemize, ya da onları reddetmemize ortam var eder. Eğer hata yapmayacak olsak nefes alamıyor olurduk (yani belki de nefes almadan yaşanan daha pozitif bir evrende çökmüş olurduk). Hata yapmak doğaldır.

" son zamanlarda hiç bir kadini yanima yaklastirmamaya çevremde tutmama karari aldim çünkü çok çabuk baglaniyorum"
Korkarım ki bu da NE belirtisidir. Bağlanmak ciddi iştir. Her birimizin beyninde bizi her önümüze gelene bağlanmaktan koruyan bir koruyucu buffer memory vardır. Bu hayatta kalma mekanizmasının uzantısıdır. Ancak NE dengesizlik var ederek her çözümün ilişkilerde olduğunu düşündürebilir. Oysa ilişkiler hayatın sadece bir bölümüdür.

Hayatın büyük bölümü "ben ve kendim" ile doludur. Sevgi, ataerkinin iddia ettiği gibi her şeyin çözümü, tek gereklilik değildir. Cennet'te tabidir ki öyledir. Ama içinde olduğumuz (çöktüğümüz) düzen çarpışmalarla doludur. Kimi zaman evimizde hamam böceği ve karınca istila eder. Onlardan sakınmak gerekir. (Ancak nefret de "illaki aşk" kadar tehlikelidir.) Bir kişi gerçek sevgiye ya da sağlıklı (keyif dolu) ilişkiye ancak ben ve kendim dengesini kurabildikten sonra erişir. Bunların da ötesinde, bir hatadan (acıdan) kaçmak adına bir diğer hataya gömülmemeye de dikkat etmek lazımdır.

" ve iyilik yapiyorum tabi onlarda serserileri çekici buldugu için onlara gidiyorlar ve bu durum beni dagitiyor bundan dolayi bir kez daha enkaz haline gelmeyi kesinlikle göze alamam böyle bir savasi kazanamam"
Bizler, önceden de yazdım, düşüncelerin (olumsuz düşüncelerin), düşünceleri ifade ettiğimiz sözcükleri değiştirerek değiştirilebileceğini savunuruz. Eğer düşüncelerinizi ifade ederken "dağıtmak, enkaz haline gelmek, savaş kazanmak" gibi sözcükler kullandınızsa beyinde bu hatalı (NE yüklü) kalıplar var demektir.

  • Flört bir savaş değil, heyecan dolu bir eğlencedir. Bir kurtarıcıdır.

  • Tanrı korusun, eviniz yansa, evladınız ölse bile (çok yoğun acılarda bile) enkaz haline gelmek gerekmez. En yoğun acılar dahil her şey, onlara gömülmezsek, geçicidir.

  • Dağılmak ancak NEnin yapacağı bir sonuçtur. Dağıldınızsa, NE yönetimindesiniz demektir.
Zor anlarda, sanılanın aksine pek çok kişi güçlenir. Ama gerçekten zor anda olduğunu anladığında! O kadar da zorluk yoksa, yardım istemek babında için biraz dağılmış gibi yaparız. Ama aşk-meşk gibi işlerle dağılmak… bu tutum eşyanın tabiatına aykırıdır ve bütünü le NEnin işidir. Gerçek aşk, çok kırılgan bir duygudur. Olumsuzlukların kalıcı olduğunu görünce hemen azalmaya yüz tutar. Yani olumsuz bir eşleşme yaptığımızı anladığımızda soğumaya ve uzaklaşmaya başlamıyorsak, NE varlığına inanılabilir.

" arasira erkeklerle oldugum için acaba düzenli olarak erkeklerle beraber olsam mi diye düşünüyorum"
Eğer eşcinsel eğilimli iseniz geç kaldığınız hatadır. Bunu anlamanın yolu ise ilişkiden sonra suçluluk duymadan duyguları tahlil etmekle alakalıdır.

Ancak şu var: Ruh değişmez dedik, ama bedensel alışkanlık DEĞİŞEBİLİR. Örneğin ataerkil baskı ile sürekli vajinal ilişkiye zorlanan kadınlar bu yolla orgazm olmaya alıştırılabilirler. Bu orgazmın şiddetinin kesinlikle düşük olması yüzünden yaşadıkları değişim (doğaldan kopma), onlar için ciddi bir kayıptır. (Sözlerimin gerisinde bu konuda yazdığım ve bilimsel araştırmalarla yüklü bir kitabım vardır.) İlişkilerinizin içeriğini bilemiyorum; ama bir erkeğin anal bölgesi de penis penetrasyonu ile zevk almaya alışabilir. Anal bölge, cinsel uyarıya açık sinirlerle dokunmuştur. Buna karşın eğer bu beklenti beden yapınızın doğal beklentisi değilse (zevk skalanızda yer almıyorsa) buna alışmak bence bir kayıptır. Bu yüzden -yineliyorum- sağduyu ve sakinlikle kendinizi -biraz zaman vererek- incelemeniz ve sağlıklı (sizin gerçeğinize/doğanıza paralel) sonuçlara erişmenizi öneririm.

Ve şu da var. Eşcinsel eğilim eğer zayıfsa, yani varsa, ama değişime açıksa, o zaman önerim biraz kendiniz zorlayarak hetero olma şansı aramanızdır; çünkü ataerkil toplumlarda azınlık olarak yaşamak biraz güçtür. Çoğunluğa uyma imkanı bulunuyorsa, bu imkan biraz desteklenmelidir bence.

" Bana kadinlari elde etmenin yolunu bulmalisin seklinde cevap verebilirsiniz"
:) Beni izlediğiniz düşünüyorum, yanılmadımsa mutlu oldum. Böyle değil de, "Kadınları elde etmeyi öğrenmelisin" diyebilirim. Bunun da tek yolu kadınları gerçekleri ile sevmek ve biraz girişken olmaktır. Kadınları yürekten (sadece şahane zevkler veren kovalar olarak değil, her halleri ile, gerçek yapıları ile) sevmeyi öğrenirseniz, celp ettiğiniz PE size şanslar sunar. Ama PE veya inanca göre tanrı, ne Yahudilikte iddia edildiği gibi yegane yöneticidir; ne de insanlar onun otomatlarıdırlar. Bizler, bize sunulan şans kapılarını doğru davranarak biraz itmeyi becermeliyiz. Siz ise son derece pesimistsiniz. Bu ruh hali önemli ölçüde pasiflik ve isteksizlik yaratabilir. Enerji dostum… kontrolsüz olmayan enerji + istek ve de biraz olsun PE celp edecek tutum varsa hayatın ne güzel, ne doyumsuz, ne şahane bir ortam olduğunu görüverirsiniz.

" benim istedigim herseyin dogal gelismesi bu da olmuyor iste "
Doğal gelişme dediğiniz nedir bilemiyorum ama armutlar ağaçtan doğal olarak düşüyor olsalar da, onların kafamıza (ya da ağzımıza) düşmesi çok küçük bir olasılıktır. Makroyu iyi tanımak, tıpkı kadınlar gibi "olduğu şekli ile" sevmeyi öğrenmek başarıya önemli bir adımdır. Makro yapısını beğenmeyen, zor bulan, kadınların -kendisi kadın olarak her neye diyorsa- öyle olmalarını bekleyenleri hüsran da beklemektedir.

" eger bir daha olursa psikolojik olarak çok yiprandigim için kendimi bir daha imkani yok toparlayamam"
Anaerki öğrenmekle geçen son yirmi yılda (daha da fazla oldu aslında) aldığım ilk ders kadınları gerçek anlamı ile sevmeyi öğrenmekse (ki tanıdıkça biraz sevmeye başlıyor, sevdikçe değişiyor, değiştikçe daha da seviyorsunuz), ikinci ders, onlarsız da hayatın gayet güzel olabildiğidir. Kadınlar tek mutluluk kaynağı değillerdir. 722 sisteminin PE felsefesinin her noktasının var edicisi olan üstadın şu sözünü hiç unutmayın: "Gelene hay hay, gidene bye-bye!"

(Editörün notu: Bu konuda bilgi edinmek için Janus'un 722 Sistemi doğuş öyküsü ve ekolü ilk var eden garip kişi başlıklı yanıtını okuyabilirsiniz.)

Eğer hayata bu gözle (biraz geniş ve ölçüsünde boş verici) bakarsanız bir daha kimse sizi üzemez. Bu bakış açısı asla kadınları küçük görmek anlamına gelmez, üstelik kadınlara da yarar; çünkü aynı özgürlüğü (rahatlığı) fark etmeden onlara da vermiş olursunuz. İlişkilerde taraflardan birinin rahatsızlığı KESİN-BE-KES diğer tarafa da yansır. Kadın erkek eşitliği sağlama çabası, keyfini bilen ve uyanık adamın eylemidir.

" sizce ne yapmaliyim bir kisir döngünün içerisindeyim gördügüm tek çikis yolu her iki cinsle de cinsel birliktelik yasamamak yani hiç biriyle erkek veya kadin cinsel birlesme yasamamak acaba böyle yaparsam ilerde cinselligi yasamadim diye bir sorun la karsilasirmiyim ? "
Cinsel hayat, tüm psikolojik ve fizyolojik sağlık vericiliğine karşın bir "vazgeçilmez durum" değildir. Hepimiz bazı dönemlerde eşsiz kalırız. Bizim iki pirimiz Kral Süleyman ve Büyük İskender bile muhakkak ki gizemli gezilerinde yanında hanım arkadaşlarını taşıyamamışlardır. Bir süre eşsiz kalmaktan korkmak, bunu bir felaket olarak görmek de NE celp eder. Siz kendinizi rahat bırakın, tanrı ya da doğa, size ne gerekiyorsa gerektiği kadar verir. Ancak tekrarlamak isterim: Bu rahat bırakış kesinlikle tembellik/miskinlik içermemelidir.

ENERJİK olarak RAHAT olmak… İşte büyük sır! Bunu becerdiğinizde (BU AYRILMIŞ PARÇALARI BİRLEŞTİRDİĞİNİZDE, DENGE KURDUĞUNUZDA), o üzerinde onlarca kilit olan kapı yerle yeksan oluverir. Bunun da ötesinde, inanılması güç olsa da sağlık verici bir şey olan cinsellik illaki bedene erkek ya da kadın teni değerek yaşanmaz. Doğrudur; en zevklisi belki de budur, ama özgür seçimle, ya da mecburiyet tahtında, bambaşka eylemler de cinselliği yaşatabilir. Masturbasyon ve PE var eden sanat ya da yapıt üretmek bu işin yoludur.

Size önerim plan yapmamanız. Madem ki biseks yaşayabiliyorsunuz, önünüze kim çıkarsa denemeniz. Bunu bir bilimsel laboratuvar deneyi süreci olarak görün. Suçluluk gibi şeytan işi duyguları yok edin; "Hayat benim… ben ve kendim!" teorimizi yol gösterici atayın (bencilliğe kaymamaya özel önem verin) ve biraz kulaklarınızı açın: Hayat size ne yapmanız gerektiğini ve kim olduğunuzu fısıldar.

Biraz "gamlı baykuş" olsanız da (lütfen darılmayın), sapasağlam, dipçik gibi, adamsınız… Mesajınızdan aldım bu enerjiyi. (Sapasağlam ve dipçik gibi adamlar da eşcinsel olabilirler.) Ama beyniniz acayip ve gerçekle ilgisiz düşüncelerle dolu. Size varlığımın iki sözünü armağan edeyim. Bence benimserseniz işinize yarayacaktır:
"Düşünme… sadece yaşa."
"Haydi kalk ayağa, yeniden meydan oku hayata."

Yaşam keyifler içinde üzerine basıp ilerlememiz için kendisini hepimizin önüne serer ve adım atmamızı bekler. Tüm iş (zorluk) o bir adımı atmaktadır.

"Kulum bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir zira yaklaşırım, o bana bir zira' yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak giderim." (Buhari) Hadis-i Kutsi.

“İnsan ancak çabasının sonucunu elde eder” (Necm 39)

Bunu ataerki de bildiği için o bir adımı engellemek adına lezyon üzerine lezyon oluşturur. (Bu cümle ve "lezyon" sözcüğü Anton Le VAy'e aittir.) Başka da (aldatmaktan başka da) hiçbir şey yapmaya gücü, kapasitesi, imkanı yoktur.

[Kadınlardan çok konuştuk; Yahudilik tarafından "kadın düşmanı" şeklinde lanse edilen Müslümanlıktan da bazı hadisler aktarmadan duramayacağım. Dinsel esinle arası olmayan arkadaşların da genel bilgi olarak okumasını öneririm. Pek çoğumuzun Müslümanlık sandığı şey, Müslümanlık olmayabilir.

"Kadınlara ancak kerîm olanlar ikrâm ederler (değerli olanlar değer verirler); onlara kötülük edenler ise leîm (kötü) kişilerdir." (İbn Mâce, Edeb 3; Ebû Dâvud, Edeb 6, Rikak 22, İ'tisâm 3; Müslim, Akdiye 11)

"En üstün mümin, hanımına (bizler bu çağda bu sözü "partnerine" diye okuyoruz) en iyi, en lütufkar davranan güzel ahlaklı kimsedir." (Tirmizi)

"Hanımının haklarını ifa etmeyenin; namazları oruçları kabul olmaz." (Mürşid-ün-nisa)

"Hanımını döven, Allah'a ve Resulüne asi olur. Kıyamette onun hasmı ben olurum." (R.Nasıhin)

"Kadınlar erkeklerin, diğer yarısıdır." (Ebu Davud, Tahanet 94; Tirmizi Tahanet 827)

Bu son hadis, sadece kadın/erkek eşitliğine gönderme yapmakla kalmaz; diğer yandan bizim Bölünen Evren teorimizin güçlendiricisidir.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -