722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Pozitif Enerji Eğitimi Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

POZİTİF ve NEGATİF ENERJİ

SORULAR ANA SAYFA | TÜM POZİTİF ve NEGATİF ENERJİ SORULARI

Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Ruhsal Sorunlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Astroloji | Fal/Tarot
Müslümanlık | Farklı İnançlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

SON EKLENEN SORU        |        TÜM SORULAR        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!        |        ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

13 Ekim 2022
tembellik, depresyon, ertelemek vb.

merhabalar Janus722

kisisel olarak yasadigim seylerin (ya da herhangi bir gelisme süreci, atlatilmasi gereken ya da "yasanmasi gereken" herhangi bir engel vs.) nedenini, ne yapilmasi ya da yapilmamasi gerektigini, ögrenmek istiyorum. yasadigim seyler: (basliktakileri de tekrar dahil ediyorum) tembellik, depresyon, ertelemek, kararsizlik, dengesizlik, dürtüsellik vb. seyler.

belki (bir videodan duymustum) yapmaya çalistigim sey (birçok soruna sahip oldugumu düsünerek yapmaya çalistigim) bataklikta olup çikmaya çalisirken yanlis yöntemi "çirpinmayi" kullanarak daha da batmak. küçük yaslarimdan bu yana ayni sorunu yasiyorum. gerçeklesmesini istedigim bir sey var ve bunun için çaba gösterdigim (eyleme geçtigim) zamanlar çoktu. hedefime de ulasmama; hedefime 10 dersek 10 üzerinden 7.5-8 kalmisti ve 1-1.5 yil içinde herseyi eskisinden daha kötü hale getirdim. uzun bir süre ugrastim. hep yari yolda kalip bastan baslama döngüsüne girdim. ve sunu biliyorum ki süreci yasamak hos bir zorluk olsa da bu tarz özelliklere sahipken o süreçte uzun süre kalamiyor ve devamini getiremiyorum. KISACA ASIRI TEMBEL, ÜSENGEÇ VE BIKMISIM. ama yine de bu isin ucunu birakmaya niyetim yok yani "bana ne" modunda kalmak en fazla 1 hafta sürer ardindan tekrar eyleme geçmeye çalisir ve eylemi sürdüremem. uzun yillardir bu döngüdeyim. aklima yatan çogu yönteme açigim ki mantikliysa genelde aklima yatar ama her zaman aklima yatan "mantikli" olmayabiliyor. ise yarayacagini düsündügüm neredeyse her yöntemi (yarida birakmis olarak) deniyorum bu sorunu tek bir konuda yasamadigim da bariz...
siz ihtiyacim olani biliyorsunuz diye biliyorum. umarim kendimi dogru anlatabilmisimdir. saygisizlik olarak algilamayin lütfen, geribildirimleri, elestiriye tabi tutulmayi hep gelistirici bulmusumdur...

sizlerin bilgilerine güveniyorum. simdiden çok tesekkürler, çok makbule geçecek

YANIT

Sorununuz son derece tipik. Çağdaş insan denen kimliğin neredeyse ortak sorunu. Biz bu benzerliği teknolojiye ve aileye bağlıyoruz. Teknoloji; insan ruhuna uygun olmayan (ataerkil) yönde ilerledi. (Kadınların bilim ve teknolojiye fazla yakın olmamalarını bu durumu sezişe bağlıyoruz.) Aile ise, doğru davrandığına inandırıldığı için, bebeklikten başlayarak kendi yanlış doğrularını beyinlere alan olarak yerleştirmekte.

Ancak aile ve teknolojiyi fazla suçlamak hatalı; çünkü bizler, reenkarnasyon gereği, herkesin kendi dalgaboyuna uygun kaderde çöktüğüne (makroda bedenlendiğine) inanmaktayız. Kaderde hata olmaz.

Ayrıca unutmamak gerekir ki evrim, genelde pozitivitye doğru ilerler. Bu yüzden bu hayatta –her ne kadar kendinizi başarısızlıkla suçlasanız da- ilerlemektesiniz ve eninde sonunda daha iyi olacaksınız.

Sizin içinde bulunduğunuz sorunları sıfırlayacak bir yöntem olarak Pozitif Enerji eğitimini öneririm. Bu eğitim bir sihirli değnek değil, bir yön göstericidir, bir haritadır. Daha çok içinde bulunduğunuz durumun nedenselliklerini anlatır. Çevreyi iyi tanımak ise daima doğru yöne adım atmaya nedendir; ama adımları atacak olan kişidir, eğitim adım attırmaz.

Aslında o adımı hiçbir metot ve yöntem, hatta son otuz yılın modası psiko-terapi bile (ki, önceki moda –ben bilfiil yaşadım- psiko-analizdi ve fena fosladı; yani millete zarar verdiği ortaya çıktı) bile attıramaz. Yolunuzda her bir kişi gibi yalnızsınız ve fark etmeden –yaşayarak- ilerlemektesiniz.

Sorunuza yanıt olarak PE ve NEyi bir kez daha anlatabilirim; ama bunu yapmayacağım; çünkü söyleyeceklerim, sorular linklerinde zaten yer almakta. Yerine, son birkaç ayda topladığım bir cesaret ile aldığım karar sonucu size majiyi önereceğim. Önceden söylediğim gibi "Adam ticari amaç ile soru yanıtlıyor, eğitiminin reklamını yapıyor" demesinler diye "Majikal eğitim alın" demekten hep uzak durdum. Ama birkaç ay önce bir konuşma sonrasında bunun yanlış olduğuna ikna edildim ve 2017 yılından beri verdiğim yanıtlarda yapmadığım bir şeyi yapmaya başlayarak maji eğitimini önermeye başladım. (Sorulara yanıt verme başlangıç tarihim, bu siteden öncesine, önceki bir beta siteye dayanmaktadır.)

Gelin size majinin neden yardım edeceğini anlatayım.

Önce elinize iki mıknatıs alın ve bunların aynı kutuplarını birbirine itin… itemeyeceksiniz. İşte EM alan budur. Bu mini deney dışında kanıta gerek yoktur; EM o kadar reeldir. Aynı alan (farklı bir dalgaboyunda olabilir) beyninizde de vardır. Elektrik varsa -fizik kuralları gereği- EM alan vardır. ETC teorileri bu alan bilinçtir der. EM ise farklı EM alanlarla senkronize olur. Evrende EM, elektromanyetik spektrumun tayfın mavi yanında ve en uçtaysa ona NE denir. Bu enerji, makrodaki canlıların "can" adlı yapısına uygun olmadığı için bizlere yaramaz. Kırmızı taraf ise insan dostudur.

Maji, farklı bir yerlerdeki EM dalgaları çekmeyi (celp etmeyi) öğrenip, onları istediğimiz yere yollayarak kader adlı dalga fonksiyonundaki süperpoze seçeneklerden istediğimiz çöktürmektir (realize etmektir, reel kılmaktır). İşin içinde gizem değil, fizik vardır.

Şimdi anımsayın: ETC ve QM teorilerine göre kader, kişi tarafından beyindeki kuantum olayları ile var edilmektedir.

Ve düşünün: Bir mutfaktasınız ve pide pişiriyor, fırınlara dağıtıyorsunuz. Pidelerinizin şahane olması için yumurta sarısı ve çörek otunu fırın-fırın dolaşıp onların üzerine mi sürüp serpersiniz… yoksa mutfakta pişirirken mi?

Bu sorunun yanıtı tabi ki tektir ve o yanıt doğrudur.

İşte aynı mantıkla, adeptler majiyi neredeyse sadece KENDİ BEYİNLERİNE yaparlar. :)

Aprentislere anlatamadığımız ve anlattığımızda "Neeee?? Ben Buse'yi (ya da Kerimcan'ı) baştan çıkaramayacaksam neden maji öğreneyim ki?" tepkileri ile karşılaşmamızın nedeni budur. :)

Beyindeki EM alanı majikal çalışmalarla doğru frekansa getirdiğinizde, onun çöktüreceği gerçeklikte aprentisi istemeyen Buse veya Kerimcan'a sahip olunamasa da, onlardan çok daha süper lige ait sevgililer, hem de aprentisi isteyen sevgililer, dertlerden asude ilişkilerle var olacaktır. Bu kadar basittir formül.

Bana sorarsanız, tatsız durumlardan kurtulmanın en önemli yoludur maji.

O zaman şu soru akla gelir:
Neden dinsel açıdan yasaktır?
Yasak olma nedeni dünyayı korumak DEĞİL, kişiyi korumaktır; çünkü hatalı çalışmalar hedefe DEĞİL, yapana zarar verir. Biz bu mekanizmayı ANCAK kuantum mekaniği ile inandırıcı olarak anlatabiliyoruz. Oysa geçmişte, kuantum mekaniği ortada yokken, insanlara "Elinde bu güç var, ama canının istediğini yapmaya kalkma"yi anlatmak, bu konuda ona inandırıcı argümanlar verilmeyeceği için neredeyse imkansızdır.

Kişiyi güzel hayatlara götürecek büyük adımları kişisel çaba ile atmak zordur; çünkü engel, yine kişinin karakteridir. Kişi, karakteri nedeni ile yaşamı sürecinde evrimde ağır adımlarla (mehter adımı ile) ilerleyebilir. Karakterinden gelen güç belli iken (sınırlı iken) başka ne yapabilir ki?

Oysa maji, kişiye o sahip olmadığı destek enerjiyi sunar.

Yineleyeyim: Aslında yapılacak TEK bir çalışma vardır; o da beyne "hayr" çalışması yapmaktır. Ondan sonra ne gelirse tanrıdandır; bu yüzden mutlak olarak hayırlıdır, yararlıdır, iyidir, sevindiricidir, rahatlatıcıdır. :)

Bütün mesele ise bu bilince varabilmekle ilgilidir belki de. İşin en zor noktası da budur bence.

Ancak bizim zurna yine, burada da zort demektedir: Majikal başarı elde etmek çok zor bir iştir. Yıllarca çalışmayı gerekser. Üç aylık bir kursla elde edeceğini sananlara göre bir iş değildir pek. Yarım asırdan fazladır içinde olduğum ve neredeyse HER gece uğraştığım bu konudaki başarımın %65-75 olduğunu bir kez daha hatırlatırsam, umarım ne demek istediğimi de anlatmış olurum. Tabidir ki benden yetenekli majisyenler vardır; hep dile getirdiğim gibi, ben bu konuda çok yetenekli bir kişi değilimdir ve majikal alanda ilerlemem çok zor olmuştur. Ancak dürüstlükle söylüyorum ki, ben "çok başarılı" diyebileceğim bir majiyen bu yaşıma dek görmemişimdir. Başarı, en yüksek düzeyde bile %78-82 bandındadır.

Şimdi de cümleleriniz üzerinden konuşalım.

" tembellik, depresyon, ertelemek, kararsizlik, dengesizlik, dürtüsellik vb. seyler."
Dostum, depresyon dediğin anda bizi dikkatle okumadın demektir. :) Lütfen üşenme, yanıtlarımı her gün azar-azar oku… bazı kazanımlar elde edecek olabilirsin.

" belki (bir videodan duymustum)"
Sizi tanımıyorum ama, eğer sorunlara sadece evde oturup Youtube videoları izleyerek (ve kitap okuyarak) çözüm arayan "çağdaş ve aydın"lardansanız kimsenin yapacağı fazla şey yoktur; çünkü size, siz zarar verirken, kimse araya girip olaya müdahil olamaz. Çözümler sadece bilgi arayışında değil; en çok sokaktadır.

Sorunlara çözüm adına üç şıklı basit formül vereyim:

1- Sevdiğiniz bir işi bulun, bunu isterseniz hobi edinin ve bununla GENELDE sokakta uğraşın.

2- Bilgilenme adlı "çağdaş ve aydın" modasından yakanızı kurtarın; eğlenceye inanın. "Eğlenmekten eğlenebilen insan" olun. :) (Eğlence ortamından hoşlanmayanlardan olmayın.)

Eğlenmekten kasit, daha hafif/geniş bir ruh haline atlamak, daha çok gülmek, daha hareketli olmak (basbayağı hareket etmek, oturup dizi izlememek, sosyal medyada şahane mesajlar yazmamak, sürekli kitap okumamak, sürekli Youtube videolarından akıl almamak) manasındadır.

Tanrı; havalı şekilde, ağır kavramlara gömülerek kendini mutsuz etmeyi pek seven değerli şahsiyetlere ulaşamaz. :D

3 - Sorunlar gelmeye başladığında sakin ve rahat olmayı becerin. (Bunun anlamı SORUN YARATAN BEYNİNİZİN SORUN YARATMA ENERJİSİNİ KETLEMEKTİR.) Vıdı-vıdı düşünmeyi bırakın… bir gevşeyin… dağılın evrene… Sizi her an duyan (Kuran'da "Sana şah damarın gibi yakınım" (Kaf 16) diyen) tanrı ile tatlı bir sohbete girin (hırs ve umutsuzlukla birşeyler talep ve deklare etmeyin. :DD) Yüzünüze hafif bir gülümseme yayıldı ise sorun sona ermeye başlamıştır.

" yapmaya çalistigim sey (birçok soruna sahip oldugumu düsünerek yapmaya çalistigim) bataklikta olup çikmaya çalisirken yanlis yöntemi "çirpinmayi" kullanarak daha da batmak."
Sanırım bu yüce teşhisi kendi kendinize koymaya neden olan "filankes"in videosudur. Her kimse, kendisine aferin diyeyim ve size sorayım: Tamam da, öğrendin de ne oldu kardeşim? Kendine başarılı (çağdaş ve aydın işi) bir teşhis koydun ve başarı ile "çırpınıyorum, çıkmam zor" kalıbını yarattın. Çok abartılı gelebilir ama söyleyeceğim: Sorunlar karşısında düşünsel ortamlarda (örneğin okuyup dinleyerek) çözüm aramak kadar hatalı (içimden "büyük saçmalık" demek geldi, ama bu işi yapanlar kendilerini, onlara ezberletildiği üzere, pek zeki olarak gördükleri için daha fazla kimseyi düşman etmeyeyim :DDDD ) bir iş yoktur. Çözüm sadece DÜŞÜNMEMEKTİR. Kendinize vereceğiniz değerli ve inandırıcılık yüklü içsel konferansların içeriği ne kadar mükemmel olsa da, okuduğunuz kitaptaki, ya da izlediğiniz youtube videosundaki öneriler ne kadar muhteşem sayılsa da, onların hepsi sizin HALA DA SORUNU DÜŞÜNMEKTE olduğunuzun, yani negatif alanı foton bombardımanına tuttuğunuzun göstergesidir.

" hep yari yolda kalip bastan baslama döngüsüne girdim."
" uzun yillardir bu döngüdeyim."

E? Ne olmuş? Bu da sizin evrim modeliniz. Evet, muhakkak ki ilerliyorsunuz. Merak etmeyin.

"KISACA ASIRI TEMBEL, ÜSENGEÇ VE BIKMISIM."
Hadi be… Ay, ağzımdan kaçtı. :DD

Arkadaşım; insan adlı canlıda tembellik adlı doğal bir huy yoktur. Yani kimse anasından "tembel" adlı kişilik özelliği ile doğmaz. Tabidir ki, herkes aynı eylemcilikte cevvallikte olmaz. Ama HERKES sevdiği işte olağan halinden aktiftir. Tembellik, çok güzel ifade ettiğiniz gibi, bıkmış kişilerde görülen, sonradan edinilen bir TEPKİDİR. Ailesi tarafından tembel ve üşengeç olarak nitelenen bir gencin eline bir Süper Lig, ya da Epica konseri veya Formula 1 Grand Prix bileti verin… ve ne kadar aktif olduğunu görün. ;-)

Tembellik, beynin hayatta kalma mekanizması güdümünde yaptığı "yolunu değiştir" uyarısıdır.

" aklima yatan çogu yönteme açigim ki mantikliysa genelde aklima yatar ama her zaman aklima yatan "mantikli" olmayabiliyor."
Mantıklı kararlar… mantıksız kararlar… Ne kadar sıkıcı düşünce modelleri… Mantık neymiş? Unutun gitsin. Ağır kavramlarla davranışları yargılamayın; çoğu teneke tımbırtısıdır.

- Kimseye zarar vermiyorsanız, çok sevdiğiniz ve hafiften yasak (örneğin biraz fazla para harcamak benzeri) bir şeyi yapın, kendinizi ödüllendirin, eğlenin.
- Bir de hiiiiç istemediğiniz bir şeyi İSTEYEREK yapmaya girişin.

  • Kazık atan kankayı affedin.
  • "Anne, bu gün alışverişi ben yapacağım" veya "Camları sileceğim" deyin.
  • Elinizde kitabı atın, TVyi kapatın.
  • Gıcık kaptığınız politikacının güzel icraatlarını bulun.
  • Ömür törpüsü akrabayı arayıp gönlünü alın.
  • Oportünist patronun veya can çıkaran müşterinin saçmalayıp durma nedenlerini anlayın.
  • Tanrıya ya da inancınız yoksa pozitif bir kuantum alanına sağlıklı olduğunuz için, ya da iki bacağınız olduğu için, ya da iki gözünüz olduğu için (bunlardan biri muhakkak vardır) içten teşekkür edin.
  • Başlamakta olan günün, sadece yaşam adlı güzelliğe (şanslara, olasılıklara, yeniliklere, heyecanlara) aday ve/veya sahip olduğu için aslında çok iyi bir şey olduğunu fark edin.
Kolay değil… Bilmez miyim? Ama öğrenilebiliyor. (Maji bu konuda da yardımcıdır.)

" elestiriye tabi tutulmayi hep gelistirici bulmusumdur..."
Bu lafı biraz ekşi surat ile okudum. Dostum; kimsenin kimseyi –o kişi akıl soramadan- eleştirmeye pek hakkı yoktur.

[Bizim zamanımızda –büyük iş yapar gibi- eleştirmek AYIPTI. Bu moda batılıların halt etmesidir. Ama yedikleri haltı yine batılılar fark ediyor; Youtube "unlike"ları hiç olmazsa göstermiyor. Bu eleştiri ve sormadan akıl verme işi bize uygun olmadığı için yanıtlarda ne layk var… ne de anlayk seçeneği. :)
]

Bana inanın, kişi birazcık PE celp ettiğinde artık kimsenin aklına ya da ulvi görüşlerine ihtiyacı yoktur. Gelişim, benimki dahil, diğerlerinin lafı ile olmaz; çünkü ben dahil, HİÇ KİMSE bir diğerinin beyin yapısını ve o bilinç ile var ettiği gerçekliğin gerçeklerini bilemez. Gelişim, bireysel deneyim ile elde edilir. Görüş almak için elli kapının ipini çekmek (sevdiklerine sormak), duyduklarından CANININ İSTEDİĞİNİ alıp, onu eğip bükerek, KENDİNE mal etmek ile; elalemin eleştirisini bakıp yön tayin etmek farklı iştir. Velhasıl-ı kelam herkes gibi mehter adım ritmi ile ilerliyorsunuz; merak etmeyin.

Buna karşın ilerlemekte olduğunuz bu hayattan daha iyi (size daha uygun) bir seçenek belki de vardır; sürmekte olduğunuzu hayat size rahatlık verecek standartta –ihtimal ki- değildir. İşte kişiye uygun olmayan modeller "deprasyondayım, ya da "diprisyındıyım" diye paye verilen, oysa basit ve kolayca dağıtılacak beyin süredurumlarının nedenidir. BU YÜZDEN beyinde sürekli aynı NTler salgılanır. Bunları uzmana dert anlatarak (onun önerilerini sağır kulakla dinleyerek), ya da benim yazdıklarımı okuyup durarak gidermeye uğraşmak sol kulağı sağ dizle kaşımaya benzer.

Değişim şarttır bazen… hem de pek çok şeyi geride bırakarak. Hz Muhammet bile hicret etmek zorunda kalmıştır. Allah ona "Seni seçtim, artık her şey güllük gülistanlık olacak, her bi' şeyi önüne dök-dökü vereceğim DİYEMEMİŞTİR. Allah, ataerkide bellettikleri gibi, adam otururken iş bitirme -tövbe haşa- elemanı değildir.

Ancak değişim de illaki kurtuluş değildir! Farklı şartlara hicret, daha iyi hayata ilerlemek için aldığınız ek VE GEÇİCİ bir enerjidir. O enerji ile olaya öncekinden daha da büyük çaba ve şevkle atılmayan kişi, bu yeni ortamda da foslamaya mahkumdur.

Kendinizi suçlamayın. İster psikolojik olsun, ister felsefi, havalı yorumları kendinize perkitmeyin. Ağır kavramları yüce olarak görmeyin. Kimsenin hayatına karışmayın; insanlar dahil iletişimde olduğunuz canlıları rahatlatacak, hatta eğlendirecek bir model yaratın. Ölüm ötesinde daha iyi bir yere ilerlemektesiniz.

Bize göre Cehennem belki de yoktur. Ruhların, "bilinç" şeklinde çöktükleri yaşamlar birer cehennem, ya da daha doğrusu, zorlu okullardır. Ruh bu okullarda eğitildikten sonra sonunda Cennet'e ulaşacaktır. Yani ölünce -bize göre- Cehenneme gidilmez, sadece farklı bir yaşam adlı yeni (ama bazen zorlu) bir okula başlanır.

Her yaşamı (okulu, ya da sınıfı) sona erdirdiğinizde (öldüğünüzde) muhakkak ki sınıfı geçmişsinizdir. :) Okumak (yaşamış olmak) öğrenmek için genelde yeterlidir. Yani eğitimi yarım bırakmadıysanız (kendi yaşamınıza son vermediyseniz), bir sonraki okul daha kolay ve eğlenceli olacaktır.

Merak etmeyin, her şey yoluna girmekte. Her zamanki gibi biraz ağır hızda… ama illaki iyiye doğru ilerlemekte… :)

" sizlerin bilgilerine güveniyorum."
Sağ olun arkadaşım. Güzel ve gönüllerde hoşluk yaratan sözleri sadece güzel ruhlu değil, hem de yürekli kişiler söylerler. E, iyilik ve cesaret de zaten adamı daha iyiye taşıyan PE varlığı belirtisi değil mi? Ama beni fazla gözünüzde büyütmeyin. Sadece hem uzun yaşamış, hem çok gezmiş (hayatın farklı departmanlarını tozunu attırmış :) ) bir serüvenciyim. Bu sayfada söyleşen iki arkadaşız biz.

Ve evet: "Sizlerin" dedin ya dostum… canımı ye: Bu sayfada sizlere yansıtmaya çalıştığım hayat görüşü, karakterime uygun şeyleri, işime geldiği gibi uydurup durduğum bir model değildir. Bu bilgileri bana da öğrettiler (ben sordum) ve öğrenmem yirmi yılımı aldı. (Hocalarıma çok isyan ettim, çok kalp kırdım. Ama onlar sağlamdılar. Saçmalıklarıma ya sadece sabır ile gülümsediler, ya da kendilerini biraz geri çektiler, her pişmanlığımda geri dönmek üzere.) Sonra arkadaşlarımla adım adım BİZ eklemeler yaptık. Yani sizlere samimi, havai ve yer-yer laubali bir üslupla ettiğim sözler Janus'a ait ahkam kesmeler değildir; ardında hem bir felsefe ve nedensellikler, hem gerçekten iyi insanlar, hem de iyiliğe –ettikleri kötülüklerden sonra inanıp bağlanmış- idealist araştırmacılar vardır. Kibarlığınla bu sözleri söylememe fırsat verdiğin için bir kez daha teşekkürler.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -