722 EĞİTİMLERİ
Temel Maji
Manyetik Maji
Pozitif Enerji
Maji Nedir?
Maji Artık Bilimdir
Eğitim Hakkında Bilgiler
Ücret Sorgulama
Eğitime Katılın!
SİTEYE ÜYE OLUN
ÜYE GİRİŞİ
722 SİSTEMİ ve EĞİTİMLERİ SORULARI

JANUS'a SORUNUZU SORUN!

SORULAR ANA SAYFA        |        SON EKLENEN SORU        |        TÜM 722 SİSTEMİ SORULARI

Önemli Açıklamalar        |        Soruların Kabul Edilme Kriterleri



= TÜM SORU KONULARI =

722 Ekolü ve Eğitimleri     |     Maji     |     Astroloji     |     Kuantum ve Bilim     |     Ezoterizm

Pozitif/Negatif Enerji     |     Müslümanlık     |     Farklı İnançlar     |     Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar     |     Fal/Tarot

Ruhsal Sorunlar     |     Yaşam ve İlişkiler     |     Özel İlişkiler     |     Janus

12 Ekim 2023
O Mecusi Kung Fu'cu

o mecusi üstadi merak ettim baska aniniz varmi özel degilse

YANIT

Çok var... Anlatayım. İlginizi çekecek, bence hayli şaşırtacak, belki biraz da hüzünlendireceğini düşündüğüm şeyler anlatayım.

Mecusi üstat olarak söz ettiğim ve bildiğim (bilimsel bilgiler ve majikal metotlardan maada, pozitif enerji hakkında bildiğim) her şeyi öğrendiğim, beni uçurumun kenarından çekip alan hocam, ateşe tapan bir Kung Fu eğitmeniydi. Bu konuda bitiremediği bir kitabı bile vardı. Yabancı ülkelerde gösterilere çıkmıştı. Evime geldiğinde, ya da diğer samimi dost meclislerinde, koltuğa değil, yere (hem de kolayca "lotüs" pozisyonunu alarak) otururdu. Kendisini "Kata çizerken" izlemişliğim vardır. Bu süreçlerde, abartmıyorum; hareketlerindeki sürat bana Matrix 1 filmdeki dövüş sahnelerini çağrıştırmıştır.

İnsanlar tarafından -kelimelerle tarifi zor şekilde, inanılması güç şekilde- sevilirdi. İki farklı zamanda onu alkollü araç kullanırken yakalayan polislerin (iki farklı ekipten söz ediyorum, birinde bir komiser de vardı) her iki olayda da onu polis arabası ile evine bıraktıklarına bizzat şahit oldum.

Anlatılması güç şekilde cesurdu. Profesyonel dövüşçü olsa da -önceki bir yanıtımda anlattım- kendine saldıranlarla bile dövüşmedi.

(Editörün notu: Bu konuda bilgi edinmek için Janus'un 722 Sistemi doğuş öyküsü ve ekolü ilk var eden garip kişi başlıklı yanıtını okuyabilirsiniz.)

Genelde yüzünde silinmeyen bir tebessüm olurdu.

Benim gibi hareketli birinin anlayamayacağı kadar sakindi.

Gece hayatı vardı; ama en sevdiği şey bir manzara (genelde deniz) karşısında -aklımın alamayacağı durağanlıkta ve sessizlik içinde- içkisini içmekti.

Hiç hasta olmazdı. "Ben kendimi iyi ederim" dediğini çok duymuşumdur.

Bazen ağlardı. Ağlamaktan utanmayan bir erkekti. Bir keresinde önceden aldığı bir darbeyi anlatırken ağladı. Sevdiği hanım ile yaşadığı bir sorunda da ağladı.

Çok yardımseverdi. Yaşadığı yerde bir kişi asansörde kaldı diye -detayları bilemiyorum, galiba asansör sıklıkla bozuluyordu- kendi dar bütçesinden asansör anahtarları alıp, tüm komşularına dağıtmıştı.

İnanılmaz becerikliydi. Elinden gelmeyen iş yoktu. Maddesel açıdan zor durumdaki bir kişinin kapatılan doğalgaz vanasını açmaya yarayan bir düzenek yapmış ve doğalgazı açmıştı.

İnsanlar ondan yardım almaya o kadar alışmışlardı ki, yaşadığı apartmanda kazaya uğrayan birinin çaresizlik içinde eşinin değil, onun adını haykırdığını herkes duymuştu.

Bülent Kısa da onu çok severdi. Ona bir keresinde "Gerçek insan" demişti. (Bu sözün derinliği büyüktür.) Bir başka sefer ise öfke ile birileri hakkında konuşurken uyuyakaldığını görünce öfkesinden "ter-ter tepineceğini" sanmış, korkmuş, özür dilemeye başlamıştım. Bülent'in öfkesi -tıpkı benimki gibi- ürkütücüydü. En kabul edemediği şey ise dinlenmemekti. Bu yüzden konuştuğu bir toplantıda kendisini dinlemeyen ünlü bir gazeteci ile ciddi bir olayı olmuştu (belki de adamı lanetlemişti).

Oysa Bülent beni susturdu. "Uyandırma" dedi… "Uyumakta çok haklı." (Kelimeler kendisine aittir.)

Kelimelerle ifade edilemeyecek kadar büyük bir içgüdüsü vardı. Üç arkadaş çıktığımız bir gezide başımızdan geçen bir olayı aktarayım (başka örnekler de var, ama fazla zamanınızı almak istemem). Bu seyahatimizde, arkadaşımızın başına gelen bir sorun yüzünden farklı bir bölgeye gitmek ve izbe bir pansiyonda konaklamak zorunda kaldık. Görüntüde çevrenin tenhalığı ve pansiyondaki tek müşteriler olmamız dışında olağandışı bir durum yoktu. Ama o tedirgindi. Yemeğimizi yedik, içkimizi içtik, odamıza çekildik ve yataklarımıza yattık. Tam yorgunlukla uyumaya hazırlanırken onun her zaman yanında taşıdığı kelebeği (bir çeşit bıçak) meydana çıkardığını, yattığı yatağın yanındaki komodin üzerine koyduğunu ve birkaç kez yattığı yerden aniden kalkıp eline alma antrenmanı yaptığını gördüm. Onun bu hali ile biraz alay etsem de tepki vermedi. Sabahleyin sulh içinde kalktık, onunla bıçak meselesi yüzünden dalga geçmeden duramadım. Kahvaltı için odadan çıktık... pansiyon sahibi yoktu. O ise bana bir şey söylemeden odaların kapısını açıp kapamaya başladı. Bir odaya girdiğimizde buranın penceresiz ve kilere benzer bir yer olduğunu gördüm. Odanın duvarlarında ise bir sürü kuş kanadı (bedenden iki kanat şekilde kesilmiş kuş kanadı) ve yarasaya benzer küçük hayvanların kafası vardı… hepsi düzgün şekilde (belki de önceden tahnit edilip) duvara çivilenmişti. O ise kapıyı hemen kapatıp çıktı. Kahvaltı etmeden pansiyondan ayrıldık; bir daha da konu hakkında ağzından laf alamadım.

Ona kolayca "hayat adamı" diyebilirim; çünkü sorunlar karşısında verdiği kararlar, ürettiği çözümler ve seçtiği alternatifler -içerlememe neden olacak kadar- yerinde ve doğru olurdu. Oysa inanılmaz saf bir yanı vardı. Bir arkadaşının seçimlerden birinde herkesin mühür bastığı partinin devlet tarafından görüldüğü hakkındaki absürt laflarına inanmış ve öfkelenmişti.

Ürkütücü denilecek kadar erkeksi bir görüntüsü vardı. Arkadaşlarımızdan biri "Senin tipin ateşli silahlar yasasına girer" diye ona takılırdı. Oysa çok da seksiydi. Bir keresinde girdiğimiz bir barda DJ ona ithafen Tom Jones'un "Sex Bomb" adlı parçasını çalmaya başlamıştı. Farklı zamanlarda, birbirini tanımayan biri kons (konsomatris), biri barmaid iki hanımın -sanki gaipten emir almış gibi- diğer insanların arasında (özel bir ortamda değilken), ona sarılıp başlarını göğsüne koyduklarını gözlerime tanık olmuşumdur. Birinin ağladığını da ekleyeyim.

Geçmişinde erkeklerle de ilişkisi olduğunu ama kadınları her zaman yeğlediğini anlatırdı. İki ayrı erkek arkadaşından teklif aldığını ama kabul etmediğini de biliyorum. (Daha gerçekçi konuşayım: Adamlar resmen ona sarktılar. Bir kez de yeni tanıştığımız kişinin sarhoşlukla koluna girip ona "Sana yanıyorum" türünden son derece acayip laflar ettiğini gözlerimle gördüm. )

Ama birlikte olduğu kadınlara garip şekilde sadıktı. Garip şekilde deme nedenim şu: Bir pagandı. Çok eşliliğe inanırdı. Yine de hayatına ciddi ilişki olarak bir hanım girince -genelde hanımlar da çok eşli oldukları halde- en konservatif kişilerin üstlenebileceği bir sadakat anlayışı geliştirirdi. İşte bu halini hep garip bulmuşumdur.

Altı yıl kadar önce gitti. Evet… Bir gün gitti.

Son üç-dört yılda yurt dışına gider gelirdi. Bağlantımız hayli kopmuştu. Ülkeye geldiğinde bir arkadaşının evinde kalırdı. Son gelişinde haber verdi. Bir gece kalacağını ve gideceğini belirtti. Ama şımarıklığım ve aymazlığım yüzünden yanına gitmedim. Bir başka sevdiğimle olmayı yeğledim. Ertesi gün gittiğimde gitmişti. Onu konuk eden arkadaşı "Dün seni çok bekledi" dediler. Bir daha gelmedi.

[Aynı (tıpkı!) bir aymazlığı üvey annemle de yaşadım. O beni büyüten ve BURÇLARDAN GELEN ENERJİ: BURÇLAR, ELEKTROMANYETİK ETKİLERİ VE KARAKTER (Bir Hipotez) adlı kitabımı ithaf ettiğim astronumdur. Bir pazar günü, hiç adeti olmasa da, beni evine davet etti. (Adeti değildir dediğimde yanlış anlaşılmasın, ona her gidişimde büyük bir memnuniyete kapılsa da, asla "hadi gel, yalnızım" demezdi.) Ama o gün kız arkadaşımla gezmeyi yeğledim ve yanına gitmedim. Akşam özür dilemek için aradığımda yine huyuna uymayacak biçimde "Çok bekledim gelmeni" dedi. Açıkçası bu sözlerin fazla üzerinde durmadım. Ertesi gün telefon ettiğimde yanıt vermemesi üzerine kaygılandım. Kontrol etmek için evine gittim. İçeri girdiğimde iskemle üzerinde uyuduğunu görüp rahatladım. Ama yakınına gittiğimde anladım; ölmüştü. Sözde kendimi bu davranışım için hiç affedemedim. Ama benzer bir yanlışı seneler sonra bir diğer sevdiğime daha yapacaktım.
]

Hayatımda kendimi affedemediğim en büyük hatalarımdan biri budur. Bu yaptığım şey en büyük utancımdır. En büyük acımdır. Şu anda gözlerim dolu… Her ne olursam olayım, daima kimliğimin yarısının -ikonumdaki gibi, Janus adlı tanrının verdiği mesajdaki gibi- negatif, kalacağını bir kez daha anlamış oldum.

Bence hayatıma benim için gelmişti… Alay edebilirsiniz, ben de başkasından duysam, ben de gülerim. Ama hala da inancım budur: O bir melekti. Artık öğreteceği bir şey kalmadığını ve yolumu -daha başında olsam da- bulduğumu gördü, bu yüzden gitti. Beni batmakta olduğum felaketten kurtarmak için tanrım tarafından yollanmıştı. Lütfen fark edin; benim "batmakta olduğum felaket" dediğim ortam, dünyada yaşanabilecek felaketlerin ürkütücülüğünden öteydi; çünkü bulunduğum ortam ve çektiğim enerjiler yüzünden diğer alemle de ilgiliydi.

Bence artık bu dünyada değil; çünkü kendisi ile yollarımın bir kez daha kesişmesi, onunla yeniden karşılaşmak, en azından haber almak için çalışma yaptığım bir gece onu rüyamda lüks bir transatlantikte, uzun bir deniz yolculuğunda, yanında üç hanım ile gördüm. Konuşmalarımız arasında bunun en istediği şey olduğunu ve diğer aleme geçince bu güzelliğe ulaşacağına inandığını söylerdi.

O gün ben de ağladım. Evet, utanmadan söylüyorum, ağladım. "Öldü" dedim… "Bir daha görmeyeceğim onu. Bir daha sorularımı soramayacağım. Öğrenemeyeceğim. Yolumu bulamayacağım, yine hatalar edeceğim." Tüm gün hasta gibiydim üzüntüden. Ne yapsam toparlanamıyordum. Acı çekmenin zevkine gömülmüştüm. Bilirsiniz, bizim inançta bu tutum büyük bir NE çeker.

O gece yine rüyamdaydı, bir yataktaydı, hasta gibiydi. Ona yaklaştığımı görünce sırtını bana döndü. Elimi üzerini örtmek için uzattığımda yüzünü biraz sıkıntı, biraz kırgınlıkla astı ve sırtını daha da döndü. Uyanınca üzülmemin yanlış olduğunu anlattığını anladım. "Tamam Master" dedim (Ona çok kişi Kung-Fu hocalığı yüzünden Master derdi.) "Ağlamak yok… Üzülmek yok… Yas yok… Elem yok… Hatırladım sözlerini. Üzülme."

Ertesi gece de rüyamda gördüm. Sağ elini uzatıyor, sağ elimi kapıyor (tokalaşır gibi değil, kavrar şekilde, bu çok yaptığı bir hareketti) ve göğsüne yaklaştırıp sıkıyordu.

Bu bana verdiği son dersiydi.

Eğer sizlere bu sitede verdiğim yanıtlarla az da olsa ümit, ya da bilgi aktarabildimse, nedeni SADECE kendisidir. Pozitif enerji ve anaerkil sistem hakkında ne biliyorsam ondan öğrendim. 722 sisteminin pozitif enerji (düşünce sistemi) bölümü hakkında bir ikinci insan (diğer evrendeki bağlantıları katmıyorum), ya da hocam yoktur.

Hangi alemdedir bilemem; ama sizlerden ona dilerseniz selamlar, dilerseniz ve imanlıysanız bir dua, inançsızsanız sevgi yolmanızı rica ederim. Hatta eğer içki kullanıyorsanız, gece ilk kadehi onun için kaldırabilirsiniz. Bu onu çok sevindiren bir şeydi ve pek çok arkadaşı onun için bunu yapardı.

Kendisine ulaşacak her ihtizazı şaşkınlık ve memnuniyetle karşılayacağını; o sıcak, çocuksu gülümsemesinin yine yüzüne yayılacağını ve kendisine söylenen her güzel söz sonrasındaki garip utancı ile yine ne diyeceğini şaşıracağını biliyorum.

Keyfin bol olsun Master.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -