722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

RUHSAL SORUNLAR

SORULAR ANA SAYFA | TÜM RUHSAL SORUNLAR SORULARI

Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Ruhsal Sorunlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Astroloji | Fal/Tarot
Müslümanlık | Çeşitli İnançlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

SON EKLENEN SORU        |        TÜM SORULAR        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!        |        ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

Psikologlar ve Psikoterapi/Analiz hakkındaki görüşlerimiz, ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR >> Temel İnançlarımız linkinde yer alan
“Psiko-terapi ve psiko-analiz hakkında” ve “Psikologlar hakkında” başlıkları altındadır.

4 Mayıs 2020
kaliplasan düsünceler

Beynimizi PE ile çalisan bir hale getirmek için korku, endise, süphe, güvensizlik vs. içinde olmamamiz gerekiyor evet ama bununla birlikte uzun yillar boyunca defalarca üzerinden geçilerek beynimize yerlesmis korkular, güvensizlikler, belki çocuk aklimizla bizde büyük etki birakan travmalarimiz var ya da yillarca beynimize yerlestirilmis ataerkil düsünce kaliplari. Bu korku, güvensizlik vs. yaratan olay üzerine benzer olaylar yasandiginda ya da sahit olundugunda ögrenen bir yapimiz oldugu için demek ki bu böyledir diyoruz, bunlar artik yerlesiyor ve degistirilmesi zor bir hale geliyor.

Bu biraz da beyinde iki nokta arasindaki iliskinin bir yolak olusturmasi gibi.(Bildigim kadariyla bu sekilde tabii siz daha iyi bilirsiniz.) Bu zamanla alti çizilen, deneyimlerle kaliplasan düsüncelerden nasil kurtulabiliriz? Biliyorum bunlarin üzerine düsünmek bile NE celp eder diyeceksiniz ama bunlar bugün yasayip "Bosverirsem bu kadar önemli hale gelmez zaten" diyebilecegimiz degil de zaten sahip oldugumuz seyler. Ataerkil düsünce kaliplari üzerine insan düsünüp ögrendikçe bunlari degistirebiliyor ama özellikle korku ve süphe duygusundan düsünmüyorum deyince kurtulmak kolay olmuyor maalesef. Istemesem de içimde bir sey sürekli beni ya söyle olursa, ya bunu yaparsa diye dürtüyor ve olmayacak seylerden bile korkuyorum, bunun farkinda olmam bir sey degistirmiyor. Uzun zaman düsünmesem de sonra yine bir gün bir sekilde ortaya çikiyorlar. Nasil kurtulabilirim bu huzursuz halden bilemiyorum. Kusura bakmayin biraz uzun oldu, kendimi anlatmak için de sorunun basinda size zaten bildiginiz seyleri anlatmis gibi oldum, simdiden çok tesekkürler sevgiyle kalin.

YANIT

Teorimizi, sunduğumuz kavramları kavramış olmanız sevindirici… Ancak detay bir konuda yanlış anlaşılma var. (Hatalı anlaşılmaların nedeni bizim teorilerimizi bir yazı, makale halinde sunmamamız, soru gelince yanıt vermemiz. Sayfanın düzenli ziyaretçilerinin sadece yanıt okuyarak teoriyi bu denli anlamaları beni mutlu ediyor.)

Cümlelerinizle ilerleyelim:

“Bu biraz da beyinde iki nokta arasindaki iliskinin bir yolak olusturmasi gibi”
Bu görüş hatalı değil, eksik: Yolak, iki nokta değil; nörolar arası sinyalleşme ile ilgilidir. Beyin hücreleri olan nöronlar kendileri elektrik üreterek birbirlerine sinyal yollarlar. Bu sinyale AP denir ve AP, bir nörondan komşu nörona tek yönlü ilerler. Ancak bazen aralarında sinaps (buna bağlantı diyelim) olmayan nöronlar kimi nedenlerden ortak şekilde çakmaya başlarlar. Ya da birbirine bağlı nöronlar belli bir pattern (buna da model diyelim) şeklinde sinyalleşmeye koyulurlar. Bu olağandışı durum bir süre yinelenirse kalıcıdır. Söz konuş çakış şekline “alışkanlık” demek olası… Tüm alışkanlıklar gibi yinelenmezse yok olur.

“Bu zamanla alti çizilen, deneyimlerle kaliplasan düsüncelerden nasil kurtulabiliriz? Biliyorum bunlarin üzerine düsünmek bile NE celp eder diyeceksiniz”
Evet, tam da öyle diyeceğim. :)

Bilinç (ETC’a göre) bir EM alandır. EM alanlar, diğerleri ile fotonlar aracılığı ile etkileşime girerler. Fotonların dalga boyları da birbirinden çok farklıdır. Hatta belli bir sınırdaki EM dalga boyuna ışık denir. Yani ışık, x ışınları (röntgen dalgaları) gibi evrende dalgalanan bir radyasyondur. (Onu diğerlerinden ayırıp “ışık” diyen biziz.) Düşüncelerin de dalga boyları olduğuna göre, onlar da aynı şekilde evrende dalgalarla ilerleyen radyasyonlardır. Ve de madem ki fotonlar enerji taşırlar, demek ki düşüncelerin de enerji taşımakta olduklarına inanmak hatalı değildir. Düşünceler, alanı "enerjiler".

Foton ise düşünmezseniz yoktur; çünkü üretilmemiştir. Alan (bilinç), en azından olumsuz düşünce ile ilgili bölümü, statik şekilde durur.

(Bundan sonrası psuedo-science...)

Korku adlı duyguyu yaratan bir alandır. Bu alana dinsel eğiliminiz varsa Şeytan bile diyebilirsiniz. Beyin, belli bir dalgaboyu (NE) olan bir foton ürettiğinde, ilgili dış alan eksite olur, yani kişi şeytana “Gel, sana uygunum” der. Böylece iki alan arasında senkronizasyon doğar. Beyindeki alanın -dıştan gelen radyasyon ile- (okült görüşe göre obsesyon ile) genliği artar. Yani korkulan olay reeleşir, reelse kökleşir. Bu yüzden unutulmuş bir olumsuz anıyı kişiye anımsatmak, alanı gereksiz yere aktive edecek, NEyi celp edecek olabilir.

Foton atmadığınızda, düşünmediğinizde, davet yoktur ki korku olsun. Korku olmayınca, NE gelerek beyindeki alanı güçlendiremez (genliği arttıramaz), enerjinin sakınımı yasası gereği elektronlar eski kabuklarına (sakin hallerine) dönerler, zamanla alan dağılır.

“ama özellikle korku ve süphe duygusundan düsünmüyorum deyince kurtulmak kolay olmuyor maalesef.”
Düşünmeseniz zaman içinde alanın dağılacağı bir iyi niyetli ümit değil, fizik bilimi (ETC) temelli bir açıklamadır. Korku yaratan kavram, olay, anı, kişi vb. yi düşünmeyince korku duygusu tümden yok olur. Yani OLAYI DÜŞÜNMEMEK, DUYGUYU SIFIRLAR. Bunun gerisinde “beynin aynı anda iki şeyi düşünememesi, bu yüzden hangi düşüncede ise ona paralel duygu üretmesi” şeklinde açıklanan bir yapı vardır.

Yaşadığınız sorunun nedeni ise “düşünmemeyi becerememek”tir. "Olumsuz detayları sürekli akla getirmek" de bir alışkanlıktır. Bu yolağı silmek adına bunu da (aklınıza olumsuz -korku yaratan- düşünce gelince anında fark edip, beyni önceden belirlenen farklı bir alana yönlendirmeyi) öğrenmeniz gerek.

Kolay çıkış yok... Zorlanmadan (mücadele etmeden) kazanılan başarı da... Yöntemlerimize (örneğin plan müvacehesinde çok küçükten başlamak) inanarak uğraşacaksınız.

“Uzun zaman düsünmesem de sonra yine bir gün bir sekilde ortaya çikiyorlar.”
Eğer negatif duygu ve düşünceleri tetikleyecek ortamlara girmezseniz dağılmaya yüz tutan alanlar aktive olmazlar. Bu fizik bir prensiptir. İnsanlarda stres, elem, keder, kaygı, tedirginlik, huzursuzluk, tasa benzeri duyguları yaratacak etkiler alırsanız, ne kadar iyi niyetli, azimli, değişmeye istekli olsanız da, kontak kurduğunuz unsurlar alanı tahrik edecektir. Negatif duygular (filmlerden, müziklere; haber programlarından, sosyal medyaya; kitaplardan, konferanslara; dertleşmelerden, söyleşmelere dek) değişik aracılarla gelebilirler.

“Istemesem de içimde bir sey sürekli beni ya söyle olursa, ya bunu yaparsa diye dürtüyor ve olmayacak seylerden bile korkuyorum”
Yukarıda söz ettiğim çevresel faktörler sonucu tahrik edilme ile, durup dururken (alışkanlık ile) olumsuz şeyler düşünmek farklıdır. İlkinde gerçek bir zorluk, ikincisinde tembellik vardır; lütfen darılmayın. Beyin, bir adale gibidir. Dans dersi almaya başlayınca adaleleri esnetmeniz gerekir. İlk birkaç denemede “Öf olmuyor” derseniz dansçı olamazsınız. Beyin de zaman içinde, doğru metot ile ZORLAYARAK değişikliğe uğratılır. Ataterki sizi bu düşünce modelini nasıl kazandırmışsa, doğaldan (öncelden) farklı bir şekle sokabilmişse, geriye (doğala) dönüş mümkün ve daha kolay demektir.

“Nasil kurtulabilirim bu huzursuz halden bilemiyorum.”
Bize inanarak kurtulabilirsiniz. Düşünmemeye, başta çok zorlanacağınıza, adaleyi esnetirken arada sakatlanacağınıza, canınızın yanacağına hazır olmanız şarttır. Zaman vermeniz şarttır. Direnmeniz şarttır. Umut ile olaya asılmanız şarttır. Olumsuz düşünce aklınız sık sık gelecek… her geldiğinde “Öf amma sıktın, dağılacaksın eninde sonunda, biraz zorlayacan, hükmün bu kadar, çek git beee” diyerek hemen sevdiğiniz bir işe ya da düşünceye atlamanız, BEYNİNİZİ BU ATLAYIŞLARA EĞİTMENİZ gerekir. Zaman içinde söz ettiğim atlamalar öyle bir yolak olmaktadır ki, eğitimde verdiğimiz bir antrenmanı kaldırmayı düşünmekteyiz. Yani değişim biraz zordur, ama ısrar ile mümkündür… ve en önemlisi: Olumsuza değişmekten çok daha kısa süre alır. Otuz yaşında olduğunuzu varsayarsak (site ziyaretçilerinin yaş ortalaması otuzdur) tam otuz yıl birbiri üstüne bindirilmiş alanların 3 yılda yok edileceğini savunmaktayız. “Neee? Üç yıl mıııı?” derseniz size olumlu değişimin 1/10 kat kolay olduğunu hatırlatmam gerekecektir.

“Kusura bakmayin biraz uzun oldu, kendimi anlatmak için de sorunun basinda size zaten bildiginiz seyleri anlatmis gibi oldum, simdiden çok tesekkürler sevgiyle kalin.”
Biz uzun mesajları tercih ediyoruz; çünkü böylece mesajdan daha fazla enerji /bilgi geliyor. Sorunlarınızı bize ulaştırdığınız için çok teşekkürler ederim.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -