Adept Majisyen
Manyetik Maji
Pozitif Enerji
BİLGİ ALIN >>
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

ÖZEL İLİŞKİLER

ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR        |        SORULARIN KABUL EDİLME KRİTERLERİ        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

722 Ekolü ve Eğitimleri | Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Astroloji
Müslümanlık | Farklı İnançlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Fal/Tarot |
Ruhsal Sorunlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

16 Şubat 2023
Çok konuşan erkekler, öfkeli erkekler, yalancı erkekler… ve seks.

Hocam, sizi uzun zamandir okuyorum ama hala kafamda oturmayan bazi konular var. Yardimci olursaniz çok iyi olacak:) Ben oldukça ilgi çekici, güzel, alimli ve kendini iyi bilen bir kadinim ve özel iliskilerimde dikkat kesildigim benim için hayati olan konu güven ve dogru sözlü olmaya her daim dikkat kesilmektir. Hayatimda yaklasik 8 aydir bir adam var. Bugüne kadar en yogun bir sekilde iliski yasadigim kisi kendisi (35 yasindayim, o 40) Cinsel hayatimiz çok iyi, beraber gezip tozuyoruz, beni hediyelere boguyor, cosku dolu ve sevgisini sürekli gösteren birisi aslinda bir nevi sovmen desem yeri :) fakat bu ilgisini çok seviyorum da iki büyük sorunu bir türlü asamadigimiz için artik her konusmamizda tartisma yasaniyor, öyle böyle degil! Erkek arkadasim çok, çok,çok konusuyor ve bos konusuyor. Ayaginda çikan küçücük bir sivilceyi dahi dert edinip bunu dakikalarca anlatabiliyor! Hayatimda hiç bu derece kendini seven ve anlatan biri ile beraber olmamistim. Bundan daha da önemlisi ise çok konustugu için artik pek çok yalaninin gözüme batmasi. Bir anlattiginda dinledigim bir olay, bir baska sefer konusu geçince degisiyor! Bu sefer ister istemez hangisi dogru diye soru sorunca manipülasyon yapip yanlis hatirladigimi iddia ediyor ancak bu huyunu kendi annesi dahi onayladi. O bunu çok yapar diye. Benim için de güven bir numarali konu oldugu için adamdan çokça sogudum ve medeni bir sekilde ondan ayrildim. Ayrilik benim için basta üzücü olsa da sonralari gayet iyi toparladim. Simdi aradan 3 ay geçti ve o, bana hiç tahmin edemeyecegim güzellikte bir adimla geldi. Çok çok pisman gözüküyordu, Benim de iliskimiz içinde hatalarim oldugunu anlattim ben de ona. Evet vardi ama ben mümkün mertebe daima dogru konusan birisiyim ve ona hiç yalan konusmadim ancak onun yalanlarindan sonra çok kavga çikariyordum, bu dogru. Bana bu kavgalardan yildigini,bu yüzden o derece özensiz davrandigini kavga çikmasin diye bazen abuk subuk konustugunu anlatti. Biz, ayrilmadan önce beraber yasama planlari yapiyorduk. Simdi o birlikte baktigimiz evi tutmus, içini dayamis dösemis ve beni geri istiyor. Açikçasi dogru konusayim aramizdaki anlamadigim ten uyumunu ve cinselligimizi özledim ama su an hala sadece seksüel olarak çekici bulmam disinda bir istek yok ona karsi. Sadece cinsellik ile de nereye kadar götürebilirim ki? Bunu ona da anlattim, o ise son bir kez denememizi istiyor. Sorum su, hersey çekim yasasi ise yani ne ve pe'nin dans edislerinden hayatlarimiz olusuyorsa nasil oldu da benim gibi - lütfen lütfen bunu kibir olarak algilamayin ama her daim dogru sözlü olan ve yalandan çok korkan biri bu derece kolay yalan söyleyen bir adama asik oldu!? Evet su an o ask bitti ama tutkum onu görünce yine alevlendi. Halbuki müthis bir soguma yasamistim ve onu çok az düsünür olmustum. Bu adimini hiç beklemiyordum. Bana düsünmem için biraz süre verdi. Ben ise ne düsünmem gerektigini sasirdim. Beni bekleyen riskler ne olabilir sizce? Iliski beklentüm dahi sasti, hiçbir seyi odaklanarak düsünemez oldum. Onu seviyor muyum, maalesef evet ama eski sevgimden eser yok. Aslinda kafamdan atmama ragmen karsimda görünce bir miktar sevgi ve bolca tutku yeniden ateslendi. Sizce bu ne göstergesi mi? Sevmemem gereken birine yeniden ilgi duyduguma göre... Beni bekleyen asil tehlikeyi nasil atlarim hayret. Yazinin sonuna gelmisim hem de! Adamin öfke patlamalari nadir de olsa üç dört defa yasandi biri hariç diger olaylarda ben zorlamistim kendisini gerçi kavga sirasinda ki buna çok pismanim, ve herbir kavgada ya duvara bardak firlatti ya koltuklari yumrugu ile çatlatti. Bana hiçbir temasta bulunmasa da, bu önemli bir gösterge aslinda ve halen bu adami nasil çekici buluyorum kendine sasiyorum dogrusu. Ben bu tip erkeklerden hep uzak dururdum oysa ki... Kusura bakmayin hocam, daldan dala atlayarak yazmisim. Acaba acil olarak dönüs yazar misiniz çok çok ihtiyacim var da:( tesekkürler tesekkürler tesekkürler. Bu site ve siz harikasiniz.

YANIT

Bana bazı hanım arkadaşlarım "Güzin abi olma yolundasın" diye takılıyorlar. Bazıları ise bu durumu eleştiriyorlar. Ancak özel ilişkiler hakkındaki sorular, bizlerin anaerkil düşünce ve kültürü daha net yansıtabildiğimiz ortamlar. Ayrıca bana göre seks/flört ilişkileri, evrenin nasıl bölündüğünden ya da NTlerin hangi reseptör ile ne zaman bağlanacağı konularından daha önemlidir. Bunların da ötesinde, okültizm ve fizik konusundan kat-be-kat daha fazla flört ve aşk işlerinde deneyimliyim. Bir zamanlar –açık olayım- bu ortamdan hayatımı kazandım. Bunları romanımda korkusuzca anlattım.

Editörün notu: Bu konuda detaylı bilgi edinmek için Janus'un 1898 Yılından Beri (Sıradışı Bir Hikaye) adlı kitabını okuyabilirsiniz.

[Hemen bir kez daha söyleyeyim: Bazı kişilerin sandığı gibi bilge değil, eski bir eskortum. Pozitif, dengeli adam görülmek sinirime dokunuyor... çünkü değilim. Beni okuyan herkes gibi makro kuralları ile cebelleşen, ama belki biraz fazla bilip, öğrendiklerine inanıp, onları uyglamaya çalıştığı için bir gıdım daha iyi yaşayan sıradan biriyim.

Demek istediğim o ki, lütfen çekinmeyin, bir uzmana değil, bir arkadaşa fikir sormak babında derdinizi yazın. Size edeceğim (farklı bilgiler verme şansı bulacağım) iki kelamım daima bulunur. Tabidir ki benden bilgili arkadaşlar vardır. Ama bence benim yaşadıklarım, onlarınkinden fazla, en azından çok-ama-çok daha sıradışıdır. Beni çok yakından tanıyanlar ne demek istediğimi anladılar. ;-) Bu yüzden ben size belki de uzmanlardan çok daha alışılmadık şeyler söyleyebilecek olabilirim.
]

Önce çok konuşan erkeklerden başlayalım. "Boş teneke çok tıngırdar" şeklindeki söz korkarım ki çoğu zaman gerçeği yansıtır. Çok lafta, tıpkı çok malda olduğu gibi, yalan ve dalavere olduğuna inanmıştır eskiler.

Bunları geçelim: Çok konuşma, astrolojide Merkür-Jüpiter affliction'ı ile görülür. İşin enteresan tarafı, bu konumun "pratik olmayan akıl"ı (bizim karşı olduğumuz aklı) da var etmesidir.

Kadınlar, erkeklere göre fazla konuşurlar. Ancak bu durum doğaldır, negativite ile ilgili değildir. (Bazı araştırmalar kadınların günde ortalama 20 bin, erkeklerin 13 bin kelime kullandığını ortaya çıkartmıştır. Bunun nedeni konuşma yetisi ile ilgili protein olan FOXP2'nin kadın beyninde, erkek beynine göre %30 oranında fazla olmasıdır. (İlgili rapor için tıklayın!).

Ancak çok konuşmak, sürükleyici bir üslup ile de eşleşebilir. Örneği benim zamanımın konuşma ustası Mahmut Baler (Bal Mahmut) gerçekten çok konuşan ama gerçek anlamı ile pozitif kimlikli bir kişiydi ve felsefe ve akıl ile de bağlantısı yoktu. Aynı durum –pek tanımasam da- belki Cem Yılmaz (ya da farklı stand-up'çılar) için de geçerlidir. Yani çok konuşan erkekleri suçlamadan önce, konuşma sırasında anlatılanların içeriği ve üslup da değerlendirilmelidir.

Ve yalana gelelim.

Çok konuşan kişilerin sözlerinde yakalanan yalanların da kapsamı bazı şeyler söyleyecek olabilir. Bu noktada yalanın ne olduğu da iyi değerlendirilmelidir. Örneğin yalan olduğu düşünülen sözler acaba dinleyenleri eğlendirmek için anlatılanları süslemek adına yapılan ufak abartılar mıdır? Yoksa gerçekdışı sözler bir çıkar elde etmek adına (dinleyeni aldatmak adına) mı söylenmektedir? Bir meddah benzeri "eğlendirmek adına abartılı konuşmak" ile, "adam aldatmak" için riya yapmak aynı şey değildir. Erkek arkadaşınızın konuşmalarına bu açıdan bir daha bakarsanız belki işinize yarayacak sonuçlara ulaşabilirsiniz.

Temelde erkeklerle özel ilişkilerde gelebilecek iki ana tehlike vardır. Bunlar ihanet ve para konularıdır. Bu iki kavramı yalanlara uyarlayalım: Söylenen yalanlar bir ihaneti saklamak için mi söylenmektedir? Ya da para konusunda çıkar mı elde edilmeye çalışılmaktadır? Bunlara yanıt "hayır" ise işin üzerine fazla durmayın derim. Onu güvenilir adam kategorisine koymayın. Etrafına bir "dikkat!" çizgisi çekin, tamam; ama sonra da fazla aldırmayın.

Bir erkeğin en güzel iki huyu ise sadakat ve cömertliktir. Bunlar bir güç, hatta erkeklik gücü göstergesidirler… çünkü kişilik gücü gerektirirler. Kişilik gücü ise bize göre erkeklerde kadınlara oranla fazladır. Kadınlar duygusal yapıları nedeni ile biraz "salınımlı"dırlar. Bunda bir hata yoktur; onlara yakışır bile. Ancak erkek değişmezliği, sağlamlığı ve sarsılmazlığı belki de sadece kişilik gücü ile gelir.

Bu girizgahtan sonra cümlelerinize geçelim.

" Ayaginda çikan küçücük bir sivilceyi dahi dert edinip bunu dakikalarca anlatabiliyor!"
Sizi hediyelere boğacak kadar cömert bir erkekle güzel bir cinsellik yaşanan ilişkide bu kadar sorun çekilmeğe değmez mi? Hiçbir insan kusursuz olamaz. Bu tutum da arkadaşınızın –belki- kusurudur. Hem bazı erkekler bu gibi sözleri en güvendikleri kişilere (genelde erkek arkadaşlarına) anlatırlar. Beyefendinin sizi seçmesi belki de size duyduğu yakınlıkla ilgilidir.

" Bu sefer ister istemez hangisi dogru diye soru sorunca manipülasyon yapip yanlis hatirladigimi iddia ediyor"
Eğer anlatılanlar anılarsa yine üzerinde durmayın derim. Her seferinde farklı bir öykü dinlemek belki de eğlencelidir. Ama hayatınızı doğrudan ilgilendiren konularda farklı düşünceleri savunmak, çocuksu (pek olgunlaşamamış) bir karakterin göstergesi de olabilir.

Bizi izleyenler bilirler. Anaerkil olduğumuz halde, çağdaş insan tarafından "cinsiyetçi" olarak nitelenebiliriz. New Age anaerkilliğine kesinlikle uzağız ve bize öğretilen anaerki zaten bir ölçüde cinsiyetçidir. Bizim öğrendiğimiz anaerkide –çok klasik şekilde- kadın kadındır… erkek erkektir.

Ama kısıtlama da yoktur. Karşı cinse benzemek istemek de olağan karşılanır... ama hala da bu seçim azınlıktır.

Amazonlar da anaerkildir. Anaerkide pek çok savaşçı kraliçe vardır… hala da hepsi de dişidir, yani kadınsıdır. Örneğin Tevrat'ta lanetlenen kraliçe Jezebel, ataerkillerin en berbatlarından olan kel ve çirkin (bu sözler Tevrat'ta yazar) İlyas tarafından öldürülmeye geldiğini haber alınca saçını yapmış, yüzünü boyamış ve balkona çıkıp İlyas'a onun hakkında düşündüklerini haykırıp kendini balkondan atmıştır. Yani intihara bile güzelleşerek gitmiştir. Güzellik ve süs, anaerkide kadının gücüdür.

Editörün notu: İlyas'ın gerçek kimliği konusunda detaylı bilgi edinmek için Janus'un Ab-ı Hayat'ın İzinde: Mitolojiler ve Dinlerin Kılavuzluğunda Ab-ı Hayat Arayışı adlı kitabını okuyabilirsiniz. Site üyelerine ücretsizdir.

Bu demektir ki bize öğretilen anaerkide erkekler, biraz eski moda erkeklere benzerler. Yük taşımayı, para vermeyi, kadını şımartmayı, süslemeyi, mutlu etmeyi severler, bundan ERKEKSİ bir zevk alırlar. Bu erkek modeli ile –yukarıda söz ettiğimiz ve bize göre pek olgun olmayan- erkek modeli biraz çelişiktir.

" Çok çok pisman gözüküyordu"
Pişmanlığı çok ve de boş konuşması yüzündense –bana sorarsanız- pek inanmayın. Bu konuşma işi bir beyin yapısı ile ilgilidir ve değiştiremezsiniz.

" onun yalanlarindan sonra çok kavga çikariyordum"
Yapılan hataları kavga ederek sadece çözümsüzleştirirsiniz. Düş kırıklıkları öfke yaratır, ancak bu duygu –sonuçlar iyice gözlenebilirse- baskı altına alınabilir. Ayrıca kolay düş kırıklığı yaşayan, çok şey bekleyendir. Oysa kolay yaşamak ve çok eğlenmek, az şey beklemekle bağlantılıdır.

Kimseye bağırarak bir şey anlatamazsınız. İşin enteresanı, kimseye izah ederek de bir şey anlatamazsınız. :) Kısaca, kimseyi değiştiremezsiniz. Belki değiştirdiğinizi sanırsınız… ama er geç öz yapı ortaya çıkar. Kötü haber şudur ki, ne kadar geç çıkarsa o kadar tahribat yaratır. Yapılması gereken kişileri olduğu gibi kabul etmeye çalışmaktır. Kişiler eğer ilişkinin sürmesine isteklilerse, istekleri oranında KENDİLERİ, kendilerinde değişime gideceklerdir. Bu da bir erdemdir. Bir söz vardır pop kültürde: "Dönerse senindir" diye. Bu sözü "İsteğini söyle (sadece kısaca ama kesin olarak belirt), saygı duyar ve yaparsa (değişirse) senindir" diye değiştiririz. Biraz dogmatik olayım: Değişmeyen adamdan hayr gelmez. Aşk, uyum tahtında var olabildiği, sürdürülebildiği için kutsaldır. Bir kez daha özetleyeyim: Sevgilinizi değiştirebilecek olan siz (kavganız, açıklamalarınız, söylevleriniz) değil, onun kişilik gücüdür.

" Açikçasi dogru konusayim aramizdaki anlamadigim ten uyumunu ve cinselligimizi özledim ama su an hala sadece seksüel olarak çekici bulmam disinda bir istek yok ona karsi."
Burada sorun nedir, anlayamadım? İlişki hangi kanalda ise onu yaşayın. Kimi ilişkiler güzel seks üzerine kuruludur. İletişim azdır… zordur.

Bu ilişkiyi küçümsemeyin.

Kimi ilişkilerde şahane bir iletişim, hatta flört vardır… ama yatakta işler yolunda gitmez.

Bunu da küçümsemeyin.

Şansın, kaderin, tanrının, ya da kendi beyin elektriğinizin size verdiğini kabullenin, tadını çıkarın. Ne olsa bir gün bitecek ve başkası gelecek. Şimdilik bu… Bunu yaşayın. :)

" Sadece cinsellik ile de nereye kadar götürebilirim ki?"
Çok ataerkil bir söz bu! Hiç beğenmedim. İlişkinin illaki bir yere gitmesi gerektiği pis bir aldatmacadır; gerisinde boşanmanın yasaklandığı Katolik bilgi vardır. (Oysa Müslümanlıkta boşanma çok kolaydır.) Elinizde ne varsa, hayat size ne verdi ise, onunla yetinin ve tadını çıkarın. Yani o eve taşınmayın. Neden taşınacaksınız ki? Aynı evde yaşamak bazen ilişkiyi güçlendirebilir… ama bazen mahvedebilir de.

" hersey çekim yasasi ise yani ne ve pe'nin dans edislerinden hayatlarimiz oluşuyorsa"
Çekim yasası karışık bir iştir. Zıtlıklar çeker… çünkü bölünmüş bütünün iki yarısıdırlar. Benzeşme çeker; çünkü "benzer benzeri çeker". İdealara gömülmeyin, sorgulamadan yaşayın.

" her daim dogru sözlü olan ve yalandan çok korkan biri bu derece kolay yalan söyleyen bir adama asik oldu!?"
İlla kendimize benzeyenleri, ya da sahip olduğumuz erdemlere sahip olanları çekici bulabileceğimizi kim söyledi? Bireysel çekicilik çok farklı alanlarda tezahür eder. Kimisi güzeldir, fiziği ile çeker. Kimisi zekidir, aklı ile çeker. Kimisi güzel konuşur, kimisi duygusaldır/incedir, kimisi cömerttir, kimisi saygılıdır/ciddidir, kimisi aşıktır… Herkes bir yönü ile çeker, illa benzerini çekmeyebilir, illa zıddını da çekmeyebilir… ve hala da çeken kişinin bir dolu olumsuz huyu vardır. Arkadaşınız biraz palavracı olabilir; ama siz de –yanılıyor olabilirim- biraz aksisiniz sanki. Bir de ona soralım, o bana yazsın derdini… bakalım neler diyecek. :)

" Evet su an o ask bitti ama tutkum onu görünce yine alevlendi."
Sevgili kardeşim neden yaşamıyorsunuz? Millet böyle arzu duyduğu birini zor buluyor. Siz bulmuşsunuz. Kaçırmayın sakın. Neden ilişkileri Katoliklik etkisi ile bu kadar ciddiye alıyorsunuz?

" Beni bekleyen riskler ne olabilir sizce?"
Hiç bir şey… Tabidir ki ilişkiyi sadece size çekici gelen aspektte, cinsellikte, tutabilirseniz. Ya eğer beyefendi ile kafaca benzeşseniz; ama cinsellikte terslik olsa? Daha mı iyi? Ne yazık ki her şey bir arada olmuyor. Yineleyeyim: Derinlere dalmadan hayatın size gösterdiği yönde ilerleyin.

" Onu seviyor muyum, maalesef evet ama eski sevgimden eser yok."
Bu gibi saçma sapan sorulara düşünerek yanıt bulmazsınız. Düşünmeden de bulamazsınız zaten. :D Bunları düşünmek yanlışın alasıdır. :) "Seviyorum" deseniz bir kese altın mı bulacaksınız? Sevmediğinizi anlasanız arkadaşınız birden doğrucu Davut mu olacak? Hiçbir şey değişmeyecek! Düşünmeyi bırakın, yaşayın. Ama dikkatli olun.

" Sizce bu ne göstergesi mi? Sevmemem gereken birine yeniden ilgi duyduguma göre..."
Kusura bakmayın ama kafamı bu cevapsız sorular için yoramam. Siz de lütfen-lütfen yormayın. Atılın kollarına… gününüz gün edin. Tıngırtı konuşmalarını bizim ünlü şeklimizle "hı-hı diyerek" dinleyin. Fazla takmayın. Ama arada "Dilin başka türlü de işlesin canım" demekten geri durmayın. ;-) Sonra kendi güzel hayatınıza dönün… bir dahaki birleşmeye dek KENDİ hayatınızı yaşayın.

" Adamin öfke patlamalari nadir de olsa üç dört defa yasandi biri hariç diger olaylarda ben zorlamistim kendisini gerçi kavga sirasinda ki buna çok pismanim,"
Bu öfke patlamasının da çapı ve sıklığı önemli...

[Hanımlar; erkeklerde androjen hormon var. Bu hormonun adamı nasıl delirttiğini en iyi bodycler (androjen hormonun sadece kas geliştirici bölümünü -anabolik steroidleri alanlar) bilir. Androjen hormonun sadece anabolizan olan bölümü bile öfkede artışa neden olmaktadır. Sorunlu anlarda(!) erkekleri zorlamak çok, ama çok yanlıştır. Bir erkek karşındaki kişiden, o kişi kadın bile olsa, kendine benzer bir davranış görürse, o kişinin kendi cinsinden olmadığını unutur ve öfke ile en kötü yanını sergilemeye başlayabilir.

Kadın ve erkek asla eşit değildir; çünkü yapısal olarak benzer değillerdir. Rahat ve mutlu yaşama hakkı olarak eşit olmaları; benzer davranışları sergilemeleri ve benzer modelde yaşamaları gerekliliğini içermez. En haklı olunan konularda bile ataerkinin pompalayıp durduğu "hak arayışı" adı altında, erkeklere erkek gibi davranmak kendini tehlikeye atmak anlamına gelebilir.

Erkekler ile sağlıklı ilişkiler kurmanın –kendini ezdirmeyerek kurmanın-. yolu mesafeli, kibar, (klasik olarak benimsenmiş nezaket kurallarına göre davranan) kararlı, gerekirse –ters değil, ama- soğuk, uzak, ama hala da anlayışlı da olabilen bir kimlik sergilemektir. Bunun anlamı erkeğe "Ben seninle eşit değilim, senden bir level üstünüm, dikkatli ol, saygılı ol" mesajı vermektir. Erkekler bu model karşında biraz afallar, biraz şaşkınlaşır, hatta bocalar, büyük olasılıkla toparlanırlar. Bu model onlara bilmedikleri, onlarda olmayan, ama beğenebilecekleri güzelliklerle donatılmış bir alana girmeyi çağrıştırır. Böylece sakinleşecek olabilirler.
]

" ve herbir kavgada ya duvara bardak firlatti ya koltuklari yumrugu ile çatlatti. Bana hiçbir temasta bulunmasa da,"
Bu de belki pozitif bir durumdur ve size verdiği değeri göstermektedir.

Bakın: Kadın dövmek ile çok sinirlenip kadına vurmak farklı şeylerdir. Doğrudur asla-asla demiyorum, ama insanların zaafları, zayıf anları olabilir. Kadınlar da aynı hataya düşebilirler ve bir erkeğe kendilerini tutamayıp vurabilirler. Kadına vurmayı alışkanlık edinenler ise korkak, zayıf -kaba olacağım, hanımlar sakın gocunmayın, içimden bu söz geldi- "karı kılıklı" tiplerdir. Erkek denilen yüceliğe sahip olan (evet, anaerkide erkek de yücedir; bizlerin Baba Tanrı'mız erkektir ve ideal erkektir) asla kendinden zayıfa ilişmez. (Kadın, kas gücü olarak erkekten güçsüzdür.) Bunu yapamaz. İstese de (gözünü hırs bürüyüp kendini kötü şekilde kaybetmediyse) yapamaz. Aslında o kadar sinirlenmez de. Erkekler kendilerine kadınlara oranla -androjen hormonlara rağmen- (eğer aşırı ajite edilmezlerse) daha hakim kimliklerdir. Sıklıkla sinirlenen erkekler –bizim inancımızda- "erkeksi" denilen –birbirinden güzel- özelliklerden fazla payını alabilmiş kişiler değillerdir.

" bu önemli bir gösterge aslinda ve halen bu adami nasil çekici buluyorum kendine sasiyorum dogrusu."
Bu davranışlar ilkel içgüdüleri tetikleyebilir bile. :D

Toparlayalım: Önerim bu beyefendinin evine taşınmamanız olacak. Ortak yaşam sanılandan zor bir ortam… Aşktan çok alışkanlıkların benzerliği ve ortak kültürel birikim ile kolay taşınabilecek bir yaşam çeşidi. Hayır, aşk her şeye sadece ilişki başında çözüm getirir; ortak yaşamı başarı ile sürdürecek olan aşkın yoğunluğu değil, dengeli (PEli) kişiliklerdir.

Onu sevmekten, her türlü sevmekten ;-) korkmayın. Hayat size şahane duyularla kendinizden geçme, bir iki saat olsun zorlukları unutma, hormonlarınızı aktive edip sağlık kazanma şansı vermiş. Bu fırsatı "Aşık mıyım? Değil miyim? Seviyor muyum, yoksa aşık mıyım? Onu mu, sevgisini mi seviyorum?" (bunu yeni duydum. :D) benzeri basbayağı felsefi arayışlarla paçoz etmeyin.

Bize göre aşk yoktur. Her ilişki bir diğerine HİÇ benzemeyen kendi yapısını, dinamiklerini içerir. "Fi tarihinde" belirlenmiş ve aşk denmiş –bize göre- gülünç kurallar, ya da –daha kötüsü- "şablon" ile ilişkinizi ezip büzmeyin. Her ilişki tabi ki o iki kişiye göre, onların aşkıdır. Ama ad takmayın yine de… YAŞAYIN.

Buna rağmen bu beyefendi ile hayatınızın bazı alanlarını kendinize saklayın. Bence ne o sizin hayatınızın HER ALANINA UYGUN, ne de siz ortak yaşam adlı zorlu modele uygunsunuz. Siz "siz ve kendiniz" adlı mükemmellikte daha rahat edecek bir hanımsınız bence. Oraya erkek sokmak belki de tamlığınızı bozacaktır. Ama tamlık adlı kişiliğiniz, erkekleri –pek çok (her değil, pek çok) hatalı yanı ile- sevmenize engel olmasın. Biraz hoşgörülü ve çok fazla ALDIRMAZLIK içinde gününüzü gün edin. Bir erkek, hayatınıza alacağınız bir erkek, süper şahane olmasa da, DOZUNDA kavga gürültü içinde bile hayatınıza renk katacaktır.

Bu da makronun değişmez kurallarındandır. :)

Siz ve kendiniz olmaktan korkmayın, bunu "yalnızlık" diye kakalamalarına izin vermeyin. En büyük aşklar bile bitecektir. Bitmeyecek olan, hem de bu hayat bitince bile bitmeyecek olan, "siz ve kendiniz" bütünlüğüdür. Kimseyi, ne kadar değerli olsa da, muhteşem olsa da, hatta evlenmiş olsanız da sokmayın. Ama bu durum onun için güzel özveriler yapmayacağınız, onunla bütünleşmeyeceğiniz anlamına asla gelmesin. Vermekten, uyum göstermekten zevk alın… almanın ve uyum beklemenin de çok gerekli olduğunu tabi ki unutmadan. :)

" Bu site ve siz harikasiniz."
Vaayyy… :) çok, çok teşekkürler:) Bu gaz bana/bize bu gün yeter. :DDD

Hemen başlayayım kutlamaya: Aziyyyzzzz... Serdaaağğğrrr… (ve diğer iki arkadaşımız) ben açıyorum, siz de çekin bi' bira…

Kutlama var bu gün bur'da! :)

Ama "hocam" lafına yekun çek… "Sadece arkadaşız." :DDD

Tatlım; bana "siz" diye hitap etmen saygı adlı güzel şeyleri hissettiğini gösteriyor. (İnsanlara "sen, sen, yap, et" diyen hödük sosyal medya sitelerinden çok daha nazik ve düşünceli birisin.) Bir gün reelde tanışırsak ve gerçek adımı verdiğimde -bu sözlerim herkes için- bu ihtiyarın eski tip alışkanlarına da saygı gösterir, bana "… bey" dersen medyun olurum. Başka da bir halt beklediğim yok. :)


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -