Adept Majisyen
Manyetik Maji
Pozitif Enerji
BİLGİ ALIN >>
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

MÜSLÜMANLIK

ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR        |        SORULARIN KABUL EDİLME KRİTERLERİ        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

722 Ekolü ve Eğitimleri | Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Astroloji
Müslümanlık | Farklı İnançlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Fal/Tarot |
Ruhsal Sorunlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

6 Şubat 2023
Bazı Kuran ayetleri asabımı bozuyor

kamer suresi.. ay suresi.. 71. sure.. "7"1.
ilk ayet "ay YARILDI"
akabinde devam ayetleri..
11. gök kapilarinin açilmasi
19. ugultulu kasirgalar
28. suyun aralarinda BÖLÜSTÜRÜLMESI
31. bir tek ses.. ve sesle ufalanip yok olan insanlar
34. çakil taslari atan bir RÜZGAR

sayin janus. ben bazi seylerden rahatsiz oluyorum. asaplarim bozuluyor. böyle NE olusuyor.. bu konular hakkinda birazcik bir seyler söyler misiniz? Aslinda ne demek istedigim çok açik. Ama ben AY ile firtina ve rüzgarlarin nasil bir sekilde, bir surenin içinde toplastirildigini ve bu surenin basina KAMER kondugunu anlamakta asiri bir (..) çekiyorum. Selam olsun efendim. Iyi günler!.

YANIT

Emailsiz bir mesaj; ama sorucu sıkıntıda olduğu için öncelik verdik.

İlk baştan belirteyim: Bizler paganız, Müslüman değiliz; Müslümanlık araştırmacısı bile değiliz. Kendi okült araştırmalarımız sürecinde -ana temamız "birleştirmek" olduğu için- inancımıza paralel gördüğümüz konuları Müslüman kardeşlerimize destek olmak amacı ile paylaşıyoruz. Hiçbir noktada paganizmi savunmuyoruz, övmüyoruz; bilakis, Müslümanlığı savunup övüyoruz. Bunun nedeni yaygın olarak benimsenene "daha iyisi bu" diye fazla "parmak atılması"nın NE celp edeceğini bilmemizdir. Bizleri yakından tanıyanlar kibar ve sulh sever ama inanmadığı şeyleri -farklı amaçlarla- söyleyecek kişiler olmadığımızı da bilirler. Bu demektir ki, Müslümanlık hayranlığımız gerçektir. Pagan olduğumuz halde, cinsel ahlak konusunda (dikkat edin, edep/terbiye, ya da yaygın moral değerlerden değil, cinsel hayattan söz ediyorum) genel geçere uygun bir kültürümüz olmadığı halde, nice güncel olayda, İslam taraftarları ile aynı fikirdeyizdir.

Ve teşekkürler sevgili kardeşim: 722ye ters düşen şeyleri güzel fark etmişsiniz. Bizi izlediğiniz belli… Belki de kitaplarımı okudunuz. Sağ olun.

Bu girizgahtan sonra yanıta geçelim.

Kuran-ı Kerim birden fazla kez "toplanmış" (bu eylem, hz. Muhammet'in isteği doğrultusunda bir iş değildir; detay konularda bile hadisleri olan peygamberin bu konuda hiç bir yönlendirmesi, arzusu, hadisi yoktur), bu süreçte önceki mushaflar geçersiz sayılarak yeniden elden geçmiş, değim yerinde ise- sürekli "post beta sürümler" var edilmiştir.

Bizim inancımız (yanılıyor olabiliriz, ulemalar bilirler, bizler çok da bilmiyor olabiliriz; bu yüzden sözlerimi lütfen fazla ciddiye almayın) bu süreçlerde okunamayan yerlere, ya da kayıp ayetlerin yerine, belki de paragrafa anlam bütünlüğü vermek için, büyük olasılıkla bilinçli bir iyi niyetle, ya da fakında olmadan iyi niyetle, çevrede bulunan fazla sayıdaki Yahudi'den kaynaklı bazı Yahudilik nosyonlarının eklendiğinden kuşkulanmaktayız.

Dikkatle incelenecek olursa içerikte, birbirine zıt iki jargon, hatta bilgi vardır. Jargonlardan biri güçlü, belirleyici, ancak çok şefkatli ve özverili bir erkeğe ait gibidir. Diğeri ise -neredeyse- tıpatıp Eski Ahit tek tanrısı ifadesi, kafa yapısı ve ideallerine sahiptir. (Aynı kitaptan ayet tanıklığı altında hem Mevlana, hem de IŞİD gibi iki farklı düşünce yapısının çıkmış olması dikkatlerden kaçmamalıdır. Bilindiği gibi, bu birbirine iki zıt (çelişik) görüşün her ikisi de kendi düşünce şekillerinin doğruluk ve geçerliliğine aynı Kuran-ı Kerim'in farklı ayetlerinden kanıt gösterebilmektedirler. Oysa Fatır 4'de, Allah'ın sözlerinin çelişik olamayacağı açıkça ifade edilmiştir.)

Bizler gibi bazı "kuşkular" taşıyan arkadaşlara önerimiz bu durumun ÜZERİNDE DURMAMALARI, bu gibi noktaları -KENDİ BEYİNLERİNDE BİLE- tartışmaya açmamaları; yerine, hoşa giden, kişinin karakterine uygun ayetleri (ki, sitemizden bulabilirsiniz belki) önemsemelerdir. Bu yaklaşım belki kimilerince "münkirlik" olarak ifade edilebilir… ama bize göre dinsiz olmaktan yeğ tutulmalıdır.

Sözde "gerçeği bulmak" adına tartışmak sadece Şeytan'ı davet eder. Şeytan daima tartışma ister. Gerçek, yürekten (kuşkusuzca) inandığınızdır. Kuran'da kuşkunun negativitesi hakkında pek çok ayet vardır.

[Tartışmanın sorun çözeceği bir batılı yalanıdır. Sorunlar, gönlü ferah tutmakla, olayları çok da didiklememekle, hoşlanılmayandan uzak durmakla ve böylelikle kurulan kutsal bağlarla (ya da derinlerdeki pozitif katmanlarla beyin elektriğini senkronize ederek) kendi kendine çözülür.
]

İmanlı gönülde sakinlik vardır… hatta -duyunca şaşıracak olabilirsiniz- neşe ve keyif vardır. Bu kadar karşı olduğumuz bir din olan Hıristiyanlığın nice rahibinin ve pek çok Müslüman din adamının -örneğin Beyaz Hoca (Zekeriye Beyaz) ve Cübbeli Ahmet Hoca (Ahmet Mahmut Ünlü)- gözlerinde okuduğum rahatlığı başka çok az kimsede gördüğümü söyleyebilirim.

Kahin değilim; sadece gördüklerimi, inandıklarımı söylemekteyim. Hiç sanmıyorum, ama söz ettiğim kişiler hakkında yanılıyor olsam bile unutmamak gerekir: İmanın serotonin devrelerini tetiklediği deneysel ortamda ortaya çıkarılmıştır.

Editörün notu: Bu konuda bilgi almak için Janus'un SEROTONİN, İNANÇ ve MUTLULUK adlı makalesine göz atabilirsiniz.

Bizlere göre Allah, binyıllarca kendini birbirinden çok farklı inanç ve mitolojilerde, aralarında büyük mesafeler ve yıllar olan uygarlıkların mitlerinde, daima benzer şekilde "Baba Tanrı" olarak görünen kimliğe çok benzemektedir. Ancak ondan fazlası vardır; çünkü Kuran zamanında artık yazmak eylemi yaygınlaşmış, insan zekası gelişmiştir. Yani artık yaratıcı, kendini insan aracılığı ile insana daha iyi ifade edebilmektedir. Bu yüzden -bize göre- Müslümanların "Müslümanlık en modern din" iddiası doğrudur.

Paganizmde yaratıcı "Ana tanrıça ve Baba Tanrı" olarak görülür. Oysa cinsiyet adlı kavram, hyperspace içindeki evrenlerden biri olan evrenimizin, bir köşesindeki, alçakgönüllü bir galaksinin bir planetinde geçerlidir. :)

Müslümanlıkta ise bu -bir anlamda- "ayrılmış" görünüm "tek tanrı" başlığında sunulur. Bu mesaj Yahudilikte "Ben her şeyim, en büyük benim!" şeklinde yer alır. Müslümanlıkta ise "Hepimiz biriz, insan da Allah'ın parçasıdır" biçimindeki bütünlüğü anlatır.

Bizi izliyorsanız bilirisiniz ki makrokozmosun öncel mutluluk evreninin bölünmesi ile var olduğuna, bu yüzden ana amacın (Ultimate Aim) HER ALANDA birleştirmek olduğuna inanırız. O zaman gelin; size Allah'ın birleştiriciliği hakkında bir ayet vereyim,

Kuran-ı Kerim (özellikle "Kerim" sözcüğünü ekleriz; çünkü Kerim çok-çok hayırlı bir esmadır; Allah'ın en sevilesi yanlarından biridir ve onu ne kadar zikrederseniz o kadar envoke olur) Fussilet 11 çok anlamlıdır. Burada Allah -ayrılmış olan- gök ve yere "bir araya gelin" der.

Abdulbaki Gölpınarlı:
(..) ona (göğe) ve yeryüzüne, dileyerek dilemeyerek meydana gelin demiştir, ikisi de, dileyerek geldik demişlerdir.

Abdullah Parlıyan:
"Gönüllü veya gönülsüz emrime uyun!" dedi. Yer ve gök ikisi birden "Gönüllü, isteyerek ve itaat ederek geldik" dediler, yani "Hakkımızda koyduğun, her türlü kanun ve nizama uyacağız!" diyerek itaat edeceklerini bildirdiler.

Tevrat'ta ise daha ilk ayetler Yahveh'in her şeyi bölerek evreni yarattığı anlatır.

Örneğin Yahveh "ışığı karanlıktan ayırır". Bunun anlamı -bize göre- makroyu "ışık hızının geçilemeyeceği" tabanında var etmek ve makro varlıklarının Takyon Evrenine (Cennet'e öncel yapıya) ulaşmasını engellemektir.

Tevrat Yatılış
3 Elohim (YAhveh'in ilk baplardaki adı) , “Işık olsun” diye buyurdu ve ışık oldu.
4 Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü ve onu karanlıktan ayırdı.
5 Işığa “Gündüz”, karanlığa “Gece” adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ilk gün oluştu.

Oysa Allah, "bölünmüş olan gündüz ve geceyi" birbirine bağlar. Bunu "bölünmüş olan ışık ve karanlığı" diye okursak, "Allah ışık hızının engelleyiciliğine karşıdır" biçiminde yorumlayabiliriz.

Lokman 29 (Ayrıca bkz. Zümer 5, Fatır 13)
Görmüyor musun ki, gerçekten Allah, geceyi gündüze bağlayıp-katar, gündüzü de geceye bağlayıp-katar.

Farklı bir alana geçelim: Müslümanlık, "Ay Sever" bir dindir.

(Editörün notu: Müslümanlık ve AY hakkında detaylı bilgi edinmek için Janus'un DOLUNAY ASTROLOJİSİ adlı kitabına başvurabilirsiniz.)

Dilerseniz siteye -sorunuzda çıkarttığımız ve yerine (..) koyduğumuz- sözcüğünüzü ekleyerek mesaj atın, ücretsiz gönderecekler.

Oysa Tevrat'ta (Eyüp 26) Yahveh, Dolunayın üzerini bulutlarla örter ve sulara -kim bilir kaçıncı kez- sınır çizer.

Müslümanlıkta Ay'a verilen önem çok yerden bellidir; bir örnek vereyim.

Kuran, Nuh
16 Ve ayı bunlar içinde bir nur kılmış, güneşi de bir kandil yapmıştır.

Ayette, "sadece görünen gerçektir"ci batı kültürlerinde baş tacı edilen Güneş sadece lamba; Ay ise Nur'dur. 722'de Nur ışık değildir.

[Bilirsiniz, genelde "biliminsanı" sözcüğünü değil, "bilimadamı" kelimesini kullanırız. Bunun nedeni bilime erkeklerin hatalı yön verdiğine inanmamızdır. Ancak söz konusu -bize göre- hata, asıl batıdan kaynaklanır. Astronomi dahil bilim, önceleri batınî değerlere anlam ve önem verilmesi tahtında doğuda yeşermiş, sonra batılıların eline geçerek -yine bize göre- yolundan çıkmıştır. Güneş'in Ay'dan önemli olduğu düşüncesi bu kafa yapısının nedeniyledir.

Oysa günümüzde kadınlar büyük hızla kuantum mekaniğine el atmaktadırlar. LHC'ın başında kadın vardır. Kara madde, çocuklarına bakmak zorunda olduğu için "mütevazi" bir konuda araştırma yapabilen bir kadın (Vera Rubin) tarafından bulunmuştır. 722nin temelinde olan ETC teorilerinin mimarı kadındır.

Müslümanlıkta kadının önemsiz olduğu yalandır. HAcer-ül Esved dişidir; Cennet'in en kutsal ağacı Tuba ağacı dişidir. Müslümanlık -bizlerin savunduğu- "gerçek kadın" (bize göre Venüsyen, yani birleştirici, uyum ve denge olan kadın) kimliğini savunur. Savaşçı batılılar yüzünden bu kutsal kimlik; edilgen, pasif ve önemsiz olarak okunur ve lanse edilir. Kadınlar -tüm ezoterik ekollerde "savaş ve bela" olan "akıl" eksenine itilirler. Bu plan, kadının pırıltısını acımasızca "bastırarak" durduramayacağını anlayan negativitenin, kadınlara -kendi kendilerini bastırmaları- için uyguladığı son atağıdır. Açılımı ise şudur: "Pırıldamak dangalaklıktır; değerli olan akıldır. Akıllı olmazsanız, pırıldarsanız, yok olursunuz."
]

Nur, Allah'ın adlarından biridir. 722de nur, "pırıltı, parıldama" olarak ifade edilir. Dilimizde Nur adının dişil olması gözlerden kaçmamalıdır. Bu -her ne olduğu pek de bilinmeyen fenomen/yapı/oluşum- "her şeyi yutan canavar" olarak lanse edilen, oysa diğer aleme kapı olan Kara Deliklerden BİLE "Hawking Radiation" şeklinde yayılır! (E, nereye gitti her şeyi yutan canavar? :DD)

Ve evet; HALA DA IŞIK ONDAN KAÇAMAZ.

Bilimadamları "ışığın kaçamadığı delikten ışık nasıl yayılıyor" diye anlamakta güçlük çekmektedirler. Işık ve Nur farklı kavramlar, gerçeklerdir.

Söz konusu pırıltı, fosfor adlı -beyinde pek çok işlevde önemli rol oynayan- element ile ilgili olabilir.

Mitlerde fosfor bir tanrıdır ve Hıristiyanlıkta Şeytan ilan edilen, Lucifer'dan başkası değildir. (Phosporus Yunancadır; Latince karşılığı Lucifer'dır.) Lucifer ise sadece Sabah Yıldızıdır… yani Venüs yıldızıdır. :)

Yahudilikte Sabah Yıldızı (Venüs) lanetlenir.

Tevrat, İşaya 14
12 Ey parlak yıldız , seherin oğlu, Göklerden nasıl da düştün! Ey ulusları ezip geçen, Nasıl da yere yıkıldın!
13 İçinden, “Göklere çıkacağım” dedin, “Tahtımı Tanrı'nın yıldızlarından daha yükseğe koyacağım; İlahların toplandığı dağda, Safon'un doruğunda oturacağım.
14 Bulutların üstüne çıkacak, Kendimi Yüceler Yücesi'yle eşit kılacağım.”
15 Ancak ölüler diyarına, Ölüm çukurunun dibine İndirilmiş bulunuyorsun.

Kuran-ı Kerim'de ise Sabah Yıldızı onurlandırılır. Tarık adlı bir sure bile vardır... Tarık, Venüs demektir.

Kuran, Tarık
1 - Göğe ve târıka andolsun
2 - Târıkın ne olduğunu sen ne bileceksin?
3 - O, delen yıldızdır.
4 - Hiçbir kimse yoktur ki, üzerinde koruyucu bulunmasın.

Sözün özü; Şeytan'a geçit verip inancınızı sarsmayın kardeşim. Şeytan'ın en sevdiği iki duygu korku ve öfke ise, ikincil demonları tedirginlik, huzursuzluk, endişe, tasa ve kaygıdır.

Müslümanlıkta -biraz "aşırı iddialı" olmama izin verin- pek çok kişinin varlığından haberdar olmadığı çok derin bir güzellik, gerçek ve iyilik var. Paganlar için bile. :)

Belki de önemli olan "içrek manaya" (hatta bilgiye) ulaşabilmekte.

Pagan uyanıklığına sahip olun sevgili arkadaşım: "Hayır! Bu yanlış! İş böyleyse ben de yokum"cu değil, "her bir şeyden hoşunuza gideni cımbızlayanlardan" olun.

Ama durun! Neden cımbızlayarak kendinizi yoracaksınız ki? Bunun yerine "hoşunuza giden yerlere odaklanan bir kişi olun".

Politikacıların mavallarına kanıp "taraf seçmeyin"; her devrin adamı olun… Tıpkı anaerkilliğin en yüce kralı Karun ve benzersiz firavun II. Ramses gibi "Yedi kralla barışık yaşayın". Size ters, hatta sizi sinir eden nice şeyde, işinize yarayacak birşeyler vardır. Oraya bakma erkine ulaşın.

Söz edilen gerçek de Müslümanlıkta vurgulanır ve denir ki: "Her şerde, bir hayr vardır". Gelin bunu biz "Her ŞERDE ve ŞEYDE, bir güzellik, işe yarayan bir yan vardır" diye algılayalım.

Bir de Janus'tan özlü söz gelsin. :DD
"Her felaket sinesinde bir müjde gizler."

Sadece müjdelere bakın… diğerlerini… BOŞ VERİN GİTSİN! :DDDDDDDD

Hayat ve güzel yaşamak o kadar kolay ki… :)


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -