Adept Majisyen
Manyetik Maji
Pozitif Enerji
BİLGİ ALIN >>
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

KUANTUM ve BİLİM

ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR        |        SORULARIN KABUL EDİLME KRİTERLERİ        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

722 Ekolü ve Eğitimleri | Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Astroloji
Müslümanlık | Farklı İnançlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Fal/Tarot |
Ruhsal Sorunlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

20 Şubat 2023
Ezel ve Ebed , Yaratilis Paradoksu , Döngü

merhaba janus , Benin kafami kurcalayan bir soru var :) enerji yoktan var , var dan yok olmuyorsa ; bir yaratilis nasil mümkün olabilir .. evren dogada yapragin çürüyüp toprak topragin agaç onun geri yaprak olmasi gibi döngü oldugu anlamina gelmez mi bu kanun. çünkü bir olay birkez gerçeklestigi zaman (cennet ten parça kopmasi senin tabirinle ) birdaha gerçeklesmeyeceginin garantisi var mi bu döngü gibi . peki bu döngüde tanriyi nereye koyacagiz iradeyi(hiçbir etkinin sebep olmadigi seçim) nereye koyacagiz ?

YANIT

Döngüden başlayalım.

Önceden söz ettiğim bazı ortamlarda (ve bazı bilimadamlarınca) evrenin -ve en önemlisi- evren ötesinin, süreğen bir döngüde olduğu (Bing Banglerin olup-olup durduğu) bir düzenden söz edilir. Bu düşünceden yola çıkan, "mana"nın yokluğuna ve böylece giderek iyiliğin yokluğuna varacağı için, anılan teori, bazı(!) ortamlarda pek sevilir. Ancak –bana göre- gerçeği ifade etmemektedir.

(Editörün notu: Janus'un söz ettiği yanıt Nasil yasanmali? (Magical Dark Web) başlıklı yanıttır.)

" enerji yoktan var , var dan yok olmuyorsa ; bir yaratilis nasil mümkün olabilir (..) döngü oldugu anlamina gelmez mi bu kanun "
Enerjinin korunumu kanunu makrokozmosla, dört boyutlu olan evrenimizle (çağdaş bilime göre evren dört boyutludur ve 4. boyut "zaman"dır) sınırlıdır. Mikrokozmosta ise işler çok farklıdır. Orada her şey (örneğin fotonlar) birden ortaya çıkmakta, birden yok olabilmekte, bölünebilmekte, sonra yeniden birleşebilmekte, aynı anda birden fazla yerde olabilmektedir. Bazı fizikçi arkadaşlar bana "Bu oluşum da tek bir enerji muvacehesinde" diyecek olabilirler.

Haklıdırlar.

Ama şu da vardır: Big Bang teorisinin enerjinin sakımı kanununu ihlal etmemesi için (yani eğer kanun gereği enerji yoktan var edilemiyorsa) Bang öncesinde de aynı enerji, farklı biçimde bulunmak zorundadır.

O zaman gerekli bir soru soralım: Big Bang'den önce ne vardır?

Primordial (bence bu sözcüğün dilimizde tam karşılığı yoktur; sözcük, karşılık olarak verilen "ilkel" kelimesi manasında değildir) enerjiyi tanımak adına bunu sormak gereklidir.

Bize göre Big bang öncesinde sadece şunlar vardır:
- Sonsuz karanlık (bottomless pit, abis),
- Karanlıkta (ortasında) sonsuz varlık (tehom).

İkisi de ebedidir. Enerji yoktan var edilmemiştir.

Yanıtlanamayan soruların nedeni Tanrı ve iyilik kavramlarına fazlaca dinsel aspektten (sübjektif açıdan) bakmaktır. (Üzücü olan odur ki bilim adamları da daima objektif açıdan bakarlar. Oysa yapılması gereken bu konuda da "birleştirmek" ve dengedir.)

Tanrı ve iyilik olarak yorumladığımız yapı, Bang'den önceki (hala da var olan) bir doğal yapıdır. İyilik diye bir kavram, biz kötülük ile yan yana olduğumuz için, mekanımızda (evrenimizde) kötülük var olduğu için, kötülüğün var olduğu bir ortamda/evrende olduğumuz için vardır. (Fakirlere, hastalara, aciz hayvanlara yardım etmek, kalp kırmamak ve hatta erdemler iyilik -yani zor elde edilecek seçkin davranış modelleri- değil, sıradan OLAĞAN, özgün durumlardır.) Farklı bir söyleyişle, aslında iyilik büyütülecek bir şey, bir erek değildir; orijinal yapıda var olan şeylerdir. Onun değerli, ele geçmesi şart, ya da kurtuluş olduğu fikirleri ancak ondan UZAK kalmışlık tahtında bulunur. Nedenini tam bilemediğimizi şekilde var olan bölünme sonrası bulunduğumuz bu bölünmüşlük mekanında ondan uzak kalmak nedeni ile orası "iyi gibi" durur. Aslında o hala da sadece sakin, değişmez, olağan ve tek gerçektir.

Tanrı ise bu doğal ortamın kendidir. Ya da şöyle diyelim: O ortama "tanrı" denmiştir. Bu yüzden tanrı "orijinal iyi ve güzel" şeklinde yorumlansa da, aslında sadece –tabir caizse- doğal olandır, olağan olandır, hep orada olandır. O "gerçek ve olağan yapı"dır. O, yukarıda söz ettiğim "enerji"dir; abis ve tehomdur. Belki de sadece tehomdur. (Tehom'un Babil yaratıcı tanrıçası "Tiamat" olduğu düşünülmektedir. Tiamat, bir alt tanrı olan Marduk tarafından saldırıya uğramış, kozmik savaşta yenilmiş ve ortadan ikiye bölünerek bu günkü evren var edilmiştir. Marduk artık evrenin yeni lideridir. Marduk'un Yahveh'e benzerliği araştırmacıların ilgisini çekmektedir.)

Editörün notu: Yahveh ve diğer baş tanrıların benzerliği, ışık ve Hava elementi hakkında bilgi edinmek için Janus'un Tutsak Evren ve Sınırın Ötesi adlı kitabını okuyabilirsiniz.

Makroda bu enerji, madde şeklinde tezahür ediyor olabilir. Bu düşünce Einstein'ın ünlü E=mc^2 formülü ile anlaşılabilir; çünkü formül bize "Madde ve enerji aynı şeydir; birbirine dönüştürülebilir" demektedir.

Aynı enerji mikroda daha aktiftir, daha reeldir, daha az bölünmüştür belki de. Ya da o evrenin derinlerindedir. Bu yüzden -umarım "cinci hoca" gibi algılanmam, akşam çıkışta ofis kapısında bazı aydınlar beni beklemezler, :) ama dilimi tutabilen biri değilim- meditasyon ve maji gibi pratikler/ekoller bilimden daha reeldir; çünkü bölünmemiş, ya da daha az bölünüş evrene aittirler.

Eğer gerçekliği bizlere ailelerimiz tarafından öğretildiği ve/veya okullarda belletildiği gibi makro bazlı alırsanız, "hiçbir şeye" demeyeyim, ama "pek-pek çok şeye" yanıt bulamazsınız. Yaratılış ve varoluş için gözlerinizi makrodan alıp, mikrokozmosa çevirmeniz gerekir.

" gerçeklestigi zaman (cennet ten parça kopmasi senin tabirinle ) birdaha gerçeklesmeyeceginin garantisi var mi"
Bu soruya ancak tahminde bulunabilirim. Bunun nedeni ise kuantum mekaniğinin henüz her soruya yanıt verememesidir. Deliler gibi aranan Theory of Everything var edilebildiğinde, yani kabaca Einstein'in teorileri, kuantum mekaniği ile uzlaştırıldığında; hatta 5. kuvvet keşfedildiğinde (ki, yakındır, tartışılmaya başlandı bile), Ateş'in 4. element olmadığı (ama tahtanın da 4. element olmadığı :) ) plazmanın 4. element olduğu anlaşılınca, ya da graviton bulunduğunda, bu soruya da kesin yanıt vermek için büyük bir adım atmış olacağız. Yani yanıt olarak sadece kişisel kanımdan söz edebilirim: Bence bir daha kopma (yani bölünme değil bence kopma) olmayacaktır.

Ben –önceden yazmıştım- kopmanın bile olmadığını, bu durumun bir illüzyon olduğunu düşünmekteyim. Evren, bu konuda yanıtım olmadığı için belki anlamak zor olabilir; bir kabarcıktır. (Bu teori Max Tegmark tarafından da savunulmaktadır.) Bu kabarcık, yani aslında virtual photonlar (sanal foton olarak çevrilse de bence bu çeviri de tam manayı içermemektedir) biziz veya onları biz üretmekteyiz.

Sözün özü;

- Bizim teoriye göre evren –yazdığım ve yayınlamaya sanırım artık karar verdiğim kitapta örneklediğim gibi- pek çok inanç ve mitolojiye göre TAM ORTADAN bölünmüştür ve her şey birleşmeye (Cennet'e varmaya, orijinal bütünlüğü yeniden elde etmeye) uğraşmaktadır. Bu sözlerin gerçekliğinin bilimsel açıdan da doğrulanması kolaydır. Kitabımda bu konuda da bilimsel tabanlı (fizik bilimi tabanlı) örnekler yer almaktadır.

- Dinsel açıdan ise Müslümanlık kadar Yahudilikte de insan Şeytan tarafından aldanınca Cennet'ten kovulur ve dünyaya atılır, düşer. Bundan açık anlatım olur mu? Yani Cennet vardır, kimse ona dokunamaz. Ama hata yapan, hatasına uygun ortamda (biz insanlar için makroda) "çöker" (kuantum çöküşü).

Bunlar evren hakkında bizim düşüncelerimiz ve teorilerimiz. Ancak başka teoriler de var tabidir ki. Farklı görüşler için aşağıdaki linklere başvurabilirsiniz.

KARA DELİKLER

KARA DELİKLER (Sanal Varlıklar Mıyız?) - 3. Bölüm: KARA DELİKTEN Mİ YANSIMAKTAYIZ?

EVREN BİR İLLÜZYON MUDUR?

" peki bu döngüde tanriyi nereye koyacagiz iradeyi(hiçbir etkinin sebep olmadigi seçim) nereye koyacagiz ?"
Aslında bu soruya kuantum mekaniğini biraz olsun biliyorsanız ve okültistseniz (yani bilimadamlarından başka şeyler de biliyorsanız), ayrıca Bölünen Evren teorisine inanıyorsanız yanıt vermek çok zor değil.

Sözlerimi açayım.

Bir nedenle bütünlükten kopuyor, uzakta bir yerde (makroda), farklı bir biçimde (insan ve bilinci olarak) var oluyorsunuz. Ama içinde var olduğunuz ortam SİZİN (bilinciniz) tarafından var ediliyor. Yani Yahudiliğin iddia ettiği gibi her şeyi mutlak olarak yöneten bir tanrı yok. Tam ortaya düşmüşsünüz, ya da atılmışsınız veya koparak ortada kalmışsınız. Öncesine (buna iyilik bile demeyelim, doğala, özgüne, kendi öncel yerinize, KENDİNİZE) ilerlemek için de adım atabilirsiniz, daha da kopacağınız yöne de. (Bu adım atışlar aslında evreni beyin elektriğinin dalgaboyuna göre var etmek anlamındadır.) Orijinal haliniz koptuğunuz (ya da uzak kaldığınız) yer olduğu için hala orası ile güçlü bir bağlantı vardır. Bu yüzden –bana göre mutlak olarak- öncel yere doğru yola çıkıyorsunuz, ilerliyorsunuz.

Bu yolculukta iradenin pek rolü yok. Daha çok içgüdüler önemli ve yönlendirici. İrade, zorlayıcı bir kavram... Bizler "dozunda zorlamadan olmaz" desek de bence "özgüne yöneliş" kendini akıma bırakarak mümkün. İçgüdü adlı yapı, söz konusu yönlendirici bağlantı… pilot dalganın etkin oluşu. Bu yüzden Şeytan –içgüdülerle bağlantıyı koparıp orijinal yere dönmeyi engellemek için- aklı pompalıyor. İrade sadece majide gerekli. :) Yoksa kendini rahat bırakabilen kolayca özgün yer ile (tanrı ile diyelim) kontağa geçebiliyor.

Koparıcının başarılı olmasına (Büyük Yırtılmayı var etmesine) bence imkan yok. İnsan –orijinal yapısı "iyi denilen" olduğu için- eninde sonunda kazanacak. Derler ya, "iyiler hep kazanır" ya da "iyilik yap, denize et, balıklar beğenmese de, Tanrı bilir"… o hesap.

İnsanları (özellikle kadınları) "akıl en gerekli ve en yücedir" modası ile aldatmak son plandır. Ama biz insanlar bu akıl ile başımızı derde sokup dursak da, kuantum mekaniğini de keşfettik; yani kötülük içinde, kötülüğü kullanarak, iyiye ulaştık! Ve böylece –yine bence- iki yüzyıl içinde tanrının varlığı kanıtlanacak, iyiliği fizik formüllerle gösterilebilecek; ona inanmak için imana gerek kalmayacak, ona yöneliş güçlenecek, bilim insanları en inançlı kişiler olacaklar. Yine aynı –uğursuz aklın bulduğu- kuantum mekaniği ile kadınlar bilime akın-akın girmeye başladılar… çünkü artık bilim DOĞRU YOLDADIR. Kadınlar öncel bilime yanlış yolda olduğu için –anlamadılar değil- PAYE VERMEDİLER. Bunu bilim adamaları kabul ediyor ve son buluşlar için artık "modern fizik" deniyor. :) Yahu, fizik gerçeklerin formülü ise nasıl de-mode olur ki? Eğer oldu ise bunun tek anlamı vardır: Bu demode yapının YANLIŞ olduğu. :)

Lütfen hemen kaşlarınızı kaldırmayın. Newton'un yanıldığı ortaya çıktı. :) Ve yine bencileyin iddia ediyorum: Özel Görelilik de ihlal edilecek. Evet; ışıktan hızlı gitmek mümkündür. Bu yasa YANLIŞ (ya da eksik) olduğu için kuantum mekaniği ile uzlaştırılamamaktadır. Hemen örnek: Entangled (dolanık) parçacıklar ışıktan hızlı iletişim kurmaktadırlar. Evren sınırında, ışık hızından hızlı halde bölünmektedir. Nötrinoların ışıktan hızlı oldukları halde bir rapor yayınlandı, bilim dünyası çalkalandı, ama formülde bir hata ortaya çıktı. Bence hata onarılacak. Ben –bir okültist olarak- nötrinoların da içimizden "öylesine" geçmediğinden, bir etkilerinin olduğundan kuşkulanıyorum.

Dışarıda kendi kendine akan (biraz rahat olabilsek hepimiz için şahane şekilde akan) bir hayat var. Kuantumu, tanrıyı, modern fiziği, de-modern fiziği bilsek de akıyor… bilmesek de… İmanlı olsak da akıyor, olmayıp münkir olsak da… PANTA REI! O "hep akar".

Her birimiz pilot dalgalar, ya da Allah'ın inayeti, hatta Ana/Baba tanrıçanın esirgemesi ve koruması, Penrose'un göre objective reduction (yeri gelince kendi iradesi ile çöken, kafasına göre takılan, gerçeklik) altındayız; ne kadar sapıtsak da, saçmalasak da, çamura batsak da… batmasak da… :)

O, özgün olduğu için hep ona akıyoruz.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -