722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

YAŞAM ve İLİŞKİLER

SORULAR ANA SAYFA    |    SON EKLENEN SORU    |    JANUS'A SORUNUZU İLETİN!    |    ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

722 Ekolü ve Eğitimleri | Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Astroloji
Müslümanlık | Farklı İnançlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Fal/Tarot |
Ruhsal Sorunlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

7 Kasım 2022
Yeni is hayatina baslayanlara ne önerirsin (Sevilen işte çalışmak ve iş hayatı)

Selam ve sevgiler Jan, yazilarini düzenli okuyor yazilari okudugumda tecrübe etmesem de sonradan basima gelince daha iyi anliyorum. Gün içinde çok sik aklima geliyorsun bu arada üstelik seni de rüyalarimda gördügümü de söylemek isterim.

Soruma gelirsek kariyerine yeni baslayan birine ne önerirsin? Is hayati kazanci arttirmak huzurlu bir is ortami vs kendi yasadigin ve gördügün deneyimleri anlatabilir misin?

Aslinda bazi yazilarinda ve önceden sana sordugum sorular da buna benzer cevaplar verdin ama konuyu direk buradan baslatmak istedim. Uzun uzun cevaplarini çok seviyorum.

Bu arada bunu olumlu anlara söylüyorum ama kesfedilmemis ve insanlari sasirtacak bir çok yönün ve yetenegin oldugunu da hissediyorum.

PE ile olduguna süphem yok ama umarim sinirini henüz görmedigimiz kadar daha da pozitif mutlu eglenceli olursun :)

Bizimle kal :)

YANIT

Merhaba arkadaşım. :)

[Dostlar; yanıtım upuzuuun oldu. Kusura bakmayın. (Kusura bakma Selma :) ) Yanıtımı "kendi istediğin işi yap" ve "yapamayanlara önerim" şeklinde iki ayrı aspektten verdim. "Öf bu ladar laf mı okuyacağım?" diyorsanız "İstedikleri işte olmayanlara önerim" dediğim bölümü okumak için buraya tıklayarak ilgili bölüme zıplayabilirsiniz. Yanıtın başında ise "istenen işte olmak"la ilgili konuştum.
]

Sana hiçbir önerime gerek duymayacağın ortamın ne olduğunu hakkındaki ilk önerimle yanıtıma başlayayım.

Çevre tarafından ufaktan ayıplanacağın, hakkında "psikolojik hastalıklara sahip olduğun" içerikli dedikoduların çıkacağı, anne ve babanın "Bir baltaya sap olamayacağın baştan belliydi, ne de olsa annenin soyuna (ya da babanın soyuna) çekmişsin" diyecekleri, hatta "Elalemin yüzüne nasıl bakacağız" diye dövünecekleri işi yapmaya başla. Bu iş büyük olasılıkla senin yapmayı istediğin iştir.

Nereden mi biliyorum? Basit: Çünkü sistem, insanın kendini ifade edeceği işleri yapmasını engellemek (NE üretmesini sağlamak) üzerin kuruludur.

(Negatif Enerji hakkında bilgi edinmek adına NEGATİF ENERJİ NEDİR? NASIL CELP EDİLİR? adlı makalemi okuyabilirsiniz.)

Kişiye en çılgınca (hatta bazen akıl dışı) gelen iştir "onun işi" denilebilecek iş. Bu iş (yani asıl eğilim) çocuklukta "Büyüyünce ne olunacağı" sorusuna verilen yanıt da olabilir.

Ama "istediği işi yapmak" adlı bu dev adımı atmak büyük bir cesaret, o yolda ilerlemek de güç ister; çünkü neredeyse herkes bir anda önünde hedefine ulaşmak için geçmesi gereken yolun zorluğunu fark etmektedir. O yolun verdiği korku, o adımı genelde attırmaz.

Yol ve zorluğu imajinatif değildir. Gerçekten zordur. (Yukarıda yazdığım ve yazmayı unuttuğum durumlara göğüs germek, örneğin aileyi, arkadaşları, çevreyi, adeti, örfü, göreneği falanı-filanı karşına almak zordur.) Ama hala da üç kazanımı vardır.
1 - İnsanı toplum kuklası olmaktan çıkarır, koca bir adam, hatta bir kahraman yapar.
2 – Zorluklarla birlikte –onları çerez gösterecek- doyumsuz heyecanlar ve zevkli anlara da gebedir.
3 – Yolda ilerleyince, ama epey ilerleyince, güzel paralar, yani başarı, gelmeye başlar.

Yüzleşilen her sorun sollandığında, diğerlerinin kolay aşılması (yani en zor bölümün başlangıç olması) hayatın bize yaptığı kıyaktır.

İş hayatı (ekmek kavgası), erkekler için hayatın en bet alanıdır. Bu gerçeğin gerisinde Yahveh'in laneti vardır. Hazret, evreni bölen zat-ı şahanedir.

Hayır; bu söz bizim araştırmamızla bulduğumuz bir şey değil; kendisi bunu Tevrat'ın ilk bölümünün ilk sayfasında cart diye söyler. Ve satırlar boyunca evreni yaratırken(!) neyi nasıl böldüğünü tek tek anlatır. Kendisi bu yaptığına "yaratma" der. Ancak yaratmak, yoktan var etmektir. Oysa onun yaptığı var olanı (zaten yoktan var edilmiş olanı) ikiye bölmektir.

[Müslümanlıkta ise Allah sürekli bölünenleri birleştirdiğini söylemektedir.

Birkaç örnek vereyim:

Yahveh,
Yaratılış 1:4-5de "ışığı karanlıktan ayırarak" gece ve gündüzü var eder.

Allah ise,
Zümer 5'de "gündüzü gecenin üzerine sarar"
Fatır 13'de ve Lokman 29'da "gündüzü de geceye bağlayıp-birbirine katar" .

Yahveh;
Yaratılış 1:6-7'de suları, toprağı ve gök kubbeyi birbirinden ayırır.

Allah ise,
Fussilet 11'de "yer ve göğe 'bir araya gelin' demektedir.

Konuyu daha fazla dağıtmayayım ve son olarak ekleyeyim: Allah'ın "her konuda birleştirmek" isteği hakkında onlarca ayet vardır.

Bu konuyu çok etraflı şekilde, birçok farklı mitoloji ve inançtan örnekleyerek anlattığım bir kitabım var: Bölünen Evren. Ama yukardaki hazretin aslında kim olduğu hakkında bilgi edinmek için Tutsak Evren ve Sınırın Ötesi adlı kitabımı okuyabilirsiniz. Site üyelerine ücretsiz.)
]

Yukardaki (söz ettiğim kitabımda uzun uzadıya anlattım, hazret Hava tanrısıdır. Tanrının "göklerde" olduğu düşüncesinin kaynağı Yahudiliktir) üstün hazret insanları hem toptan olarak, hem de kadını ve erkeği ayrı ayrı şekilde itina ile lanetler. Erkeğin laneti "Ekmeğini zor elde edeceksin"dir. (Artık kadınlar da erkek işinde çalıştığına göre, lanet kadınların başına da ekşimektedir. )

Çalışma ortamı bu yüzden tatsız bir ortamdır.

Ama strese gerek yoktur. Bu ortamda da sulh-u salah (hazrete kazık atmak) mümkündür ve hayatın diğer alanları gibi kural aynıdır: "İyilik için SEN çabalama. Sadece PE üret, gerisi en iyi şekilde kendiliğinde gelir, hallolur."

PE her şeydir.

PE üretmenin en önemli kuralı (en kolay yolu) ise rahat olmaktır. Rahat olan PE üretir.

Peki sorarım size: İstenmeyen bir işi yaparken rahat olmak mümkün müdür?

Biraz iddialı bir laf edeceğim, fazla aldırmayın: Pazartesi sabahları işe zorla gidiyorsanız, hayatınızda fazla PE aramayın. İnsan istemediği bir şeyi "zorunluluk" karşısında yaparken kolay-kolay PE üretmez. Hatta istemediği bir şeyi diğerleri tarafından veya şartlar yüzünden "zorlama" ile yaparsa NE üretir. Bu kuralı değiştirmek ne yazık ki mümkün değildir.

Bizim zortlu zurnayı ele aldık, üflemeye başlayalım.

İstenen işte çalışmak çok önemlidir; ancak burada da zorluklar vardır. Doğrudur; ortam insana uygunsa (istek varsa), söz edilen zorluklar daha kolay yüklenilir. İnsan adlı yaşam formu istediği işlerde, isteme miktarına koşut şekilde, benzersiz bir kendini zorlama yeteneğin sahip yapıdadır. Aşık olur, dağları deler. Sporcu olur, dünya rakorlarını kırar. Anne olur, uykusuzluk içinde meme verir. (Öyle değil mi Hilal?)

Bu durumu bir sporcunun korkmadan koştuğu acılı antrenmanlarına, bir dansçının mutlulukla ifa ettiği acılı egzersizlerine benzetebiliriz.

Ancak bir sporcu, bir dansçı veya istediği işi yapmakta olan insan da ARADA SIRADA (istemediği işi yapan kişi gibi sürekli değil) yüklenmesi pek kolay olmayan zorluklarla (istemediği şeylerle) karşılaşacaktır; çünkü kimse istediği işi yapsa da fulll PE değildir. Ama hala da çıkış yolu vardır. Bu zorlu ama kesin çıkış yolu da tarafımızdan "İstemediğin şeyleri istekle yapmak" (ya da bunu becermeyi öğrenmek) biçiminde cümleleştirilmiştir.

İş hayatı dışından örnek vereyim: Bayramda ömür törpüsü akrabaya telefon açıp yarım saatlik negativite dolu monoloğunu dinlemek mecburiyeti istenmeyen iştir.
Ya bu işten "kaçar", NE üretirsiniz.
Ya bunu "görev olarak" yapar, ama ağır strese girer, daha çok NE üretirsiniz. :DD
Ya da kendinizi onun yerine koyar, olumsuz davranışlarının nedeninin kişiliği olduğunu anlar, KENDİ yüzünden içinde olduğu sıkıntıları hisseder ve (eğer gerçekten hissedebilmişseniz) kaçık biri değilseniz buna üzülürsünüz. PE üreten kişiler, PE miktarları oranında arıza tipleri anlar, onlar için üzülebilir, hatta yardım etmek bile isteyebilirler.

Bizim örnekte yapılabilecek yardım ise telefon açmak olduğu için, PE sahibi kimlik İSTEKLE telefona sarılır, monoloğu yarım kulak dinler, batırılan iğnelere cevap yetiştirmez, suçlamaları es geçer ve telefonu kapattığında –arkasında hoş duygularla dolu bir insan bıraktığı için- PE celp ederler. Bayan (ya da bay) ömür törpüsü akraba, her zaman aldığı tepkiyi almadığı için büyük olasılıkla gevşeyecek ve önceden olmadığı kadar sempatikleşebilecektir bile. :)

Aynı yaklaşım gıcık müşteriye, elemana ya da patrona da uygulanabilir.

Bu evrende (Dünya adlı planette) kimse kötü değildir. En kötüler, başlarına terslik gelecek diye en korkanlar, bu yüzden karşı tarafı düşman ilan edenlerdir. En kötüler en fazla "gereksiz ölçüde hayatta kalma savaşı verenler"dir. Onların size düşman olmadığını, kendi içlerindeki savaştan bunalmışlıklarını, hatta başlarının KENDİLERİ YÜZÜNDEN ne kadar belada olduğunu bilirseniz, SİZ onları düşman görmemeye başlar, PE üretir ve ana özel çözüm hakkında sufle alırsınız.

Empati, PE eğitiminin de, anaerkil ezoterimin de önemli bir yapı taşıdır.

[Bizim yüzyıllara dayalı "kendini onunu yerine koymak" veya "canı canla ölçmek" lafı neden "empatiye" oldu, bilen varsa beri gelsin.

Bu dilimizde yaygın kullanımı olan sözcüklerin yerine yabancı kökenli (illaki batılı) kelimeleri koymak tutargası (bir örnek de salgın/pandemi) bizim pek sevdiğimiz "çağdaş ve aydınlar"ın işidir. :) Oysa aynı kesim "Kendin ol, ezik olma, kendini sev, kendin ile barışık ol" benzeri pop kültür laflarına bayılırlar. Peki de, kendi dilini sevmemek acaba kendin olmamak, kendini sevmemek, kendi ile dargın olmak demek değil midir? ;-)

Bu arada –aydınlar dedim ya- ışık ve yavrusu aydınlık kavramı hakkında bilgi edinmek adına IŞIK HAKKINDA BİLMEK İSTEMEYECEĞİNİZ GERÇEKLER adlı yazımı okuyabilirsiniz.) adlı makalemi okuyabilirsiniz.) Kendine "aydın" diyen, diğer aleme geçenlere "ışıklarda uyu"yu yapıştıran arkadaşlar belki de pek bir şey bilmemektedirler. ;-)

Editörün notu: (Janus tarafından "Çağdaş ve Aydın" olarak nitelenen kültüre ait kişilere bakış açımızı öğrenmek adına ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR sayfası, Temel İnançlarımız başlığında yer alan "Çağdaş ve Aydınlar" hakkında linkine başvurabilirsiniz.)
]

İnsanlar istedikleri işte zorlanma (istemediklerini yapma) katsayısını düşük tutmak isteyebilirler. Bunda da bir ayıp yoktur. Herkes çok çalışkan olmaz. Atıl olmak, tembel olmak NE celp eder; ama kendini çok zorlamayı sevmemek ile tembellik farklı şeylerdir. Ancak makroda "ne kadar istenerek yapılan istenmeyen iş varsa, o kadar başarı" kuralı vardır. Yani istemediklerini az yapan, az kazanır. Ama hala da bunda da bir yanlış, bir ayıp yoktur. İş ki insan rahat olsun… iş ki bir diğerini (bu "diğer" bir hayvan, hatta bitki bile olabilir) rahatsız etmesin… yapılan HİÇ BİR ŞEYDE bir hata yoktur. Bu şeyler hiçbir şekilde NE üretmeyecektir.

Şimdi kendimden örnekler vermem izin var mı? :)

Hayatımda bir gün olsun istemediğim işte çalışmamış bir kişiyim. Bunu önce kıra-döke yaptım. Yani sadece burnuma dayanan "kariyer" denen zımbırtıdan ve varacağım anlı-şanlı denen kaderden kaçmayı becerdim.

Ama nalet (negatif) kimliğim yüzünden istediğim işi kotaracak beceriye ulaşamadım. Sadece "ı-ıhh" demeyi becerdim. (NE genelde bunu yapar.) Ser-sefil oldum.

Janus'un Beyni, Sorular Sayfası ve Kuantumu Nasıl Öğrendiği başlıklı yanıtımdan alıntı yapayım:

" Günümüzde hala çok saygın olan bir üniversiteyi “fen puanı ile” (bizim devirde böyle denirdi, şimdilerde sayısal mı deniyor, bilemedim) kazandım. Aile baskısı ile zar-zor okudum. Ama staj için Koç Burroughs’a girdiğim anda (ki, artık önümde parlak bir gelecek vardı) aklımda tek düşünce gelişti: “Buradan kaçmam gerek!” Kaçtım. Aç ve açıkta kalmayı göze alarak kaçtım. Ailemin bin bir fedakarlıkla önüme serdikleri güvence ve şatafat dolu ama bilim ağırlıklı ortamdan fertiği çektim."

Sonra anaerkiye geçtim ve
HEM istediğim işi yapmanın gerekliliğini ve de zorluğunu,
HEM DE bu zorlukları üstlenmenin, gerekliliklerden ve zorluklardan stres duymamanın yolunu öğrendim.

İlk başta;
Milletin ufaktan alay eder halini takmamayı becermek,
ailenin ve çevrenin kalbini, ciğerini, böbreğini kırıp, midesinin deleceğimi, ama aslında bunların olmasının hiç de benim suçum olmadığını kavramak,
az para kazanmamın kaçınılmaz olduğunu görmek
şarttı.

Anaerki ile bunları öğrendim. O zor yola girdim.

Süreçte hala da karşıma çıkan zorlukları ise anaerkil ezoterimden öğrendiğim diğer bilgilerle "İstemediğin şeyleri istekle yapmak" adlı eylemle aşmaya çalışıyorum. Becerdiğim kadar olumlu kazanımları elde ediyorum da…

Sonunda önemli ölçüde rahat erdim. Pazartesi sabahları "Okula gideceğim" (bu en kötüsüydü) ya da "işe gideceğim" stresi (kısa bir süre olağan işlerde çalıştım) ile kalkmıyorum artık… Hatta yıllardır Pazartesim yok… çünkü isteğimle PAZAR DAHİL her gün çalışıyorum. :D

Evet; yıllarıdır "Ben bir iş koliğin"… çünkü yıllardır işim (işlerim) hobim. Artık başımı kaşıyacak zamanım yok. Bazen dostlarıma "Tek istediğim zamanı çekip uzatacak bir alet" derim. Ben –otuz yıl öncesinin hiç bir dişte dikiş tutturamamış, ailenin kara koyunu tembel kişisi- bu gün bir işkoliğim. (Adsız alkolik terapisinin(!) "Ben bir alkoliğim"ine benzedi. :DD)

Sadece o kadar da değil; uzun yıllardır çalışkanım. Çünkü RİSKLİ ve kolay kabul edilemez olsalar da kendi seçtiğim, bana uygun, İKİ işim var: Ezoterim ve erotizm. :DD

Koç Burroughs'da çalışmak hımbıllara göre bir iş değildir. Bu yolu İSTEKLE seçenler için bir onur, bir büyük fırsattır. Ama hala da burada büyük bir yanlış vardır; o da erotizm ve ezoterizmde mutlulukla çalışıp para kazanabilecek birini "iyisi doğrusu budur" fantezisi ile şirketlerde staja itmektir.

Evet; işlerime biraz yamuk açıdan bakarsak "cinsellik ve büyücülük" diyebiliriz (ücret karşılığı büyü yapmıyorum, büyü öğretiyorum.) Gençlikte de ben buydum, sonradan sapıtmadım. Peki; ailemin karşısına çıkıp "ben erotizm ve ezoterizm yapmak istiyorum" deseydim ne olurdu?

İşte bu yüzden kaçtım!

İşte yanıtım ilk başındaki sözlerimin nedeni, hem benim gibi geç kalmanızı, hem de "sadece kaçmak" adlı eylemden korunmanızı istemememdi.

Ancak bu benim. Ben burada –kimseye zarar vermeden- rahatsam, BENİM EN İYİM BUDUR. Benim iyim, pek çoklarının felaketi olabilir. Hala da benim en iyimdir. Herkes kendi iyisini SADECE kendi bilir.

Özetleyelim:
1 – Kırın duvarları, aşın sınırları, çizgi dışına, sıra dışına çıkın; sevdiğiniz işi yapın.
2 – Bu süreçte İSTEMEDİĞİNİZ şeyleri İSTEKLE yapmayı becerin.

Bu iki koşulu realize ederseniz bir süre sonra (bu süre biraz uzunca olabilir) hem başarı, hem de para, hem de eğlence gelmemesi mümkün değildir.


Şimdi zülf-ü yâre dokunan soruyu soracaklarla konuşalım.

Bana "Ben istemediği işi yapan milyonlardanım; biz ölelim mi?" mi diyorsunuz? Ne biçim laf o ya? Olur mu öyle şey? Burası makro… Mucizeler ortamı. İş ki o mucizeleri tetiklemeyi bilin.

Ve en tetikleyici sırrı açıklıyorum: Sır, yine bizim "İstemediklerini istekle yapmayı becer" kuralımız.

Ve kuralımızı pratik hayata uygulayalım:

Elemansanız;

  • Üzerinize yüklenen işleri İSTEKLE ifa edin (bunu becerin/öğrenin). Bunları asla enayilik, ezilme, mobbinge kurban olma gibi DEĞİL, bir spor antrenmanı, güçlenme egzersizi, zorlu bir bölgede askerlik olarak kabul edin. "Bu süreçte güçleniyorum" demeyi becerin ve bundan memnun olun! (Mobbing gibi alelacayip şeyleri kafanızdan silmeyin, kazıyın.)

  • Hiç kimsenin SİZE düşman olmadığını, makroda böyle bir imkan bulunmadığını; insancıkların sadece kendi sahip olduklarını yitirme korkusu içinde bulunduklarını görün.

  • Patrondan korkmayın, patrona illet olmayın. Onu size para veren, taşlarınızı doğru oynarsanız, daha da verecek olan, bu yüzden altın bulması gerekli dost olarak belleyin. Unutmayın: Uzaylı değilse, hafiften biraz fazla iş yığmaya başlayacak olsa da, giderek SİZE BAĞLANACAKTIR. ;-)

  • Her yerde var olun. Her taşın altına elinizi istekle sokun. Her yerden fışkırın. Üzerinize yığılacak işlere sızlanmadan, mağdur kahramanı oynamadan, tek kaş havaya kaldırmadan, boyun bükmeden, "hatır işi yapıyorum" çekmeden göğüs gerin. Bunları istekle yapın. Bir yandan da fazla göze sokmadan, ufaktan, "Yavrum fark et, ben süper kahramanım, sen benim kulvarımda değilsin" mesajı verin.

  • Asla ve seyasla iş arkadaşlarınızı düşman edinmeyin. REKABETE SAKIN HA girmeyin! (Aryan batılıların en büyük tuzağı budur.) Hep yardımcı, destekçi, "biraz enayi ama dost" kimlik sergileyin. Sizden korkmasınlar. Bu kişiliği anlayamayan hödükler olursa YİNE tepki vermeyin, sadece MESAFE KOYUN.

  • Yıkılmaz ve güçlü görünün. Becerikli ve yorulmaz, zorlu kişi olarak tanının. Akşamları yatağa nasıl sürünerek girdiğinizi sakın belli etmeyin.

  • Ne kendinizleyken, ne iş ortamında, ne de arkadaşlara "sızlanmayın". Sadece yarım yamalak olanlar şikayet ederler.
Bir süre sonra ortamda PARLAYACAK, giderek vazgeçilmez olacaksınız.

Ve sonunda hesap adisyonunu burunlara dayamaya başlayın. :DDD

Patronsanız;

  • Müşteriye DAİMA yürekten hak verin. Para vermek zor işitir, para vermekte olan stres altındadır. Onu anlayın.

  • Oluşan hatalarda ASLA müşteriyi suçlamayın, suçu üzerinize alın, mümkünse SİZ özür dileyin.

  • Allahın gerzeğinden, hımbılından, denyosundan gelse bile isteklere saygılı olun. Görevinizin bir şey satmak değil, ONU mutlu etmek olduğunu kabul edin.

  • ASLA kendi seçiminizi dayatmayın; "En iyisi sizin dediğiniz, bunun için sizi kutlarım"cı olun.

  • Kendinizi satıcı değil, "çözüm üretici" şeklinde görün.

  • Süreçte verdiğiniz (belki de boşa giden) emeği ve yitirdiğiniz nakti ASLA büyütmeyin.

  • HER ÇEŞİT müşteriyi kazanın. Size en ahmak-kokoz görünenin bile ürettiklerinizle ya da sattıklarınızla veya ortaya koyduğunuz anlaşmalarla KALBİNE girmeye çalışın.
Ve her iki grup için de ortak öneriler:

  • "VEREN HESAP" OLUN. "Karşılıksız verdikçe gelir" adlı makro kuralını kabul edin, benimseyin.

  • Ne yaparsanız yapın, korkmayın, öfkelenmeyin.

  • İşiniz sizde korku ve öfke mi yaratıyor? Kepengi, indirin, ya da istifayı basın. Hiçbir şey istemediğiniz yerde durmaktan kötü değildir. İstediğiniz yere doğru yola çıkın… ama başta dediğim gibi: O yoldaki güçlükleri, o yoldaki istemediğiniz işleri görünce de tırsmayın. "Zorluk hep var, ama istediğim yere giderken olsun" deyin.
Bunlar tıpkı yürümek gibi, konuşmak gibi, hatta bisiklete binek, paten kaymak, lisan öğrenmek gibi sadece başta zor... Öğrendikçe, kazanımlar arttıkça doyumsuz.

Şimdi de zorluklara dayanma formülünü vereyim:

Zorluklara bakmayın; gözünüzü ilerdeki elde edeceklerinize dikin. Başardığınızda size geleceği MUTLAK olan güzel yemeklere, şahane seyahatlere, şık giysilere, muhteşem dairelere, çarpıcı mücevherlere, son model araçlara bakın. Hepsinin sizin olabileceğinden kuşku duymayın.

Unutmayın, eğer Tanrının (ya da inanca göre "bilinçsiz ama bütünüyle pozitif mikrokozmos katmanı"nın) dilinden konuşur, ona benzer, ona çekmiş bir evlat olur, ona yakın durur, sık sık onu arayıp sorar, araya hatalarınızla engel çekmez, ulaşılabilir olursanız, size güzellikle O AKITACAK.

O bunu yapmayı öylesine istiyor ki…

Ama burası makro… Onunla araya set çekme İMKANIMIZ(!) var.

Bunu yapmayın.

Ve o seti en kolay şekilde öfke ve korku ile çektiğinizi fark edin.

İnsanlara (ve hayvanlara) eleman da olsa, patron da, öfke duymamak ve onlardan korkmamak başarının (tanrısal yardıma set çekmemenin) en önemli yoludur.

Yani belki de bu kadar lafı boşuna yazdım. :DDD

O zaman asıl (genel, iş hayatı ve her şeyi kapsayan) formülü verelim: İnsanları anlayın, sevmeniz-mevmeniz gerekmez. Anlayın ki, korkmayın ve öfkelenmeyin. Hele ki becerebilirseniz, HER NE OLURLARSA OLSUNLAR, onlara saygı duyun. Bizim sistemde saygı en yüce duygudur. Sevgiden ötedir, önceldir. Sevginin, gerçek sevginin, gösterişle yüklü ve içi boş olmayan, romantizmden, Platon gezafından arınmış sevginin, Cennetten gelen gerçek hissin, en değerli nüansı saygıdır. Sevgi; ancak içeriğinde saygı varsa kutsaldır.

Canlıları anlayın; onlara öfkelenmeyin ve korkmayın; yürekten saygı duyun. Sevdiğiniz şeyleri (sevmediklerinizi de yaparak) yaparken bunların kolay olduğunu göreceksiniz.

Böylece iş hayatı dahil her yer cennet olacak. :)

(Yani böylece "ekmeğini acı ile elde edeceksin" diyen yukardaki üstünün dili… -ne desem? buldum!- "kulağına" girecek. :DDDD )

" PE ile olduguna süphem yok ama umarim sinirini henüz görmedigimiz kadar daha da pozitif mutlu eglenceli olursun :)"
Ah, sağol arkadaşım :) (Tabi ki bu kadar moruk bir adamı arkadaş olarak kabul edersen. :DD ) Ne güzel laflar etmişsin. Katresi aklama gelmezdi! Gerçekten etkilendim. Ama pozitif filan değilim; sadece eskiye oranla inanılmaz pozitifim (büyük yol kat ettim) ve bazı şeyleri biliyorum.

Gerçekten dostum (ve beni okuyan arkadaşlar): Tırnakları etmeyeceğim kişilerin benden kötü yaşamlarına bakıp, bildiğim (öğrendiğim ve bulduğumuz) şeylere daha da saygı duyuyorum. Yani nice insan, potansiyelinin karşılığını –onlara ezberletilen yalanlar yüzünden- alamıyor. O kadar da hak etmeyen bencileyinin güzel denilebilecek bir yaşam sürmesi, ama –bence- hak edenlerin durumu beni üzüyor. Buna yemin edebilirim.

"seni de rüyalarimda gördügümü de söylemek isterim."
Demek ki gerçekten tanıştık çoktan. Valla... Laf olsun diye söylemedim.

"Bizimle kal :)"
Dilin şekerle, gözün nurla dolsun kardeş; sağ ol. :) Ama giderek zorlanıyorum. Geçenlerde yine bir yalpaladık. Neyse, toparlandık. Yine de siteye bir sonraki tıklamanızda "Bu siteye ulaşılamıyor" uyarısı çıkabilir. Çıkmayacak inşallah… ama yine de… Ne bileyim.

Editörün notu: Bu soru 04.08.2022 tarihinde sitemize ulaşmış Janus tarafından 09.08.2022 tarihinde yanıtlanmıştır.
Janus site bünyesinde aktif olarak çalışmaktadır.

Bir gün yok olursam sakın "sonunda sahil kasabasına yerleşen emekli" olduğumu düşünmeyin. Daha nice çılgınca planım, özlemim var. Bilin ki, yine çoklarına göre manyak-manyak işler yapıyor… ve de gerçekten daha da eğleniyorum. Buraya gelmek için gerçekten ürkütücü şekilde yarım asır harcadım.

Umarım sen ve sizler, PE açısından benden deve yüklü ile fazla iyi kişiler, bu kadar yılı benim gibi boşuna heba etmezsiniz. Ama önemli olan sonuç... Hep ileri… çünkü ileride –arada sıkıcı tünellerden, tatsız yalıyarlardan geçmek gerekse de- hep daha iyisi var. :)


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -