722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

722 EKOLÜ ve EĞİTİMLERİ

SORULAR ANA SAYFA | TÜM JANUS SORULARI

722 Ekolü ve Eğitimleri | Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Astroloji
Müslümanlık | Farklı İnançlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Fal/Tarot |
Ruhsal Sorunlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

SON EKLENEN SORU        |        TÜM SORULAR        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!        |        ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

10 Kasım 2022
Yasam Amaci (Bölünen Evren teorisi bilgileri)

Merhabalar, uzun zamandir size sorulan sorulari ve sizin de nezaket içerisinde bilgilerinizi paylastiginiz cevaplari ilgiyle okuyorum. Sorum sizin yasam amaci söylemine dair fikrinizin ne oldugu? Ya da bu yasam bir deneyim alani amaç aramak da bir illüzyon mu? Tesekkürler, hürmetler.

YANIT

Bizler, yanıtlarımda çok defa ifade ettiğim gibi küçük ve dış dünyaya –olabildiğince- kapalı bir grubuz.

["Grubuz" derken, geceleri gizemli ritüeller gerçekleştiren karizmatik büyücüler değil; birbirini ayda yılda bir gören, ama sanal olarak her gün iletişimde olan araştırmacılarız demekteyim.
]

Hiçbirimizin sosyal medya hesabı yok. (Sadece benim ve sitemizin koordinatörü Ergin'in Ekşi Sözlük hesabı var. Ben zamansızlıktan çok ender "entry" girebilmekteyim, Ergin faal sayılır.)

Editörün notu: Bu soru 08.08.2022 tarihinde sitemize ulaşmış Janus tarafından 11.08.2022 tarihinde yanıtlanmıştır. Ergin bey ile janus722 sitesi uzlaşma içinde yollarını ayırmışlardır.

Bu yüzden eğer çevrede "yaşam amacı" diye özel bir kavram gelişti ise ve konu üzerine tartışmalar yapılıyorsa bundan haberimiz yok. Sorunuz spesifik olarak bu konudaysa korkarım ki yanıtım sizi tatmin etmeyecek olabilir.

Ben sorunuzu genel anlamı ile, yani pek çok insanın kendine sorup durduğu "Bu yaşamın amacı ne?" ya da "Neden bu dünyadayız?" sorusu olarak algılayıp, buna uygun yanıt vereceğim.

Aslında bu konu ile somut biçimde ilgilenenler, sıradan insanlar ve felsefecilerden çok, bilim adamlarıdır ve soruya yanıt arayışı içinde bazı teoriler geliştirmişlerdir.

Bana göre bunlardan en çarpıcısı makrokozmosun (madde evreninin, yani bizim içinde yaşadığımız tüm evrenin) bazı evren dışı bilinçler tarafından var edildiğidir.

(Bu konuda bilgi edinmek için EVREN BİR İLLÜZYON MUDUR? 4. Bölüm: EVREN (GERÇEKLİK) BİR BİLGİSAYAR SİMÜLASYONUDUR adlı makalemi okuyabilirsiniz.)

Bu ortam bir çeşit scientific experiment (bilimsel deney) kapsamında yapılmıştır; evren dışı araştırmacılar kendi geçmişlerini öğrenmek adına bir simülasyon hazırlamışlardır ve bizler bu simülasyonun parçalarıyız.

Bu teorinin gerçek olma olasılığı –aynı yaklaşım insan bilim adamları tarafından da yapıldığı için- yüksek sayılabilir belki; çünkü bazı merkezlerde Big Bang ve sonrası, bilgisayarlar tarafından simülasyon şekilde var edilmiştir ve girişimin amacı, evrenin nasıl geliştiğini izleyip görmektir.

MIT's Simulation Shows Light Spreading Across Universe After Big Bang "MIT and Harvard experts created a simulation using a supercomputer that depicts the spread of light after the big bang around 14 billion years ago."

YouTube'daki Discovery Magazine'a ait simülasyon burada.

Yahveh ise –bilirsiniz- evreni kendi yarattığını Tevrat'ın (Eski Ahit'in) ilk bölümünde, hatta ilk satırlarında anlatır. Bu bölümde adı Eloah'dır.1 Ancak anlatımda "yaratma" denilebilecek (yani yoktan var etme manasında) bir şey bulunmamaktadır. Söz edilen eylem bölmektir. Altı gün boyunca, her gün bir şeyi böler ve yedinci günde evren artık var olmuştur. Ha, pardon; bir şeyi yoktan yaratır… O DA IŞIKTIR. ;-)

(Bu konuda bilgi edinmek adına IŞIK HAKKINDA BİLMEK İSTEMEYECEĞİNİZ GERÇEKLER adlı yazımı;
konu hakkında daha fazla bilgiye ulaşmak adına ve yaşamın karanlıkta meydana geldiği konusunda bilgi edinmek için Tutsak Evren ve Sınırın Ötesi adlı kitabımı okuyabilirsiniz. Site üyelerine ücretsiz.)

Aynı durum birçok farklı uygarlığın mitolojisinde, mitolojinin baş tanrısının (genelde bunlar Hava tanrısıdır) aksiyonu olarak benzer şekilde anlatılmaktadır.

(Bizlere ait "Bölünen Evren" teorisi vahiyle aldığımız bir bilgi değil, söz konusu mitolojiler ve Tevrat araştırmaları ile vardığımız bir sonuçtur. 722 sistemi, zaman içinde elde ettiğimiz ve zaten sahip olduğumuz bazı bilimsel ve ezoterik verinin bu düşünce ile örtüşmesi sonucunda meydana gelmiştir.)

Bu konuda bir de kitabım var. Ama yayınlayıp yayınlamamak konusunda kararsızız. Pek çok kişiye "Evren bölündü" demek bizim çok hoşumuza gidecek bir şey değildir.

[Bu sitede söz konusu teoriden rahatça söz etme nedenimiz izleyici kitlemizin geniş olmaması ve genelde buraya gelip yanıtlarımı (ya da yazılarımı) okuyanlarla aşağı-yukarı aynı kafada olmamızdır. (Yani ziyaretçilerimizin "evren bölündü" lafını duyunca yerlere yeksan olacak kişiler değil, "Yaa öyle mi? Çok ilginç… Bir düşüneyim bakayım" diyecek kimseler sayılmalarıdır. (Onlara sık sık "çağdaş ve aydınlar" diyerek laf sokmaktayım, o ayrı. :) ) Yine de yayınlanması yönünde bazı istekler var… Kararsızım.

(Editörün notu: Janus tarafından "Çağdaş ve Aydın" olarak nitelenen kültüre ait kişilere bakış açımızı öğrenmek adına ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR sayfası, Temel İnançlarımız başlığında yer alan "Çağdaş ve Aydınlar" hakkında linkine başvurabilirsiniz.)

Kısaca teoriyi özetleyeyim.

Bizler bir ilksel gerçekliğin olduğuna inanıyoruz. Buna "iyi" (yada pozitif) demek mümkün değil; çünkü iyi kavramı, sadece kötü varsa reeldir. Bizler (tüm canlılar) oranın varlıklarıyız. O enerji (iyilik), bir iyi evren var etmiştir. Ancak –nedenini tahmin etsek de, nedenselliğini bulamadığımız bir olay yüzünden- bu evren bölünür ve madde meydana gelir. Bilim adamları buna Big Bang diyorlar. Bazı bilim adamlarına göre bu olay dalga fonksiyonunun çöküşüdür (quantum state reduction). Yani madde olmayan bir gerçekliğin (evrenin?) BÖLÜNME İLE maddeleşmesidir. Bizler ilk çöküşün bu olduğuna inanmaktayız.

(Bu konuda Tanrı Parçacığı Higgs Bozonu adlı yazıma göz atabilirsiniz.)

Söz konusu bölünmenin baş aktörü (ya da aracısı veya sonucu) ise ışıktır. Yahveh bölmeyi ışık ile başlatır. Hem de Tevrat'ın ilk bölümünün 3. satırında…

Tevrat, Yaratılış 1
3 Tanrı, “Işık olsun” diye buyurdu ve ışık oldu.

Bu bilgilerden yoksun insanların vazgeçilmez (hatta kutsal) sandığı ışık, bölünmenin (bilmem buna "kötülüğün" diyebilir miyiz?) başlangıcıdır.

Yanlış anlaşılmak istemem. Kimseye karanlıkta otur dediğimiz yoktur; ışığa insanlar olarak muhtacız. Yine de unutmamak gerekir: Dünya üzerinde yaşamakta olan her yaşam formu ışığa muhtaç değildir; bazı canlılar noktürnaldir, bazıları deniz diplerinde SADECE ışıksız yaşayabilir. Işık, yaşam için şart değildir. Ayrıca Dünya üzerinde yaşam, karanlıkta var olmuştur.)

(Yaşamın karanlıkda meydana geldiği konusunda bilgi edinmek için Tutsak Evren ve Sınırın Ötesi adlı kitabımı okuyabilirsiniz. Site üyelerine ücretsiz.)

Makro evreninin varlık nedeni kadar, burada sıkışıp kalmamızın nedeni ışıktır. Makro, öncel evren bölünerek var olmuştur ve bunu var eden kadar, bunun BÖYLE KALMASINI SAĞLAYAN DA ışıktır. IŞIK HIZI GEÇİLEMEDİĞİ İÇİN TAKYON EVRENİNE VARILAMAMAKTADIR. Işık ve Hava elementi, bölen (önceli bölerek yenisini var eden) Yahveh olduğu için hala da vazgeçilmezdir, gereklidir. Ancak insanlar olarak evren bölünürken ışığa –ana bölene- muhtaç halde var edilmiş canlılar olduğumuzu da bilmekte yarar olabilir.

Makroyu mutlak olarak tanrı YÖNETMEMEKTEDİR (insan tarafından seçilince yönetebilmektedir). Mutlak iyi bir tanrının kendisi tarafından "kötü" olarak tanıtılan şeylere izin vermesi kabul edilemez; çünkü düz mantıkla bile bunu yapan tanrının mutlak iyi olmayacağı sonucu ortaya çıkar. Tanrının mutlak olarak yönettiği bir yerde acı, korku, zalimlik, dehşet, felaket gibi şeyler olması, onun ya bu niteliklere haiz olduğu, ya da bunlara bilerek izin verdiği düşüncesini doğurur... ki, bu da onun mutlak iyi olduğu gerçeği ile çelişiktir.

Bazı kişilerin felaketleri bile "Allah'ın takdiri" saymaları bize uygun bir görüş değildir; çünkü gerisinde "Allah'ın felaketleri insan için takdir edebildiği" inancını var eder.

Aynı kişiler bunun bir "eğitim ve sınama" olduğunu düşünürler. Oysa eğitim ve sınama, eksikleri giderici bir süreçtir. Eğitim/sınama düşüncesi doğru ise, tanrının insanı eğitilmek zorunda olan (yani kötü ve eksik) şekilde yarattığı anlaşılır. Ancak bu kez de iyi olan bir tanrının neden olumsuz bir varlık yarattığı ve sonra eğitip sınamak zorunda kaldığı sorgulanmaya başlanır. Anılan sorgulamanın götüreceği tek yer inançsızlık, ya da en azından tanrıya güvensizliktir… ki, öyle olmaktadır. Bu yanlış düşüncelerin kaynağı Tevrat ve İsrailiyattır.

Şeytan'ın nasıl var olduğu bize göre en açık anlatımla Enuma Elish'de yer alır. Yahudilik ve Müslümanlık anlatımı da benzerdir: Bu metinlerde aşağı yukarı şekilde ortak biçimde ifade edilen düşünceye göre bir alt tanrı (ya da melek), yaratıcıya savaş açmış (ya da baş kaldırmış) ve savaşı kazanmıştır (ya da zaman almıştır).

Bize göre yaşananlar (anlatılanlar) fizik reaksiyonlardır.

Bu düşünce sadece Kuran'da doğrulanmaktadır. Tevrat ve İncil'in (Eski ve Yeni Atik'in) Şeytan anlatımları –bazı gerçeklere dokunsa da- eksiktir. Tevrat'ta da, Kuran'da da bir asi kimlik vardır. Tevrat'da bu kimik yılandır. Kuran'da yılan asla HİÇ BİR YERDE lanetlenmez, ondan kötü olarak söz edilmez. Kuran'da söz konusu asi kimlik bir melektir ve bu melek tanımlanırken -burası çok önemli- elementer yapıya doğrudan gönderme yapılır ve Şeytan'ın ateş elementinin üstünlüğünü vurguladığı için asi olduğu anlatılır.

Bu bilgi SADECE Kuran'da yer almaktadır.

(Ateş, Şeytan olarak sadece Kuran'da lanetlenir. Tevrat'da Yahveh ateştir. Örneğin kendiğini Musa'ya ateş (ateş çalısı) olarak gösterir. Kendine verilen kurbanların yemnenesini, yakılmasını emreder. )

Oysa ateş bir element değildir. 4. element PLAZMADIR. Dünyada çok az bulunsa da, TÜM EVRENİN %99u PLAZMADIR. Plazmayı yıldız oluşumunda durduran (nükleer füzyonu durduran) element ise demir elementidir. Demir DE Müslümanlıkta kutsaldır. Kuran'da Hadit adlı bir sure bile vardır. Demir, evrendeki EN KARARLI ATOMDUR. Bilim ortamında kararlı atomlara "mutlu atomlar" denmektedir.

Anılan ifade, evren ötesi olsa da evrensel elementler olarak betimlenen unsurların belki de istem dışı gerçekleşen öncel reaksiyonunu anlatıyor gibidir. Bu reaksiyonda –bir süreliğine- üstün gelen unsur, insan şeklindeki bölünen unsur ile etkileşime girebilmektedir.

Tamlığa (öncel evrene, öz yapınıza, kopmuş parçamıza/yerimize) dönme yolunu yine fizik ile açıklamaya çalışıyoruz.

  • Bilincin (psikolojide kabul edilen yapı değil) beyin EM alanı olduğu yönünde teoriler vardır. (ELECTROMAGNETIC THEORIES OF CONSCIOUSNESS, ETC, Elektromanyetik Bilinç Teorileri )

  • Bize göre Öncel Evren radyasyonu PE, bölen radyasyon ise NEdir.

  • Bunlar keşfedilmemiş "bir çeşit" EM radyasyondurlar.

  • Beyin (canlı dokular), dışsal EM alanlarla senkronize olabilmektedir.
    Örneğin;
    - EM spekturumun mavi tarafındaki ışınlar (örneğin gama radyasyonu) canlı dokulara nüfuz edip olumsuz reaksiyon (DNAya hasar verme) yaratabilmektedirler.
    - EM spekturumun kırmızı tarafındaki ışınların (örneğin radyo dalgaları) canlı dokulara nüfuz edip MR çekimine neden olabilmektedirler.

  • Bilinç EM alansa, beyin elektriğinin var ettiği EM alanın fizik kurallar gereği, kendi dalgaboyuna uygun olan dışsal EM alanlarla (PE ve NE ile de) etkileşime gireceği, senkronize olacağı, hatta rezonans yapacağı öne sürülebilir.

  • EM dalgaların NT salgılarını etkileyebildiği hakkında raporlar vardır.2

  • Yukarıdaki iki bilginin okültik yorumu "NE ve PE, beyin EM alanı ile senkronize olup, ruh halini etkiler"dir.

  • Bazı parçacık fizikçilerine göre (örneğin Stapp, von Neumann, Wigner, Wheeler vb.) evren bilinç tarafından var edilmektedir; yani dalga fonksiyonunu çöktüren bilinçtir. (Bkz. Dalga Fonksiyonu ve Dalga Fonksiyonunun Çökmesi)

  • Bilincin yapısı ve ruh hali arasındaki bağlantı anımsanırsa, evrenin PE veya NE ile etkileşmdeki bilinç ile var edildiği öne sürülebilir.

Bu bilgileri sonrasında PE ile rezonansa girecek frekanstaki beyin EM alanı, yaşarken Cennet adlı alandan enerji almaktadır.

Bundan sonraki soru "PE celbi için gerekli düşünceler (düşünce tipi) nedir?" olabilir.

Bizler bunu erdemlerle örtüştürüyoruz. Bu düşüncemizin nedeni ise erdemlerin aslında –çok kişi fark etmese de- insanlar arasında adaveti giderici, yani BİRLİK/BİRLEŞME yaratıcı davranışlar olmasıdır. Her alanda birleştiren, uzlaştıran, bütünleştiren, kardeşlik yaratan tutum, Cennet ile senkronizasyon için yeterlidir.

Şeytan'ın bölme nedeni arkadaşlarıma göre insana acı/korku/öfke yaratmayı amaçlamasıdır; çünkü onlara göre Şeytan adlı bilinçli odak, bu duygularla beslenmektedir. Bilimsel dil ile "Acı/korku/öfke sırasında beyinde salgılanan NTin elektriği ile meydana gelen EM alanın frekansı ile rezonansa girip genliğini (gücünü) büyütmektedir".Buna bir çeşit "beslenme" denilebilir.

Sözün özü; makrokozmosun var olma nedeni Kuran'da –ateş elementine gönderme yapılarak- sufle edilen "bir çeşit" fizik olay olabilir.

Ancak şu anımsanmalıdır: Kuran'a (ve Tevrat'a) göre insan, ateş elementinden yapılı meleğe (ya da yılana) inanınca (KANDIRILINCA) Cennet'ten dünyaya "atılır". Dünyaya atılmak –inandığımız gibi- çökmekse (quantum collapse, quantum reduction), eğer şeytana inanmasak çökmenin de olmayacağı açıktır.

Anlattıklarımı sorunuza ibla ederek söz sözlerimi söyleyeyim: Yaşamın amacı; fark etmiyor olsak da, gizliden gizliye hissettiğimiz (aslında gayet iyi bildiğimiz) ve çoğumuzun apaçık amaçladığı şey olan "evrim" adlı kavramdır.

Evrim ilerlemedir… ilerdeki Cennet'e (yekpareliğe, yuvamıza, uzak kaldığımız özümüze, Cennet'e, dünyasal kavramlarla bakarsak hem Annemizin, hem Babamızın, hem aşkımızın bizi beklediği yere ulaşma yoludur. Bu çabanın temelinde bir kendini aldatma ya da illüzyon değil; insanoğlunun üstün bir yetisi olan (ve NE tarafından engellenmek için her şey yapılan) seziş gücü bulunmaktadır.

"size sorulan sorulari ve sizin de nezaket içerisinde bilgilerinizi paylastiginiz cevaplari ilgiyle okuyorum."
Çok teşekkürler, beni okumanızdan çok mutlu oldum tabi ki. Ancak "nezaket içinde" sözünüz beni asıl sevindiren.

Sürekli kendimi "sululuk" ile suçlarım. Ergin de biraz daha ciddi olsam, daha ciddiye alınacağımızı iddia eder.

Editörün notu:
Ergin bey ile janus722 sitesi uzlaşma içinde yollarını 2022 yılının Ağustos ayında ayırmışlardır.

Ancak amacım "doğrusu budur, biz biliriz, siz bilmezsiniz, bakın, tane tane anlatıyorum, okuyun öğrenin" havasını estirmek değildir. (Sözlerimizin mutlak doğrular olduğu yönünde şaşmaz bir inancımız bulunsa da, mutlak doğrular olduğu yönünde hiçbir iddiamız yoktur.)

Var etmek istediğim ortam şudur: Bir araştırmacı, sevdiği ve çokluk kafadar dostları ile birlikteyken, arkadaşlarının kendi alanı ile ilgili sorularını havai bir ortamda, (yani ders verir gibi değil, samimi sohbetler şeklinde) yanıtlamaktadır. Ortama katılan herkesle arkadaş olmaya hazırdır. Soru sorulduğu için mutludur, yanıtlarken eğlenmektedir, herkesin bu hafif havada olmasını istemektedir; çünkü inancı odur ki, konular ciddi gibi görünseler de, aslında onları fazla kafaya takmadan keyifle yaşamak mümkündür. :D

Meclisteki (dost meclisi) kişiler isterlerse kendisini öğretmen olarak da görebilirler. Bundan onur duyar. Ama hala da özde arkadaştırlar.

"Tesekkürler, hürmetler."
Hürmet bizden… misli ile arkadaşım. :)



DİP NOTLAR

[1] Adı, Yaratılış 1:1 God Elohim diye geçer. Dilimize "Tanrı" olarak çevrilmiştir. Yaratılış 2:4 Yahweh Elohim diye geçer. Dilimize "RAB Tanrı" olarak çevrilmiştir. Yaratılış 4:1 Yahweh diye geçer. Dilimize "RAB" olarak çevrilmiştir.

[2] Effect of Exposure to Electromagnetic Fields (Emfs) on Monoamine Neurotransmitters


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -