722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

722 EKOLÜ ve EĞİTİMLERİ

SORULAR ANA SAYFA | TÜM JANUS SORULARI

722 Ekolü ve Eğitimleri | Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Astroloji
Müslümanlık | Farklı İnançlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Fal/Tarot |
Ruhsal Sorunlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

SON EKLENEN SORU        |        TÜM SORULAR        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!        |        ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

22 Ağustos 2022
janus722 egitimleri ve kitaplari hakkinda ?

Merhaba janus astroloji kitabinizi okuyorum , çok begendim tam bir egitim kitabi , hatta astrolog ünvani ile dolasan bir çok insanin bu bilgileri bilmedigini düsünüyorum , ekibinizin kitap jesti için tesekkür ederim , buna benzer egitim kitaplari çikarmayi düsünüyor musun ? herkes için maji egitimi gibi , bedensiz varlik sahibi olma egitimi iletisimi gibi ? herkes için göz okuma gibi ? Birde maji egitimlerin hakkinda sunu merak ediyorum hangisini alacagim konusunda kararsiz kaldim , adept düzeyinde maji egitimi var birde manyetik maji egitimi var birde pozitif enerji egitimin var , mesela asik etme , cinsel partner bulma gibi konularda maji yapmak istersek , manyetik maji egitimi alirsak daha basarili adept maji egitimi alirsak daha mi basarisiz oluruz ? veya adept maji egitimi alan veya manyetik maji bir kisi bir konuda maji yapacak diyelim , pozitif enerji egitimi almazsa basarisi azalir mi ? pozitif enerji egitimi maji egitimlerinin içinde var mi ? Bu egitimler için ögrencilere kiyak yapiyor musun ? pesin ödeme yaparsak güzel bir kiyak yapabilir misin ? bir de 3 egitiminde ortak noktalari var 3 egitimide birden alirsak pesin veya aylik herhangi bir kiyak yapabilir misin ? Bu arada hiç iskenderuna geldin mi herhangi bir maceran var mi ? anlatir misin ? iskenderunda yasiyorum kuru fasülye ve pilav sevdigini duydum , gelirseniz ekip olarak size kuzu kusbasi etli kuru fasülye nohutlu pirinç pilavi ve künefe yedirmek isterim kabul ederseniz tabiki kendinize çok iyi bakin Allaha emanet olun .

YANIT

Astroloji kitabımı beğendiniz mi? Çok, çok sevindim! Genelde pek beğenilmedi doğrusu… Ama çok iyi satıyor. En başta sizden ve tüm alanlardan Allah razı olsun. :)

[Öteki iki kitabımda (Tutsak Evren ve Sınırın Ötesi ve Ab-ı Hayat'ın İzinde: Mitolojiler ve Dinlerin Kılavuzluğunda Ab-ı Hayat Arayışı'nda) ciddi emek var, önemli bilgiler de... Kimse pek tınmadı. :DD Ha, bu arada: bu iki kitabım site üyelerine ücretsiz.
]

Sorunuzda her cümle önemli, o yüzden gelin, cümleleriniz üzerinden konuşalım.

" hatta astrolog ünvani ile dolasan bir çok insanin bu bilgileri bilmedigini düşünüyorum"
Hocam, şimdi nasıl "evet öyledir" diyeyim ki? Tabidir ki el-elden KESİNLİKLE üstündür. Herkes bir konuda diğerinden iyidir, yeterlidir, yetkindir. Ama bilmenizi isterim ki, kitabımda yer alan bilgiler bildiklerimin yarısıdır. Anlayacağınız, bizlerin astrolojik yorumları da farklıdır. Hemen örnek: Bizce Boğa ve Başak burçlarının yönetici planeti yoktur. Başak ve Balık hiç mi hiç tanınmamaktadır. Keza Oğlak… Bu burçların yorumları adamı sinirden ağlatacak kadar palavradır.

Kitabı bir araştırma kitabı olarak planlamadım. Önceden bir eğitimdi. Herkese uygun olsun diye, kendi bilgilerimizi damlalıkla ekledik. Sonra astroloji (ve göz okuma, Tarot, el falı dahil tüm kehanet uygulamaları) ile aramıza mesafe koyunca (gelirimizi yarıya indirince :D) eğitimden çektik. Ama bize göre yanlış olan, birinin bir diğeri adına kehanette bulunması idi. Herkes kendi adına bazı bilgiler elde edebilsin diye eklemeler yaptım ve eğitimi kitaba çevirdim. Ama bize verilen kimi bilgileri –dürüst olayım- "tepki alırız" diye yazmadım, yazamadım. Bu yaşta kimseyle cebelleşecek, kimsenin hakaretini dinleyecek halim yok. :)

" ekibinizin kitap jesti için tesekkür ederim"
Ne yapmışlar benden habersiz. :DD Valla bilmiyorum. :DD Teşekkür etme nezaketiniz için bizler de teşekkür ederiz. :)

" buna benzer egitim kitaplari çikarmayi düsünüyor musun ? herkes için maji egitimi gibi , bedensiz varlik sahibi olma egitimi iletisimi gibi ? herkes için göz okuma gibi ?"
Açıkçası hiç aklıma gelmedi; ama siz söylediniz ya, birden kafamda bir "donng" sesi duydum. Yani batılılar ringed a bell derler ya, öyle bir çan çaldı. Neden olmasın dedim. Hepsini de belki bir kitaba koyabilirim. Ayrıca bu önerdiğiniz "Herkes İçin" sözü acayip ticari. Yani satışa harika katkı sağlar bence. Fikir için çok teşekkürler. Her işin işçine nedensellik adına bilim sokup milleti sıkıntıdan uyuklatmakta üstüme yoktur. Dediğiniz konuları pratik önerilerle yazsam, cebim biraz da para görür. Dur bakalım… aldım aklıma dostum.

"hangisini alacagim konusunda kararsiz kaldim , adept düzeyinde maji egitimi var birde manyetik maji egitimi var birde pozitif enerji egitimin var"
İmkanınız varsa Adept'ten başlayarak hepsini; en azından Adept, ardından Manyetiği almanızı öneriyoruz. Üç eğitimi alan arkadaş sayısı hiç de az değil. İkinci eğitimi alanlara indirim yapılıyor.

Sorunuz nedeni ile eğitimlerin içeriği hakkında biraz konuşayım. Sitede açıklamalar var, ama samimiyet içinde konuşurken daha farklı bilgiler verebilirim.

Adept Majisyen eğitimi, sanılanın tersine, kolay ve temel olan eğitimdir. Adını –kabul ediyorum ki- yanlış koyduk ve hata benim. Bu eğitimin ilk döneminde majinin çalışma mantığı, nedenselliği anlatılıyor. İkinci bölümde temel bilgilere (bilgiler çokluk özgündür, bize aittir), üçüncü bölümde uygulamalara geçiliyor.

Manyetik ise –özellikle ilk bölümde- hayli zordur; –yalana gerek yok- anlaması zordur. Ayrıca manyetiği uygulaması da zordur. Manyetizma bizde kutsaldır, ama ortam makro olduğu için celbi kolay değildir. Mıknatısların manyetik momentleri ile beynin (nöronların) spinini paralellemek kolay iş değildir. Ama celp (yani celbi muhabbet, aşık etme gibi işler) asıl bu eğitimle yapılır.

Evet; bir kimseyi Manyetik Maji ile aşık etmek mümkündür… ama rantabl mıdır?

Hiç mi hiç değildir!

Nedeni, HER MAJİNİN BİR ETKİNLİK SÜRESİ OLMASIDIR. Bu kanun sadece kişinin kendi beynine yaptığı majilerde azalır, ama yine de yok edilemez.

[Bülent bize bir öğütte bulunur ve konuk olarak gidilen evde tuvalete girilip, eğer kirli sepeti ortada ise, buradan bir parça alınmasını söylerdi. Yani bir büyücü konuğunuz olursa, banyodan kirli sepetini kaldırın. :DD Ayrıca "Bu aldığınız giysi parçası ya da saç veya başka yollarla topladığınız kişiye ait her şeyin etkinlik süresi altı aydır" diye eklerdi. Makroda –bilirsiniz- değişmeyen tek şey değişikliktir. Yani altı ayda bir her kişi, altı ay öncesindeki kendinden farklıdır. Bu yüzden bir majinin etkinlik süresi –tabi ki eğer tek bir kez (bir dönem) çalışıldı ise- altı ay kadardır. Sürekli çalışmak etkinlik sürecini uzatır, ama bu kez de alışkanlık adlı bir diğer makro yasası devreye girer. Uzun süreli çalışmalarda beyin genelde ilk zamandaki kadar güçlü aktive olamaz.
]

Demek istediğim o ki, birine bir majikal çalışma yaparak onu elde etmek, kendinin canını çıkarmakla eş anlamdadır. Hem çok yorucudur, hem de etki eninde sonunda azalınca, hatta bitince, yaşananlara dayanmak kolay değildir.

Bana "Aşık etmek isteyen kim? Ben yatağa atmakla ilgiliyim" mi dediniz? Olabilir. Bir insanla halvet olmayı arzulamak yanlış değil, güzel bir şeydir. Ama bu kez de bu gibi bir düşünceye (yani sizi istemeyen birini, istemediği şeye zorlama fütürsuzluğuna sahip olunduğu için) bu düşüncenin içeriğindeki NE başka bir hayat alanından fırtlayacaktır. Farklı bir söyleyişle (sizden örnekledim, sizi tenzih ederim): "Anılan fütursuzluğu veren zaten NEdir. Fütursuzluktan vaz geçinde NE yok olur, fütursuzlukta ısrar edince, NE abarır.

Bir beyinde "diğerlerinin varlık alanına saygı duyma" adlı erdem yoksa, orada NE kesin vardır. Bizde saygı, sevgiden yücedir; çünkü madem ki insan pek sevmediğine (kimi zaman fark etmese de) bile saygı duyabilir, o zaman saygı daha genel, bu yüzden daha güçlü bir pozitif tutum (PE celp edici tutum) demektir.

Doğrudur; Manyetik Enerji Eğitimi ile baştan çıkartmak mümkündür. Ama yukarıda söz ettiğim tatsızlıktan (ya NE celp etmek, ya da var olanı abartmaktan) korunmak isteyenler, birinin alanına girip başlarına iş açacaklarına Manyetik Eğitimde öğrenilenleri, yani celp etme olayını, kendi beyinlerine uygulayabilirler. Bu durum ise çalışma başarısına koşut olarak çekicilik yaratmak demektir. Var edilen çekicilik, kendine en uygununu çeker. Bu yol ile hem birden fazla, hem de iyi anlaşmanın mümkün olduğu partnere ulaşılabilir. Söz ettiğim yol tabidir da daha uyanıkçadır; çünkü beni istemeyen birine (maji yapmak zorunda kaldığıma göre istemiyordur) çalışma yapıp kendimi yoracağıma ve onu elde etsem bile bir sürü de ek dert edineceğime; zamanımı kendi canıma ayırır, bana en uygunları (hem de eğer istiyorsam birden fazlasını ;-) elde etmeye soyunurum.:DDD

Hele ki –detaya girmeyeyim- bir "Bana en uygunu gelsin" çalışması yap… bak ne güzellikler oluyor. Sonra tak yeni gelen "Bay ya da Bayan Uygun"u koluna, sana yüz vermeyen hazretin önünden salınarak geç, onu sinirden çatlat. :DD

[Dostlar, sizi gülümsetmek istiyorum, ama dalga geçmiyorum. Bizler SADECE böyle çalışırız ve 20+ senedir hiç pişman olmadım, kimi zaman keyiften ve mutluluktan yerlere kapanacak hale bile geldim.
]

" pozitif enerji egitimi almazsa basarisi azalir mi ? pozitif enerji egitimi maji egitimlerinin içinde var mi ?"
Pozitif enerji pek de maji eğitimi sayılmayabilir; bu yüzden maji ile alakası (ya da bu konuya sempatisi) olmayan herkes alabilir; ama -bize göre- PE, başarılı olmak isteyen bir majisyen için vaz geçilmezdir.

Bu iddiamızın basit bir mantığı vardır; açıklayayım.

NE yapısı gereği bölen bir frekanstır. Bölmek acıya neden olur. NE bunun için, yani ACI ÜRETMEK İÇİN BÖLER. Onun besini, gıdası acıdır. (Acı çeken de onu davet eder; bu da unutulmasın.) NE adını verdiğimiz alan benzer enerjili (frekanslı) alan olunca onunla rezonansa girer, genliğini (gücünü) arttırır, yani beslenir.

Farklı şekilde anlatayım: Beyninde negatif istekleri olan (bu yüzden bir miktar NE bulunan) majisyen maji yapınca, bu beyin süredurumunun emit ettiği NE ile negatif bir alan ile (dinlerde buna ifrit denir) senkronizasyon meydana gelir; böylece beyne daha fazla NE celp olur. Celp olan NE, tabidir ki en kolay olarak kendine en yakın olana (onu davet edene) saldıracak, onda bölme (acı) yaratacaktır.

Bir majisyende ilk adımda yaratılacak acı, çalışmanın başarısızlığıdır. Yani majisyen hatalı bir çalışma yapıp NE celp edince çalışma genelde başarısız olur.

Başarılı da olabilir… ama bu sonuç, başarısız olmasından da kötü bir sonuçtur! Çalışma başarısız olmamışsa, NE daha yoğun celp edildi ve daha önemli bir hayat alanlarına sızdı, orada bölme yapıyor demektir. Söz ettiğim "daha önemli hayat alanı" sağlık da olabilir, meslek de… İşte bu yüzden Goldan Dawn Order'ı tipleri dahil, diğerlerine maji yapanlar HİÇ BİR ZAMAN güzel hayatlar sürememişler, ömürleri yasa ile, sağlık sorunları ile, onunla-bununla kavga edip durmak ile geçmiştir.

Başkasına çalışma yapmayın arkadaşlar. Kanatsız melek değil, alemcinin önde gideni olduğum için bunu diyorum. Uyanık olun, rantabl olanı seçin. Ataerkinin kuklası olmayın; sizi kendi besini olarak kullanmasına izin vermeyin.

"Bu egitimler için ögrencilere kiyak yapiyor musun ? pesin ödeme yaparsak güzel bir kiyak yapabilir misin ? bir de 3 egitiminde ortak noktalari var 3 egitimide birden alirsak pesin veya aylik herhangi bir kiyak yapabilir misin ? "
Yukarıda söylediğim gibi ikinci eğitimi alana indirim uygulanıyor; ama başka kıyak yapamıyoruz. :) İki yıla çok yakındır (bu son pahalılıkta bile) eğitim ücretlerine zam yapamadık, yapmayı da düşünmüyoruz. Bu genel bir kıyak belki de. :D

"hiç iskenderuna geldin mi herhangi bir maceran var mi ? anlatir misin ?"
Mersinden öte geçemedim. Çok sevdiğim Adanalıların (bu konuda yanıtlarım var) ilini bile görmedim. (Orada bana nedense küsen Deniz'cim var, acaba daha ne kadar küs kalacak? :) ) Aslında Mersin'i de gördüm sayılmaz, daha çok Erdemli karakolunun nezarethanesini gördüm, bir gece gözaltında kaldım. :DD

İskenderun'u ise sadece Indiana Jones III'teki (Indiana Jones and the Last Crusade - 1989) Hatay Devleti'nde geçen sahneden biliyorum. Macera demişsiniz; isterseniz Profesör Jones'un Hatay macerasını biraz anlatayım. Onun maceralarının, benimkilerden daha eğlenceli olduğu kesin. :)

Filmde Indiana Jones da, Naziler de, Kutsal Kadeh'i aramaktadırlar. Tahmin edilebileceği gibi ölümsüzlük verdiğine inanılan kadehin Nazilerin eline geçmesi dünya için çok kötü sonuçlar doğuracaktır. Indy bunu engellemeye çalışıyordur.

Kadeh ise Hatay Cumhuriyeti toprakları altındadır.

(Bilmeyenler için minik tarih bilgisi notu: Günümüz Hatay ili coğrafyasında olan "İskenderun Sancağı" bağımsızlığını ilan eder ve Hatay Cumhuriyeti olur.)

Naziler ve finansör Amerikalı milyarder Walter Donovan, Hatay'a kazı izni almak için giderler ve "ekselansları" olarak hitap ettikleri son derece sempatik bir lider görüşmeye başlarlar.

Tipleme bence mükemmeldir: Ekselans göbekli, uzun beyaz sakallı, fesli, altın varaklarla işlemeli çok şık üniforma giymekte olan bir şahıstır. "Babaca" bir tavrı ve son derece sempatik bir hali olsa da, iktidar sahibidir. Hafiften güler yüzle, ama kasılarak yürümesi insanı gülümsetir. (Ancak Hatay Cumhuriyet olunca Tayfur Sökmen Cumhurbaşkanı olmuştur. İnternetten kontrol ettim, kendisi batılı giyimli bir kişidir. O nedenle görüntülerin İskenderun Sancağı dönemini yansıtması daha muhtemeldir. Tarih bilgim kısıtlı; hatam varsa affedin.)

Donovan, ekselanslarına kazı izni bedeli olarak bir sandık sunar. Koca sandığın kapağı açılınca içinin ağzına dek altın eşyalarla dolu olduğu görülür. İçeriğin etkileyiciliğini vurgulamak için bir altın maşrapayı dışarı alır. Ekselansları ise hazineye tek kaşı havada, ufaktan küçümseyerek bakar. Donovan sandığı övme anlamında konuşurken lafları es geçer, aldırmazca sandıktan uzaklaşıp Donovan'ın arabasına ilerler ve heyecanla "Rollce Royce Phantom II… 4.3 litrelik otuz binlik altı silindirli motor!" diye konuşmaya başlar. Neşeli bir halde araba hakkında en detaylı teknik bilgileri takır-takır anlatmaya koyulmuştur. Donovan ise şapkasını çıkarır ve "Anahtarlar kontağın üzerinde ekselansları" diye yanıt verir. :DDD

Ekselanları mutludur. Hoş bir sevinç içinde (biraz da çocuksu bir sevinçle) arabaya karşı Donovan ve ekibine neler armağan edeceğini anlatmaya başlar. Yani sadece kazı izni vermekle kalmaz, pek de gereği yokken bir dolu ihsanda da bulunur.

İşte bu sıcacık sahne her nedense bazı kişilerce eleştirilmiş; Türk düşmanlığı olarak algılanmıştır. Oysa verilmek istenen mesaj, Türklerin bonkörlüğü, cömertliği, Hatay Cumhuriyetinin zenginliği ve Türk erkeğinin teknoloji, yenilik, hız ve otomobiller gibi konulara yakınlığı/düşkünlüğüdür. :) Ekselanslarının gerisinden yürümekte olan tüm erkan-ı zevatın :DD topluca aracın başına üşüşmesi yukarıda zikrettiğim niteliklerin sadece ekselanslarına ait olmadığının kanıtıdır. :)

"kuru fasülye ve pilav sevdigini duydum , gelirseniz ekip olarak size kuzu kusbasi etli kuru fasülye nohutlu pirinç pilavi ve künefe yedirmek isterim kabul ederseniz tabiki kendinize çok iyi bakin"
Hocam ne yaptın yaaa? :DD Yine aklıma kuruyu getirdin. :DD

Bu konuda da iki laf edeyim.

Geçmişimde berbat bir Satanist olduğumu defalarca yanıtlarımda anlattım. Ama şükür, yasadışı işlere dokunuşum olmadı… Uyuşturucuya da! Uyuşturucuyu, ya da benzer durumları, hep yönetilmek olarak algıladım. Bu dünyada yaşayarak gördüğüm bir şey var: Hiçbir şey beni yönetemez. Uyuşturucu buna dahildir. İradem ve kendime sevgim, bu konuda en büyük silahımdır. Anaerki ile bu niteliklerimi iyice geliştirdim... sigara ve içkiyi "ağır abileri küçümseme krizine sokacak kadar" azaltarak onlar aracılığı ile keyfilenmeyi öğrendim; bunu da ekleyeyim.

[Son miktarlarımı da merak eden vardır diye vereyim: Günde EN FAZLA üç sigara. HER AKŞAM mevsim yaz ise bir bira + bir Screw Driver (votka portakal) veya (param varsa) Malibu, ya da Pina Colada kokteyl; mevsim kış ise yarım şişe şarap.

Ölçüm 10+ yıl önce bu düzeye indi (iki paket sigara, her gece EN AZ üç şişe bira + bir şişe şaraptan bu düzeye indi); yıllar yılıdır artmadı.
]

Ama bu –hindi gibi kabararak anlattığım- gücümün geçmediği tek bir şey vardır; o da kuru fasulye pilavdır. :DDD

Bekar ve dar geliriyim. Yemeklerimi kendim pişirmek zorundayım. Ama bu konuda öyle beceriksizim (ve de isteksizim) ki, bir yemeği pişirince o yemeği bir daha en az iki ay canım istemez. :DD Fakat bu genellemeye kuru dahil değildir. Kuru-pilav pişirmede fena değilimdir, bu yüzden mutfaktan pek eksik olmaz. Genelde yemekleri az pişirir, yerken birazını arttırır, buzdolabına koyarım. (Yemekleri daima arttırmak, kilomu korumak için icat ettiğim bir yöntemdir.) Ancak arttırılan yemek kuru-pilav ise geceleyin -kural olarak- uykumdan uyanır, zombi gibi (abartıyorum :) ) mutfağa gider, soğuk pilav ve kuruyu götürürüm. :DDD

2012 yılında, hayatıma bir daha hanım (uzun vade ya da kalıcı ilişki anlamında) almamaya karar verdiğim ilişkimde, çok değerli (kendisi ödüllü bir yazadır, hala dostumdur), çok zengin bir hanıma aşıktım. Bir gün bana jest yapmak istediğini ve ne arzuladığımı sordu. Doğal olarak bir armağan isteyeceğimi sanıyordu. Ona düşünmeden "Bana kuru-pilav pişir, başka şey istemem" dedim. Sevdiğim kadın mutfağa girecek… bana yemek yapacak… hem de kuru-pilav yiyeceğim… İnsan başka ne ister. :)

İki gün sonra ise telefon açıp, yapamayacağını açıkladı. İnternet dahil, hiçbir yerde tarif bulamamıştı.

Acayip kızdım! Hiç bu ülkede kuru fasulye-pilav tarifine ulaşılmaması diye bir şey olabilir miydi? Seçkinliğine yakıştıramamıştı muhakkak ki bu yemeği ve yemek pişirmeyi.

Ona çıkıştım… Kırıcı laflar ettim. "Bu ülkede kuru fasulye tarifi bulamadıysan sen art niyetlisin demektir" diye bağırdım. (Özel hayatımda hala pis bir herifimdir.)

Yanıtı ise her şeyi açığa çıkardı. "Kuru fasulye mi?" diye sordu, "ama sen kuru fasulye istemedin ki? Kurupilav diye bir şey istedin. Yardımcım bile kurupilav diye bir şey duymamış. Pilav nasıl kurutulur ki?"
:DDD

Son derece elit ve köklü bir aileden gelen ve biraz güncele uzak yaşayan bu hanımefendi, kuru fasulye ve pilava, halk arasında "kuru-pilav" dendiğini bilmiyordu. :DDD

Kuru-pilav tutarağım çocukluğa dayanır. Annem "Senin midende kuru fasulye pilav ağacı çıkacak" diye bana takılırdı. Ama hayır; bu yemek ne evde çok pişen bir yemekti, ne bu yemeğin aile arasında özel bir yeri vardı, ne bu yemekle ilgili bir travma yaşamıştım. (Böyle şeyler var çağdaş modern hayatta, illa bir tıravma mıravma olacak, millet başka türlü nedense rahat edemiyor. :D ) Bu veriler yüzünden adı geçen düşkünlüğümü önceki hayatıma bağlamadan edemiyorum. Ve eğer yanılmıyorsam demek ki önceki hayatımda yine bu ülkedeydim, yine Türktüm diyorum. Ve bu bana gerçekten keyif veriyor. On numara millet olmamız kuru-pilav düşkünlüğümüzden belli. :)

" kuzu kusbasi etli kuru fasülye nohutlu pirinç pilavi ve künefe yedirmek isterim. Allaha emanet olun"
Hemi de kuşbaşı etli… Offfff…:)) Künefe… of-ki-ne-offf…. :)))

Kesene, gönlüne bereket dostum… Yemiş kadar oldum, inan. Ruhum doydu.

Ve bu "Allah'a emanet ol" lafı en sevdiğim sözlerdendir. O kadar da sık kullanırım ki; pek çok kişi beni damardan İslamcı sanır. :DD Yakınlaştıklarıma "paganım maganım" diyerek kimseyi germem; "dinsizim, ama Allahsız değilim, Müslümanlık hayranıyım" derim. Pek çoğu –ki tutucu bir ortamda yaşadığım için dindar kimselerdir- anlarlar, gülümser geçerler; tepki vermezler. (Arkamdan konuşuyorlardır. ÇOK DOĞALDIR. KIZACAK ZIRNIK ŞEY YOKTUR. :) )

İnsanlar; korkusuzca, iyi niyetle, inanarak, dostça, içtenlikle yapılan açıklamalara –konu ne denli kendilerine ters olsa da- hoşgörü ile yaklaşacak canlı formlarıdırlar. İyicil yaratıcının parçasıdırlar çünkü.

Siz de Allah'a emanet olun sevgili kardeşim. Bu güzel sorunuzla beni cuş-u huruşa getirdiğiniz için de minnettarım. Yazarken çok eğlendim. Özel teşekkürler. :)

Ve de sizin nezdinizde tüm İskenderunlu kardeşlere bendenizden ve arkadaşlarımdan (gerçekten, laf olsun diye demiyorum) Selamlar, hayrlar. Sofranız da, afiyetiniz de, neşeniz de bol olsun.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -