722 EĞİTİMLERİ

Temel Maji   |   Manyetik Maji

Pozitif Enerji

SİTEYE ÜYE OLUN
ÜYE GİRİŞİ

YAŞAM ve İLİŞKİLER SORULARI

JANUS'a SORUNUZU SORUN!

SORULAR ANA SAYFA        |        SON EKLENEN SORU        |        TÜM RUHSAL SORUNLAR SORULARI

Önemli Açıklamalar        |        Soruların Kabul Edilme Kriterleri



= TÜM SORU KONULARI =

722 Ekolü ve Eğitimleri     |     Maji     |     Astroloji     |     Kuantum ve Bilim     |     Ezoterizm

Pozitif/Negatif Enerji     |     Müslümanlık     |     Farklı İnançlar     |     Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar     |     Fal/Tarot

Ruhsal Sorunlar     |     Yaşam ve İlişkiler     |     Özel İlişkiler     |     Janus

16 Aralık 2024
Soyumuz ve Biz (Sorunlu ebeveynler)

Selamlar Janus. Umarim iyisindir ve keyfin yerindedir. Uzun zamandir yazdigin yazilari ve verdigin yanitlari okumak haricinde siteyle bir etkilesimim yoktu. Bu etkilesimsizligi bir soru ile sona erdirmek istedim. Umarim kendimi açiklayabilirim. Soracagim sorunun konusu benim sülalem/soyum.

Anne tarafim sahsina münhâsir insanlar. Kimseyle bir problemleri yok, siradan aile hayatlari olan kendi yaginda kavrulan kisiler kisacasi. Aslinda baba tarafim da çok problemli desem yalan olur da anne tarafima göre hayli problemliler tabii, kavgalari gürültüleri eksik olmaz. Rahmetli dedem(babamin babasi) biraz sinirli, zipir, zamaninda uyusturucu bagimliligi tedavisi vs. görmüs bir insan. Sonrasinda 95 senesinde Istanbul Topkapi'da bir faili meçhul cinayete kurban gidiyor. Babam dedemle kiyas edilemez tabii ki, fakat babasinin kanini tasidigi için onun da problemleri mevcut. Çogu zaman dengesiz, kavgaya gürültüye meyilli, isini bilmeyen ve kandirilmaya müsait bir yapisi var.(Sadece hayir demeyi bilmedigi için birçok problem yasadi/yasadik geçmiste.)

Kendisi 50 yasinda, sükür bir problem yok suanlik ama serseri mayin gibi dolasiyor. Acaba kiminle kavga edecek, kiminle bir problem yasayacak belli degil. Onun bu hallerini gördükçe dedemin muhabbetlerini hatirliyorum, "babamin akibeti de mi onun gibi olacak?" gibi düsünceler geçiyor kafamdan istemeden de olsa, sonra böyle olunca ben de strese giriyorum tabii ki. Yine bu düsüncelerle bogusurken new age camiada çokça bahsi edilen(yanlis anlasilmasin kötü bi îmada bulunmuyorum) "soydan gelen lanetler, günahlar" gibi seyleri animsiyorum. O sebeple bu konuyu fikirlerine&görüslerine önem verdigim için sana açmak ve fikirlerini almak istedim.

Acaba gerçekten soyumuzdan gelen bir kader, lanet ya da ne bileyim bizi takip eden günahlarin bedelini ödememiz gibi bir durum var mi? Varsa bu durumu nasil bilebilir yahut kurtulabiliriz. Eger yoksa da acaba babami degistirmek demeyelim de :) en azindan nasil daha sakin, uyumlu, kendi halinde bir insana dönüstürebiliriz? Bana bu konuda tavsiyeler verebilir misin? Simdiden tesekkür ederim, Iyi çalismalar dilerim.

YANIT

Merhaba sevgili dostum, senden haber almak güzel…

Soruna sonundan (yani mesajının sonunda yer alan bir cümle ile) başlayayım izninle.

" soyumuzdan gelen bir kader, lanet ya da ne bileyim bizi takip eden günahlarin bedelini ödememiz gibi bir durum var mi"
Hayır yok ve evet var.

Önce işin "Hayır yok" tabanında yanıt vereyim.

"Başkasının günahının bedelini başkasının ödeme zorunluğu" inancı saf, öz, has, tipik bir Yahveh felsefesi korkutmacasıdır. Zat-ı muhterem meşhur ayette (ki Tevrat'da birden fazla yerde geçer) "Babaların günahını oğullardan çıkarırım" der.

Çıkış 34
5 RAB bulutun içinde oraya inip onunla birlikte durdu ve adını RAB olarak açıkladı.
7 (..) Hiçbir suçu cezasız bırakmam. Babaların işlediği suçun hesabını oğullarından, torunlarından, üçüncü, dördüncü kuşaklardan sorarım.

Ama lütfen herkes rahat olsun; böyle bir saçmalığa imkan yoktur. Hem anımsayalım: Hazret bir laf etti ise, gerisinde insanları korkutarak manipüle etmek arzusu vardır. Yani bu sözlere inanan, onun "kulu" olur; beyin enerjisini kayık tabağa bir güzel yayıp, ziyafetlerine koşturur.

Yahveh neymiş? Yaratıcı, Cennet'in sahibi, kendisi, her şeyin başlangıcı, özgün hali
(Müslümanlara göre Allahü Teâlâ,
paganistlere göre Ana Tanrıça/Baba Tanrı,
inançsızlara göre evrenin ilk hali olan mutlak pozitif alan,
bazı bilim adamlarına göre kuantum evrenindeki ulaşılamayan her şeyin Platonik olduğu bir katman)
makrokozmosta mutlak yönetici olamıyor! Kanıt mı istiyorsunuz? Hemen gelsin: Eğer mutlak iyi olan bir odak, mutlak yönetici olsa (hepimizi ve her şeyi yönetiyor olsa), bu evrende kötülük diye bir şey zırnık ölçüde olmazdı; olamazdı. İnsanların bu basit gerçeği görememesi, kültür aracılığı ile beyinlere yüklenen Yahveh ekolünün gücünün kanıtıdır.

Hiçbir gücün bizleri yönetmesine lanetlemesine, obsede etmesine, şunu bunu yapmasına BİZ İZİN VERMEDİKÇE imkanı yoktur. Bu "kültür-din yaratma ve dayatma" olayının nedeni sadece insanları KANDIRIP kendi tarafına çekmektir. Kandırmaktır onun yegane silahı. Çünkü kanan, kendi kendini onun yoluna sokar. Dikkat edin, o çekip alamaz, yönetemez… sadece kandırarak bilincin KENDİ KENDİNİ onunla senkronize etmesini becerebilir. Bu yüzden iyi insana (bu iyi insan lafı papaz vaazı gibi renksiz bir kimlik, yerine şunu diyeyim: şen, hayatı acısı ile tatlısı ile olduğu gibi kabul eden, seven, diğerlerini de gözeterek başta rahatlığını arayan ve en önemlisi bunu başarana) dokunamaz bile. Özetle: Su gibi rahat ol.

Şimdi madalyonun diğer yanına, işin "Evet, var" kısmına gelelim.

Her birimizin kaderi (örneğin babanın senin baban olmasının nedeni), eli yıldırımlı, celalli metafizik ve mistik güçler DEĞİL, kişinin kendisi tarafından belirlenir. Bu durumun da gerisinde senkronizasyon, yani fizik vardır. Bilinç; ruh adlı öz yapının (alanın) çökmüş (kuantum çöküşü) halidir. Ruh neyse, benzer kadere, şartlara çekilir, orası ile senkronize olur… ve çöker. Çökmek, bir cezadır. Diğer alem, Cennet, dalga fonksiyonudur. Maksat, ruh adlı özdeki defektleri temizlemek, en iyisi bir daha çökmemek, ya da en azından daha iyi bir kadere çökmektir. Çökmemek, cennete gitmek; yani eski özgün hale yeniden ulaşmak/kavuşmaktır.

Şimdi sorundaki ikinci konuya geçeyim, ve bu cümlen üzerinde konuşalım:

" en azindan nasil daha sakin, uyumlu, kendi halinde bir insana dönüstürebiliriz?"
Edeceğim sözler kişisel fikirlerimdir arkadaşlar, 722, anaerkil ezoterizm, ya da bir araştırmamızla ilgisizdir. Lütfen bu gerçek temelinde değerlendirin.

Bana göre -standart sözü de edeyim- "bunca yıllık deneyimlerime dayanarak" söylemem gerekir ki insanları, kendileri istemedikleri sürece değiştiremezsiniz.

Geçimsiz insanlarla anlaşmanın yolunu sorarsan… Bence yoktur.

Bu gibi kişilere ödün verdikçe, özverili davrandıkça, onlardaki negativite -bence- artar. Geçimsizlik ciddi bir yanlıştır. Özveriler, yanlışları destekler, güçlendirirlerse anlamları kalmaz. Dahası; özveri adına strese girildiğinde özverili tavır kişiye NE celp ettirmeye koyulur.

Bizler dış dünyada (buna "sosyal yaşam" da diyebilirsiniz) ve iş yaşamında (ama bu sefer bir ölçüde, daha dikkatle) aşağıdan alan bir kimliği öneririz. Hak ve adalet arama kisvesinde orantılı tepki vermeyi hiç onaylamayız. Ama aile… Aile, kişinin savaşma yöntemlerinden soyunup en has hali ile kendi olması GEREKEN bir mecradır. Burada "geçinme adına taktikler" uygulama ve aşağıdan alma adına kendi olmamak (aşırı belirleyici/yönetici davranmak kadar) kişiye zarar verebilir.

Bizlere göre ailelerle -tabidir ki arada sorunlar ve bu yönde bir arzu varsa- arayı açmak yapılabilecek bir şeydir.

Ancak zaruret ortamında yardımlarına koşmak da gereklidir. Bu tavır, her erdem gibi insanın karakterini güçlendirir. Güçlü karakterler ise daima daha mutlu yaşarlar. Ayrıca ortamda sorun olsa da mesafe koyma arzusu bulunmayabilir; insanın her şartta ailesi ile olmayı sevmesi de bir seçimdir ve bu seçim, karakteri gereği bu seçimi yapanlar için çok da güzel bir şeydir.

Kişisel olarak sana geleyim ve "ne yapman gerek?" sorusunu yanıtlamaya çalışayım.

Önce işe pratik açıdan bakalım.

Eğer sıkı büyücü isen maji yapabilirsin.

Bizler gibi 3. kişilere maji yapmıyorsan, o zaman kendi beyninde maji ile bir "aldırmazlık alanı" var etme, ya da "sorunların çözülmesi" çalışması yapabilirsin. Maji yapmaya karar verirsen her iki konuda da iki ayrı çalışma yapmanı ve her iki çalışmada ikişer uygun esma kullanmanı öneririm.

Şimdi de daha sübjektif açıdan yanıt vereyim.

Babana bağlılığını ölçebilirsin.

Eğer ciddi oranda sevgin varsa… dayanacaksın. Yaptığın özverinden hoşnut olacaksın. Zaten sevgi varsa olursun; özverine değer biçmezsin, fark etmeden uygularsın. Sevgi böyle bir şey…

Eğer sevgin o kadar da yoksa -bana göre- araya mesafe koymak yanlış bir şey değildir. (Yineleyeyim, bu gibi kişilerin eğer varsa ihtiyaçlarına sırt dönmeden mesafe koymaktan söz ediyorum. Çevredeki müstear durumdaki -hayvanlar dahil- canlıların yardımına koşmak muhteşem bir PE celbi yoludur. Yardıma koşulan kişi ebeveyn denilen -arada bir çeşit dolanıklığın bulunduğu- kişi ise hem gereklilik, hem de celp edilecek PE miktarı artar.)

Bu sözleri söylediğim kişiler (öğrencilerim lafını sevmiyorum) bana bazen "onlara her şeye rağmen güzel şeyler verebilirsek pozitif paralele atlarız" şeklinde yanıt verirler.

Evet, kağıt üzerinde bu son derece doğru bir mekanizmadır. Ama almak istemeyen birine iyi bir şey vermenin mümkün olmadığını geçin; sürekli birine sinir olarak, ya da o kişi yüzünden strese girerek, ondan ya da olacaklardan korkarak, yaptıklarından acı çekerek, öfke duyarak paralele atlayacak pozitivite üretmeye imkan yoktur.

Yine de yineleyeyim: Eğer verilen ödünlerden, yapılan fedakarlıklardan stres altına girmeyecek ölçüde sevgi varsa (gerçek sevgi bunu var edebilir) o zaman evet, zaman içinde süperpozisyondandaki çok daha iyi bir kader (babanın pozitifi dopplegangerinin olduğu bir kader) çökecek olabilir.

Basite indirgeyeyim:
- Sevgin varsa her şeye razı ol ve olanları sineye çek "O da böyle biri, aldırmazsam, strese girmezsem, beynimde öfke/korku/acı ile NE üretmezsem, benim kaderime olumsuzluk veremez" de.
- Sevgin o kadar da yoksa (ebeveynlere sevgi duyulamayabilir; sevgi zorla, kurallar koyarak var edilemez) mağdurlara sorumlulukların bulunduğunu unutmadan yolunu bul, planını yap, acele etme, ama kararlılıkla ADIM-ADIM ortamdan uzaklaş.

Aslında her şey beyin elektriğinin dalgaboyuna bağlıdır. Zor durumlarda beyin elektriğini pozitive edebilirsen, gerçekten güzel bir paralele atlarsın; ya da süperpozisyondan güzel bir seçenek çöktürürsün. Beyin elektriğini zor durumlarda pozitive etmek zaman içinde her zorlu şey gibi öğrenilebilse de, bunun kolay yolu maji yapmaktır.

[Kendimden örnek vereyim: Gama eğitimi beni çok zorladı. Babamın -bir şeyi tadıp bırakamayanlar için söylediği- bir sözü vardı: "Kulağına kar suyu kaçtı bir kere" derdi. Benim için de dans bu merkezde… Yıllar önce negatif kimliğim yüzünden ayrılmak zorunda kaldığım tutkumu yaşarken, bu ağır konulara girmek beni çok zorladı. Tembelleşmem yüzünden giderek arkadaşlarla papaz olmaya başladık. Ben de majiden yardım aldım. Böyle tamamlayabildim. (Sözlerim yeminim altındadır.) Son okumalardayız.
]

(Editörün notu: Bu soru 26.10.2024 tarihinde sitemize ulaşmış, Janus tarafından yanıtlanarak 29.10.2024 tarihinde sorucuya ulaştırılmıştır. Gama Eğitimi sona ermiş, son okumalar tamamlanmış, eğitim siteye monte edilmeye başlamıştır. 2025 Ocak ayın başında yayınlanacaktır.)

Bu zor durumunda bizlerin ne diyeceğini merak ettiğin için teşekkürler.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 - 2025



Statcounter