722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

MAJİ

SORULAR ANA SAYFA | TÜM MAJİ SORULARI

Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Ruhsal Sorunlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Astroloji | Fal/Tarot
Müslümanlık | Farklı İnançlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

SON EKLENEN SORU        |        TÜM SORULAR        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!        |        ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

14 Nisan 2021
Ataerki ve Sol el yolu konusunda seninle ayrışıyorum.

Esenlikler Janus Usta. Janus demeyi uygun görmediğim için sonuna Usta kipi ekledim. Zira ben 19 yaşındayım, sen de sanırım 60’larının sonunda olmalısın. -Maşallah-

Sitene ekim ayında bülent kısa hakkında araştırma yaparken denk geldim. Bazı konularda seninle çok zıt düşünsem de, ne yalan söyleyeyim kalemin, üslubun, bilgi birikimin beni kendine çektiği için çoğu cevabını okudum, ayriyeten meraklısı olduğum kuantum mekaniği hakkında yazdığın makalelerle de çok bilgilendim, teşekkür ederim.

Sana ulaşmak istedim çünkü; Ben felsefeyle severek ilgileniyorum. freud’dan kant’a gazali’den platon’a bir çok düşünürü okudum, ayriyeten bilim konusunda da naturalist bir görüşteyim. Bunları lütfen kibir ya da kendimi övmek için yazdığımı düşünme, sadece durumu izah etmeye çalışıyorum. Hal böyleyken esmalar ile zikir, mantralar, biyoenerjiler, frekanslar, kodlar, reikiler, kundaliniler, çakralar vs. bana çok yabancı geliyor. Mistisizme/okultizme küçüklüğümden beri çok meraklıyım, inançlı bir insanım, bazı deneyimlerle de söz konusu mefhumların gerçek olduğunu biliyorum. Ama bu mantıksal kafa yapım sebebiyle majide ilerleyemeyeceğimi düşünüyorum. çünkü araştırdığım kadarıyla inanç çok ama çok önemli bu işte. Kime sorsam meditasyon yap diyor, kundalini çalıştır diyor, çakralara çalış diyor. Yahu bu çakralar, enerjiler nerde? (Gerçi çakraların fasyada oluşan sıvı akışıyla alakalı olduğunu söyleyenler var da, neyse.) Bunlara inanmam için minimum da olsa bilimsel verilere teğet geçen bir kanıtın olması gerekli. En önemli noktanın inanç olduğu bir alanda, inanamadığım şey üzerine çalışamam ki. Kısacası bu tür new-age kavramlar, -teşbihte hata olmaz- memur emeklisi kadıköylü seküler teyzelerin hobisi gibi geliyor. Yüzde yüz inanarak çalışma yapamıyorum. Ama senin okultizmi kuantum mekaniği bağlamında yorumlaman hem beni sevindirdi, hem de bir umut ışığı oldu. Fakat, olayın fantastikliğinin ve üzerindeki gizem örtüsünün kalkması da biraz üzmedi değil. :D

Ne yapsam diye düşünürken, sitedeki eğitimlere denk geldim. Ama sanırım uygun görmediklerini öğrenci olarak kabul etmiyorsun. Ben de eğitime uygun muyum diye, önemli noktalarda görüşlerimi belirterek, senden cevap bekleyeceğim.

*Ataerki konusunda seninle ayrışıyorum, ama tabii bunun tartişmasına girmek senin deyiminle NE celp edeceği için kısa keseyim.

*Hede hödö, saldırgan bir tip değilim. Ama maskulen bir kimliğim var. Kadın erkek ilişkilerinde de, kız tarafından daha baskın olunması gerektiğini düşünüyorum.

*Sen Negatif tarafla teşrik-i mesainin olmaması gerektiğini, majinasyon çalışmalarını etik kurallar dahilinde PE celp etmek için yapmak gerektiğini söylüyorsun. Ben bu konuda böyle düşünmüyorum, tabi demek istediğim 3. kişilerin alanına girmek değil, diğerleri beni ilgilendirmez. ama negatif tarafa bir sempatim olmadığını söyleyemem, biraz bülent kısa gibi düşünüyorum bu konuda.

*ateş başında insanlara öğüt veren derviş gibi değil de, daha aktif/savaşçı bir kişiliğim var. Ama ne crowley gibi, ne de senin dediğin gibi hayatın sırrını tüccarların çözdüğünü düşünmüyorum, tabii ki maddi hayatı baskılamamalıyız, ama bence ruhiyat, maddi hayattan +2 puan daha mühim olmalı.

Ana hatlarıyla aklıma gelenleri belirttim, bunların yeterli olacağını düşünüyorum. Beni eğer öğrencin olarak uygun görmezsen bir ricam olacak. Bana majide gelişmek için bir yol haritası gösterir misin? Şimdiden teşekkür ederim. En derin saygılarımla.

YANIT

Bazı mesajları gülümseyerek okurum… Sizinkini de gülümseyerek okudum, ama her zamanki nedenlerle oluşan bir tebessüm değildi bu. Şu yüzden gülümsedim: “22 yaşındaki ben”in yazdığı bir mesaj sanki bu. :) İkonumda yüzümün yarısı siyahtır, bunun nedeni içimde hala –bence çok iyi başa çıktığım- olumsuz bir yan olmasıdır. Mesajınızı o olumsuz yanı realzie ettiğim nadir anlarda da yazmış olabilirim. Kesinlikle size “olumsuz birisiniz” demiyorum; kimse kimsenin olumlu ya da olumsuz olduğunu bilemez… ama kendini bilir. ;-)

Yaşımla başlayalım ve her zamanki sözlerimi edeyim: 60dan sonra yılları saymayı bıraktım. :D Yarın ne olacağını bilemem; bu gün itibarı ile gençlere parmak ısırtacak marjinallikte bir hayatım var. Giderek çehre açısından yaşımı HIZLA göstermeye başlasam da, bedenen ve enerji olarak kimlik yaşımla bütünü ile ilgisizim. Bunun gerisinde ne sadece maji, ne sadece iyiliğe iman var. Bunun gerisinde HEM maji, HEM PE elde etme gayreti, hem de hacker değimi ile meat spacede (güncel/reel hayatta) çaba (rejim, antrenman, kendine her açıdan bakma, zaman ve para ayırma) var.

Felsefe ile devam edelim: Herkesin seçimine ve zevkine kesinlikle hoşgörü ve anlayışımız olsa da, beni hoca olarak görerek onurlandıran kişilerle daha rahat konuşurum: Felsefeyi kesinlikle önermiyoruz. Beynin bu tipte çalışması pratik düşünme yetisini köreltiyor. Pratik düşünmeyen, rahatlık adlı süreduruma ulaşamıyor; çünkü işin gerçeği, beynin olağan düşünme biçimi pratik. Felsefi yetenek, başka yetenekler baskı altında kalıp çıkış noktası bulamadığı için sonradan edinilen bir yeti. PE celbi için rahat olmak ön koşul. Rahatlık ise Öncel Evren adını verdiğimiz ortamın ana frekansı. Bu frekansı derin düşünce denen beyin süredurumları ile yok etmek olası. Bu durum da Öncel Evren ile aramızı açıyor. Söz konusu gap, felsefe görünümünde NE ile doluyor.

Evet, majide inanç çok önemli. Ve yine evet; sizin (ve benim) gibi beyni olanlar için maji diye ortaya sunulan yöntemlere inanmak hayli güç. Ancak biraz gözlerinizi kapatıp karanlık suya atlayın. Elinizdeki yöntemleri çok sık çalışın. Bir kımıltı elde edince bunu kanıt olarak benimseyin ve işi sürdürün. Böylelikle de inanç geliştirebilirsiniz.

“Kime sorsam meditasyon yap diyor,”
Gerekten kardeşim olsanız bu kadar benim gibi konuşurdunuz. Alıntı yapmadığım neredeyse her yerde ortak düşüncede olsam da, bu cümle gülümsememe tavan yaptırdı, yazmadan duramadım. Yani evet: Hiperaktif ve felsefi düşünmeye alışmış bir beyne ne meditasyon yaptırabilirsiniz, ne de 300lük zikir çektirebilir. :) Meditasyon, YAPABİLEN için çok yararlıdır. Sizin benim gibi kişilerin meditasyondan yararlanmak için önce “beyne meditasyon yapmayı kabul ettirme” kursuna gitmesi şarttır. :)

Çakralar… :) Var olduklarını inanıyorum, seziyorum… ama benim de kullanmam olanaksız. Eğitimin ilk versiyonunda yer vermiştik. Sonunda “kafam kızdı” çıkarttırdım. Ancak kesinlikle “palavradır” demiyorum. Yanlış anlaşılmak istemem. Elimde bir ölçüde de olsa bilimsel dayanak yoksa sinirime dokunacağı için istesem de inanamam, yani çalışamam.

“-teşbihte hata olmaz- memur emeklisi kadıköylü seküler teyzelerin hobisi gibi geliyor.”
Bunu söylediğiniz anda, size bu cümleyi kurduran beyin elektriğinin negatif olduğunu rahatça söyleyebilirim. Sözünüz komik, güldüm… gerçek de olabilir. Ancak bu şekilde söz (düşünce) üreten bir beyin elektriği –hele ki giderek güçlenirse, ki, çok olasıdır- başa beladır. Çok komik olsa da duyanın (yani sözü o kişiye söylerseniz, o duyduğu anda) gönlünü “hûn” edecek cümleler kurduran beyin elektriğini değiştirin. Teşbihte hata olur mu bilmem, ama bu sözün gerisine “saklanarak” insanları üzecek şeyler söyleyivermek (düşünüvermek) PE maceracılarına çok ters bir iştir. Hayatı “sevilmeyen kişileri küçümsemelerden gelecek çapsız keyifler”e yöneltmeyin. Bunları cesurca itin, sinirinize dokunan şeylerle uğraşmayın, sadece uzak durun, ilerdeki büyük ödüle odaklanmış olun.

“Fakat, olayın fantastikliğinin ve üzerindeki gizem örtüsünün kalkması da biraz üzmedi değil. :D”
İnanın kuantum mekaniği uydurmaca fantastik sistemlerden çok daha –hem de reel şekilde- fantastik. Bana dilediğiniz kadar kuantum sorusu sorabilirsiniz. Soru “bilmediğim yerden gelirse” inanın ki “ışıklar kesikti çalışamadım” değil, sınıfta kalmayı (küçümsenmeyi) göze alarak “bilmiyorum” diyecek biriyim. Bilim adamı değilim. Tıpkı Müslüman olmak istemediğim, ama bu dine gönülden hayranlığım gibi, bilim adamı olmak da istemiyorum. Ben majisyenim. Majide başarı adına bilime dalmış kişilerdenim. Hatam, yanılgım, yanlışım doğal olarak bulunacaktır. Baştan bunu kabul ederek bu işi yapıyor, “Sözlerimizin mutlak gerçekler olduğu iddiamız yoktur” cümlesini her gerekli yerde kullanıyoruz.

Eğitime katılma hakkında size gerekli link yollanmış. Kararı tek başıma almadığımı belirteyim. Süreçte sürtüşme çıkacağından kuşkulanınca başvuruyu kabul etmiyoruz; çünkü bunun asıl anlamı yardım edemeyecek olmamız.

“Ataerki konusunda seninle ayrışıyorum, ama tabii bunun tartişmasına girmek senin deyiminle NE celp edeceği için kısa keseyim.”
Çok güzel. :) Ancak anlaşamadığımız nokta “kadınlar üstündür” söylemi ise buna takılmayın. “Belli bir modelde beyin elektriği üreten diğerlerinden iyi yaşar”a odaklanın. Taşıdığınız cinsel organın yapısının bununla pek de ilgisi yok.

“Kadın erkek ilişkilerinde de, kız tarafından daha baskın olunması gerektiğini düşünüyorum.”
Ben de öyle! Ben bir BDSM MAster’ıyım. Majiden çok bu alanda etkinim; bu konuda bir dolu aktivitem var. Yıllardır normal ilişki hayatıma girmedi. Bir dolu hoş hanımefendi ile bu yüzden yolum kesişmedi; haklı olarak beklentilerimi, ihtiyaçlarımı kabullenmediler. Yani ilişkide mutlak olarak otorite benimdir.

Ancak burada çok önemli ve altını defalarca çizmek istediğim bir nokta var: Otoriter ve belirleyici (ya da yönetici) olmak, ilişkiyi yönlendirme ihtiyacı duyacak bir karakter taşımak, kadınları ezmek ya da değersiz görmek demek değildir. Ben bu kimliğimde, sözüme güvenilmesini hassaten rica ederim, neredeyse her konuyu partnerime danışırım. Sadece kadın olduğu için bile benden daha doğru ve BENİM İÇİN İYİ kararlar vereceğine neredeyse %100 inanırım. Partnerimin adı teatral şekilde “köle”dir. Ama geçiniz efendim; ona gerçek bir saygı duyarım. BDSMde ana “oyunlardan” olan humiliation (aşağılamak, kötü davranmak) benim dünyamda yer almayan pis bir iştir. Küçümseyeceğim, aşağılayacağım, yani aşağılık olan kimse hayatıma giremez! Girdiyse, değerlidir. Bu kadar basittir bu mantık. Bu kemik gibi inancım yüzünden –yemin ederim- bu kez de kendi dünyamda nice hoş –köle- hanımefendiyi yitirmişimdir.

Demek istediğim şudur: Otoriter olmanızda, hatta tiranlaşmadan lider konumunda (böyle bir erkek modeli arayan hanımlar da vardır ve bunda zerrece bir yanlış yoktur) insanlara saygısızlık yapmayabilir, onları çok da mutlu edebilirsiniz; lider konumda olsanız da, partnerin zevk ve mutluluğunu kendinizinkinden bir level önde tutabilirsiniz. OTORİTE İLE BENCİLLİK FARKLI ŞEYLERDİR. Otoriter olmak karakter özelliğidir. Bencillik sonradan, genelde korku ile edinilmiş bir hatalı tutumdur. Özetle size “Neee, baskın mısınız? Cık, cık… Çok ayıp. Hemen değişin!” asla diyecek biri değilim. Bilakis “Partneriniz bu beklentide ise, sizin tarafınızdan zorlama ile karşılaşmıyorsa, çok da iyi bir şey yapıyorsunuz” diyebilirim bile. Yineleyeyim: Otoriter olmak ve yönetmek istemekle kendini partnerinden her konuda, illaki üstün ve daha değerli görmek farklıdır. İnsan yönetme eylemi sırasında danışabilir, hak verebilir, saygı duyabilir, hatasını görebilir, bunu yüreklice kabul edebilir, yöntem değiştirebilir. Anaerkil kültür ve uygarlıkları yine erkekler (krallar) yönetir. Erkek denilen bir kimlik vardır; bu kimlik kendi YAPISI İÇİNDE pozitif veya negatif olabilir. Pozitif olması için KADINA BENZEMESİ GEREKMEZ.

“*Sen Negatif tarafla teşrik-i mesainin olmaması gerektiğini”
Çok doğru... Bu "ateşle oynamak" bile değildir; ateş, yararlı da olabilir. NE, hiç bir şartta kişiye iyi gelecek bir şey var edemez. Yapısı böyledir.

“majinasyon çalışmalarını etik kurallar dahilinde”
Ben böyle bir şey demedim? Etik diye bir şeye biz fazla inamayız. Biz sadece karşımızdaki kişi zarar görüyor mu, ona bakarız. Her şartın (anın, ülkenin, kültürün, zamanın) doğru davranışı farklı olabilir. Kural diye bir şey pek de yoktur.

Biz ahlak kumkumaları değiliz; yaşamaya inanırız. Tek söylediğimiz şey, “ben yaşayacağım diye o ölmemeli (rahatsız edilmemeli)"dir. Yine kendimden örnek vereyim: Death metal müzik dinlediğim, bedenimi 50 yıldır dövmelerle doldurduğum, müziği illaki yüksek sesle dinlediğim için manyak, gençliğe özenti, satanist gibi yakıştırmalar yapacak kişiler vardır. Bunlardan biri üst kat komşum da olabilir. Ama hala da ben müziği HER ZAMAN kulaklıklarla dinler, onları rahatsız etmemeye önemli ölçüde özen gösteririm. Bu yüzden kulaklarımda ciddi çınlama sorunları olduğunu ekleyeyim. Bu tutum gerisinde ne Cennete gitmek, ne beğenilmek ve sevilmek, ne de “en bi fedakar” adam olmak vardır. Bu davranışın TEK nedeni bu evrende iyi hayatların ANCAK istenen ve istenmeyen şeyleri dengede yaparak elde edildiğini öğrenmiş olmaktır. Bu bir kural değil, soluk almak ve yemek yemek gerekliliği gibi bir yapıdır.

“PE celp etmek için yapmak gerektiğini söylüyorsun.”
Çok doğru. Ama beni yanlış anlamışsınız; şu örnek ile düzelteyim: Bir insan yalnız kalamıyor diyelim; ya da kilo veremiyor, hatta üst kattan gelen sesten kötü şekilde etkileniyor (kafasına takılmış ve NE üretiyor). Yalnız kalabilme, iştahı kesme, sesleri duymama çalışması yapmak PE celp çalışmalarıdır… Ve de hala bunlarım etikle, tetikle ilgisi yoktur.

“Ben bu konuda böyle düşünmüyorum, tabi demek istediğim 3. kişilerin alanına girmek değil, diğerleri beni ilgilendirmez. ama negatif tarafa bir sempatim olmadığını söyleyemem, biraz bülent kısa gibi düşünüyorum bu konuda.”
Bence doğru yapmıyorsunuz. Negatif taraf dediğiniz kendi arzularınızı diğerlerinden üstün görmektir ve bu şekilde düşündüğünüz anda, majide diğerlerinin alanına girersiniz. Girerseniz girin, bizi ilgilendirmez. Hayvanlara, çocuklara ve hanımlara zarar vermedikçe, doğru olmayanı yapan bir dolu tanıdığım vardır. Hayat onundur. Ne eleştirir, ne de ayıplarım. Ne “Devlete, millete hayırlı vatandaş yetiştirme merkezi”yiz; ne de “722 Peygamberlik atölyesi”. (Yine de kadınlara, çocuklara ve hayvanlara zarar verenlerle iletişimi keseriz. Bu kesin ve değişmez kuraldır.)

Biz sadece KENDİ rahat ve keyfimiz için iyi olmaya çalışan insanlarız. Yani aslında hedonist ve bencil olduğumuz bile söylenebilir. Ve iddia ediyoruz: Tüm dünyasal ve zevk verici şeyleri elde etme yolu erdemlerdir.

Sizin sol yol ile elde etmeyi umduğunuz şeyler asla o yolla değil, iyi bir insan olduğunuza size VERİLİR. Bunları almaya kalktığınızda onlardan uzaklaşırsınız. Yanılma, hatalı düşünme nedeniniz, size iyiliğin Yahudilik temelinde öğretilmiş olmasıdır. Yahudilik o kadar baskındır ki, çok yerde gerçek Müslümanlığın yerindedir; bunu çok az kişi fark eder. (IŞİD gibi bir örgütün nasıl -son derece mantıklı argümanlar sunarak- İslam dininden olabildiğini kimse sorgulamaz.) Müslümanlık; tıpkı bizler gibi, “kendiniz için iyi olun, böylece çok keyifli bir hayatınız olacak” demektedir.

Bu çok önemli bir konu ve sizin gibi nice genç bu hatalı görüş yüzünden kayıplara uğruyor. Biraz daha bu konu üzerinde duralım:

  • Ya bir şeyi elde etmek için maji çalışırsınız: Örneğin sizi istemeyen Fatma’ya “benim olsun” çalışması yaparsınız. Böylece Fatma’nın arzusu (izni) olmasa da, onu elde etme isteği ile onun alanına girerek NE çeker; böylece Fatma’yı elde edemediğiniz gibi, sahip olduğunuz karizmayı da biraz kaybedersiniz. İşin en bet tarafı Fatma’yı elde etmenizdir; çünkü böylece çekilen NE abarır; karizmayı ve cinsel bereketi sıfırlamaya doğru genişler. Arkadaşlarla eğlencesine Rus sınırından içeri girdiniz diyelim, en iyisi genelde bir arkadaşınızın ilk anda mayına basıp patlaması ve hepinizin tabana kuvvet gerisin geriye kaçmanızdır. Basmadan ilerledikçe sizi patlamadan bet akıbetler beklemektedir. (Böyle bir film vardı, ondan “Rus sınırı” dedim.)
  • Ya da bilgili ve uyanık bir majisyensinizdir. Fatma’nın sizi istememesine (seçimine) saygı duyacak karakter gücünüz vardır. (Saygı duymak büyük bir karakter üstünlüğü verir ve bu yapı “güç” olarak yorumlanabilir.) “Fatma’ya benzer, ama ondan daha uysal (ya da daha zengin, daha güzel) bir hatun bana gelsin” majisi yapasınız.

    [Daha bir 1-2 ay öncesinde bu öneriyi kendim YİNE uyguladım ve sonuç beni şaşkınlığa düşürecek kadar başarılıydı.]

Bizim dünyada sadece etik-medik konularda çalışma yapıldığı düşünümemelidir. Tabi ki kadınlar, para, şöhret, gençlik, güzellik vb. gibi konularda da çalışma yapılır. Ama bu konulara çalışmanın nasıl yapılacağını bilmek kişiyi Adept yapar.

Adeptliğin daha da üst bir konumu vardır. O da PE ile var olmanın sizi akıl almayacak güzellikte yerlere taşıyacağı bilgisidir. Bu yaşanarak elde edilir; oturulduğu yerde doğmaz. Böylece plan yapmama bilgeliğine ulaşırsınız (ben ulaşabilmiş değilim, ama çabalıyorum). Sadece PE celbine yoğunlaşırsınız. Doğrudur; yanlış (size aslında uygun olmayan, mutlu edemeyecek) olan istekleriniz biraz yitirilir, ama sabrederseniz, misli ile, insanı huşu içinde yerlere kapandıracak yeni güzellikler gelir.

Hangi yöntem kârlı arkadaşım?

“bence ruhiyat, maddi hayattan +2 puan daha mühim olmalı.”
Tabi ki önemlidir; ama daha önemli değildir. Sevgili kardeşim, “hayat SADECE paradır ve maddedir” satanist söylemdir. “Tacirler, hayırdırlar” lafı “Tacirler en muhteşem hayırlılardır” demek değildir; “Tacirler, kendi içlerinde, kendi yapılarında hayırlıdırlar” manasındadır. “Para kutsaldır” demek “tek şeydir” demek olarak duyulmamalıdır. Aynı şey ruhiyat için de söylenebilir. Harika bir beyin elektriği veren ise "denge"dir.

“Beni eğer öğrencin olarak uygun görmezsen bir ricam olacak. Bana majide gelişmek için bir yol haritası gösterir misin?”
Kabul edilmezseniz size gönderilen linkten yeniden başvurmanız gerek ve dediğim gibi, kararı ben vermiyorum. Nadiren ağırlığımı koyuyorum. Ama bildiğim kadarı ile bu beyin elektriğini yansıtırsanız size pek şans tanımıyorum. Yine de belli olmaz... Yol haritasını ise elimden geldiğince bu mesajda verdim bence. Sizce? :)

“Esenlikler Janus Usta. Janus demeyi uygun görmediğim için sonuna Usta kipi ekledim.”
Yaş farkına aldırmayın; Janus demeniz yeterli. Bir gün tanışırsak “Falanca (gerçek adım) abi” DEĞİL, “Falanca bey” demenizi rica edecek olabilirim. Bu size ters gelirse Janus, Jan (arkadaşlarım ve bazı öğrencilerim Jan derler) veya Janus Usta harika… Usta sözcüğü zanaatçılar için kullanılan bir değim. Anaerkide zanaatçılar kutsaldır... tıpkı tacirer gibi. Hayatın içinde olanlar, bulutlar üzerinde halkın garip garip baktığı şeyler üreten sanatçılardan da, pratik hayatla ilgisiz ve iç sıkıcı kitaplar yazan düşünürlerden de değerli görülürler.

Son olarak Bülent hakkında iki kelam edeyim:
- Bülent, bazı seçimleri yüzünden –bence- layık olduğu kadar iyi bir hayat yaşayamadı. Tanıdığım pek çok kişiden (özellikle bendenizden) çok daha pozitif huyları vardı... sorunları da vardı.
- Ben de son 30+ yılda girdiğim anaerkil ezoterizm yolu yüzünden layık olduğum hayatı yaşayamadım… layık olduğumdan çok daha iyisine sahip oldum. Buna da yemin edebilirim.

Ne yazık ki bu sözlerin bütünü ile etkisiz olduğunu bilirim. Size önerim sadece denemeniz, istemediğiniz bir şeyi yapmanız, çok sevdiğiniz huylarınızdan birini geride İSTEYEREK bırakmanız olabilir sadece. Eğer deneyebilirseniz iyilik hakkındaki görüşlerimizde bana hak vereceğiniz; neşe, coşku, heyecan, karizma, dinginlik, tatmin, bereket gibi insanların beyninde ödül devrelerini tetikleyici enerjilerin iyilik ile (özveri, anlayış, hoşgörü, alçak gönüllülük, affedicilik, merhamet, uyum yeteneği, sabır, saygı, sadakat, paylaşma, nezaket, şefkat, sakinlik, efendilik gibi erdemlerle) hayatınıza kendi kendine akmaya koyulacağını göreceğiniz kesindir.

Sorun deneyebilmektedir.

Zor olan budur; ilk adımdır.

Ve korkarım ki pek çok kişi bu yürekliliğe ancak bütünü ile çaresiz kalınca (gideceği hiçbir yer kalmayınca) ulaşabilmektedir. Şeytan’ın sonunu SADECE bir zamanlar ona en yakın olanların getireceği üzerine bir inanç vardır; çünkü sadece onlar kötülüğün gerçek yüzünü görebilmişler, daha doğrusu NE OLDUĞUNU anlamışlardır. "Ben zarar görmüyorum" diyenler ise ya sadece ona uzaktan bakmakta olan şanslı (ve de iyi) kişilerdir... ya da giderek batmakta olanlar.

Sevgi ve saygı benden de kardeşim… Bu “kardeş” sözcüğünü benzerliğimize istinaden çok da reel anlamda kullandım. ;-)


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -