722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

MAJİ

SORULAR ANA SAYFA | TÜM MAJİ SORULARI

Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Ruhsal Sorunlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Astroloji | Fal/Tarot
Müslümanlık | Çeşitli İnançlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

SON EKLENEN SORU        |        TÜM SORULAR        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!        |        ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

3 Ağustos 2020
Esmalarin gücü

Janus selamlar, umarim sihhatiniz yerindedir. Genel olarak esmalarin gücünü nereden aldiklarini merak ediyorum, kuantumsal bir açiklamasi mevcut mu? Herhangi bir söz fazla tekrar edildigi müddetçe esmalar gibi bir etki yaratabilir mi, yoksa Rabb gibi üstün bir güç tarafindan mi özel hale getirildiler? Hayli çok esma çesidi var Cennetül Esma, Esma-i Idrsiye, Esmaül Hüsna vs. gibi. Özellikle Esmai Idrisi'yenin çok güçlü özelliklerinin oldugunu biliyorum, hatta bir çalismamda yaslandigim duvar zangir zangir titredi korkudan odadan kaçtim, milyon sayilara ulasilarak yapilan zikirlerin sonucunda hayvan ve bitkilerin dilini ögrenebilecegin iddiasi dahi mevcut. Yani Islami havasta ögrendigim kadariyla en üstün isler daimi esmalarla yapiliyor. Hatta size su çalisma örnegini vermek istiyorum.
(Abdulkadir-i Geylani Hz.'den Rivayet ile :
Halvette 7 gün boyuca 5 vakit namazdan sonra 21.111 defa su isimleri okursa eger Allah'in izni ile o kisi gök ile yer yüzü arasinda tayy-i mekan yapma yetenegine mazhar olur. Velevki kafir olsa bile.
Isimler : Ya Allah Ya Haadi Ya Maliku Ya Seriiu Ya Kadir Ya Kafii Ya Haliim Ya Latif Ya Alim Ya Hayyu Ya Samed Ya Nur. Bu isimler okunduktan sonra da bir kez Salati Nuraniye okunmalidir.)
Yani esmalarin gücü nasil bize tayyi mekan yaptirabilir, özellikle tayyi mekan gibi en üst majikal çalismalarin kuantumsal açiklamasini merak ediyorum. Sevgilerle

YANIT

İçerikte birden fazla ilginç soru var. Hepsine sıra ile dokunmaya çalışacağım. Ama mesajınızdaki “Genel olarak esmalarin gücünü nereden aldiklarini merak ediyorum, kuantumsal bir açiklamasi mevcut mu?” şeklindeki ana sorunun, üzerinde ciddi araştırma yaptığımız bir konu olduğunun altını çizeyim; çünkü “kayıp halka”nın (yani “neden çalışmaların başarı oranının Magus düzeyinde bile %70-80lerde kaldığı sorusunun yanıtının) bu araştırmalar ile verileceğine inanmaktayız. Bu araştırmalarla giderek bir majikal sistem de gelişmiş olmaktadır.

Ancak yaratmaya çalıştığımız sistemin temeli esmalarla çelişiktir!

Esmalar yoktur, ya da değersizdirler demiyorum. Vurgulamak istediğim noktayı "çalışmalarda şart değillerdir” sözcükleri ile ifade edeyim. Yani esmaların majikal gücü (dikkat buyurun, hayr’ı değil, majika gücü), Müslümanlık dini yaratıcı tanrısı Allah’ın adları olmalarından değil, güçlü olduklarına inanılmalarından ve sürekli kullanılmalardan gelmektedir. Sözlerimin temeli ise yanıtımın sonunda değineceğim kuantum mekaniğine dayalıdır.

Önce zikir konusuna dokunalım.

Majikal ortamda zikir, anlamsız ve gereksiz bir eylem değildir ve tarafımızdan da çalışmalarda kullanılmaktadır. Ancak sorun -ki, bence sanılandan, ya da itiraf edilenden fazladır- çağdaş insan aklının ortalama 200 adetten sonra dağıldığı gerçeğidir. Akıl dağılınca kontak belki tamamen kopmaz, ama zayıflar. Dağınıklık ne kadar sürerse, senkronizasyon o denli azalır. Shaolin manastırı rahipleri -meditasyon adı altında olsa da- söz konusu majikal yeteneği büyük ölçüde geliştirmişlerdir. Ancak onlar -bildiğim kadarı ile- günde dört-beş saat meditasyon çalışmaktadırlar; ki, bu çalışma ritmi hiçbir öğrencime, ya da maji öğrencisine önereceğim bir şey değildir. Dileyen Shaolin rahibi gibi yaşamayı ve/veya her gün altı saat meditasyon yapmayı seçebilir. Bunda hiçbir yanlış yoktur. Ancak bu ekalliyette kalan bir seçimdir ve genele önermek doğru değildir. Maji, gündelik yaşama kalite katmak adına vardır.

Eğer siz bu süre boyunca yoğunlaşmayı başarıyorsanız, ki, sözlerinizden öyle olduğu anlaşılıyor, bu tarzda devam etmeniz iyi ve doğrudur; ama hala da bu yöntem diğerlerine önereceğim bir şey değildir. Biz, bir-iki yıla dek yeniden yapılandırılacak eğitim ile işleri kolaylaştırmayı hedeflemekteyiz. “Kolaylaştırmak” sözcüğü ile kastettiğim ise -yıllardır bıkmadan savunduğum şekilde- “İETT otobüsünde giderken bile maji yapmak” şeklinde özetlenecek tutumdur. Beni ilk başta eğiten gruptan ayrılmamın bir nedeninin de bu düşüncemi kabul ettirememem ve onların zikir/ritüel metodunu savunmaları olduğunu da ekleyeyim.

Sözlerimin gerçekliğini vurgulamak adına yine kuantum mekaniğine yönelmem gerek: Yanıtlarımda defalarca ifade ettiğim gibi bazı kuantum yorumları evrenin Bohr’un ortodoks teorisindeki gibi ölçümle değil, bilinç ile yaratıldığını söylerler. Yani her an zaten HER SIRADAN İNSAN tarafından yapılan bir işi keyfi olarak yapmak adına ek (girift, hatta belki de bunaltıcı) metoda değil, bilgiye gerek vardır. Eylem her gün yapılıyorsa metot zaten hazırdır, kullanılmaktadır. Bu yüzden çalışma sırasında yaşadığınız durumun “esmalar”la değil, sizin “esmalara inancınızla enerji kazanan kişisel gücünüz”le gerçekleştiğine inanmaktayım. “Esmai Idrisi'yenin çok güçlü özelliklerinin oldugunu biliyorum” şeklindeki cümleniz, beyninizdeki sizi “enerjileyen” alanın varlığına ve gücüne kanıttır.

“Herhangi bir söz fazla tekrar edildigi müddetçe esmalar gibi bir etki yaratabilir mi”
Sözcüğü yinelerken beyin süredurumunuzun yapısı (konsantrasyon ve inanç miktarınız) ile ilgilidir bu. Yineleme işlemi sizi bunaltıyorsa başarı beklemek zordur. Ancak yoğunlaşma kapasiteniz varsa, evet, hedef alan ile kontağı sağlayacaktır.

Yıllar önce Bülent Kısa bu görüşü deneysel olarak kanıtlama yoluna gitmiş, esma kullanılmadan ve sadece “para” kelimesi ile çalışma yapılmıştır. Sonuç başarılıdır.

“yoksa Rabb gibi üstün bir güç tarafindan mi özel hale getirildiler?”
Esmalar, Allah’ın oturup düşünüp, “kullarım bunları kullansınlar iyi olur” şeklinde kararı ile yarattığı şeyler olduklarına inanmak doğru olmayabilir. Bu gibi yaklaşımların örneğin “Bana acı tanrım” benzeri duaların, ya da “Allah deniyor” benzeri inançların kaynağı Tevrat’tır. Karşınızda insan benzeri bir varlık olduğunu düşündürecek her yaklaşım sonuçta ciddi miktarda inançsızlık yaratır. Ayrıca bu yaklaşım yüzünden bilime yakın beyin yapıları, iman ortamını gülünç bile bulabilmekte ve uzak kalmaktadırlar. Oysa ortada fizik formüllerle açıklanmakta olan (yani deneysel olarak henüz kanıtlanamasa da, matematik ile ispat edilen) ve giderek çözülmekte olan çok girift bir sistem vardır. Bilim adamları ile anlaşamadığımız konu, bu sistemin hala da kutsal olduğudur.

Ayrıca samimiyetinize güvenerek bir ekleme yapayım. Söyleyeceğim sözler standart İslam öğretisine ters düşecek olabilir. Bu yüzden inançlı arkadaşların alttaki iki paragrafı okumamalarını, ya da anlayış ile okumalarını istirham ediyorum.

Genelde Yaratıcı’yı Rabb adı ile anmamayı öneriyoruz. Rabb, Tevrat çevirilerinde bile, Yahveh adı olarak kullanılan isimdir. Oysa Allah adı, Lah adlı öncel Baba Tanrı’nın -biz paganistleri bile etkileyecek kadar güzel bir sistem yaratmak adına- evrimselleşmiş (İlk Çağ bilgilerine göre modernleşmiş) halidir. Allah, El Lah (yani İngilizce söyleyecek olursak The Lah anlamındadır ve kökünün the ilah olduğu hakkında görüşler vardır. The İlah, bizim sistemde "ana alan" olarak ifade edilen kavram (tanrı)/yerdir (cennet). Dinsel imana yakınlık söz konusu ise anılan alan "bilinçli ve mutlak iyi/güzel/pozitif yapıda" olarak görülebilir, kişi inançsız ise alanı fizik ama temel bir kuantum katmanı şeklinde algılayabilir. Bunlardan hangisi seçilmiş olursa olsun, alan pozitiftir.

[Bu siteyi izleseler de temelde Bülent Kısa ekolünden olan arkadaşlar için, genel kültür kapsamında bir ek bilgi vereyim: Kendisi Allah adının “Alla” şeklindeki bölümünün “el” ve “la” olarak ayna görüntüsü olduğuna, iyilik ve kötülüğü içerdiğine inanır, bu sözlerine ek kanıt olarak El’in ebcet değeri olan 31 ile La’nın ebcet değeri 13’ün de bakışımlı olduğunu öne sürerdi. Ancak bu düşünce bize bütünü ile terstir. Ana alan mükemmeldir; "kötülük" olarak tanımlanan frekansı içermez.]

“Yani Islami havasta ögrendigim kadariyla en üstün isler daimi esmalarla yapiliyor.”
Doğrudur; İslami majinin esası esmalara ve esasen zikre dayalıdır. Ancak majikal dünyada zikir mutlak ve yegane metot değildir. Batı majisinde ya da Şamanizm benzeri pratiklerde zikir diye bir şey yoktur. Ama her ekolde -adı ister esma, ister "tanrı/spirit/antite" olsun- bir yerlerden enerji çekileceği, daha doğrusu "senkronize olup, gücünün kullanılacağı" bir odak vardır.

“Hatta size su çalisma örnegini vermek istiyorum.”
Sizi tenzih ederek bir görüş bildirmeme izin verin: Kuran, bir bilgi kaynağıdır (Allah'ın kendini ve öğretisini tanıttığı kaynaktır), bu yüzden tapım aracıdır (namaz, Kuran duaları ile ifa edilir). Dualarla maji yapmak, ya da majide namaz ve dua kullanmak, Kuran’ın maji kullanmadan (sadece okunarak) etkisiz eleman olduğununu göstermektedir. Sonuç almak adına adına okumak yeterli olsa, majikal pratikler eklemeye lüzum kalmaz. Ayrıca tanrının kelamı olduğuna inanılan sözlerin, tanrının arzusu dışındaki konularda kullanılması, daha doğrusu kullanılabiliyor olması, mantık dışıdır. Bu yüzden dualar ve ayetlerle yapılan majinin başarısının gersinde de kişisel inanç vardır, dua veya ayetteki gizli güç değil.

“esmalarin gücü nasil bize tayyi mekan yaptirabilir,”
İlk olarak benim “tayy-i mekan” (teleportasyon, ya da ışınlanma) olayına inandığımı ve ünlü Philadelphiya deneyinin basbayağı tayy-i mekan olduğunu söyleyeyim. Teleportasyon bilim ortamında araştırılan bir konudur. (Greene, bir kitabında bu konuya değiniyor, ama hangisi olduğunu anımsayamıyorum.) Peki, teleportasyon esmalarla yapılır mı? Hiç bilemem.

[Astral yolculuk dahil, bu tarz olaylar araştırma konumuz değil. Araştırma konumuz olmama nedeni ise dışarda, yani kişinin kendi evinin/ofisinin dışındaki cadde ve sokakta, var olmayı istediği yerlerin bulunmasıdır. Kişisel olarak, maji ile farklı bir boyut ya da zamana gideceğime, birbirinden güzel hanımların bana iltifat ettikleri bir gece kulübünde, rock müzik ile dans etmek için maji yapmayı anlamlı bulurum. ;-) Soyut arayışlar, yakınlardaki eğlencelerin (ki, buna yaşamak da diyebilirsiniz) ıskalanmasına neden olabilir.]

Ancak kuantum sıçraması farklı bir şeydir. Kuantum sıçramasında İÇİNDE YAŞAMAKTA OLDUĞUNUZ şartları pozitive etme amacı vardır. Yani olay, kendi yaşam çerçevenizde gelişir.

Ve esmalara gelelim:

Biliyorsunuz, evreni temel parçacıklar var etmektedirler. Temel paracıklar fermiyon ve bozonlar olarak ikiye ayrılırlar. Fermiyonlar maddeyi var ederler, kütleleri vardır. Bozonlar kuvvet taşırlar (evrendeki dört temel kuvveti taşırlar), kütleleri yoktur.

Ancak bu “maddeyi var eden” parçacıklar bile başta kütlesizdir! Onlara da kütle kazandırıcı bir bozon vardır ve bu bozon da 2012 yılında (sadece sekiz yıl önce) bulunabilmiş Higgs bozonudur.

Higgs bozonu, Higgs parçacıklarından yapılı bir alandır. Enerji bu alana girer, bazı nedenlere bağlı olarak ya elektron olur, ya proton olur, ya gluon olur vb. Bu yüzden Higgs bozonuna “Tanrı Parçacığı” adı verilmiştir.

Evrenimizi var eden mutfak olan kuantum uzayında (bu ortama Orta Çağ’ın astral’ı diyebilirsiniz) keşfedilmeyi bekleyen başka bir parçacıklar da vardır. Bunların bazı bilinmektedir bile! Bilinen ama bulunamayan parçacıklara en somut örnek gravitenin (kütle çekiminin) parçacığı gravitondur. Ayrıca kara maddenin de bir parçacığı olması şarttır, o da aranmaktadır.

Eğer böyle bir parçacık varsa, nasıl ki Higgs alanından geçen temel parçacıklar, alanın dokusunu kullanarak, ama geçiş şekline göre farklı kütleler yaratmakta ve bunlar da evreni var etmekteyse; esmalar da bu keşfedilmemiş alandan geçen insan bilincinin yapılandırdığı parça alanlardır.

Ana alan (yani Higgs bozonuna benzeyen bozonlardan yapılı ana alan) farklı sistemlerde, farklı adlar alır. Kabala’da ana alan Yahveh’tir (YHVH), İslami majide Allah’tır.

Ana alandan yapılandırılmış parça alanlar ise farklı sistemlerde, farklı “tanrılar”dır; majikal jargonda bunlara “tanrı adları” denir. Bunlar Kabala’da dükler, krallar, spiritilerdir… İslami majide ise esmalar adını alırlar.

Bu yüzden farklı maji sistemlerinde isimlerinden, planetlerine (esmalarında da planeter değeri vardır); renklerinden, anlamlarına dek değişiklik gösteren parça alanlar vardır. Bunlar birbiri ile ilgisiz oldukları halde hepsi de Bülent Kısa’nın değimi ile “çalışır”.

Aynı mantık nedeni ile;
1- Her grup (birkaç arkadaşınızla meydana getirdiğiniz bir coven olsa bile) kendi tanrı adını yaratabilecektir.
2- Esmalar sadece majisyenler değil, bütün İslam alemi tarafından kullanıldıkları için diğer tüm ekollerin tanrı adlarından güçlüdürler.

Sağlığımı düşünme inceliğiniz kadar, bu önemli konuda bana başvurduğunuz için de teşekkür ederim. Şimdilik gayet iyiyim… :)


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -