722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

KUANTUM ve BİLİM

SORULAR ANA SAYFA | TÜM KUANTUM ve BİLİM SORULARI

Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Ruhsal Sorunlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Astroloji | Fal/Tarot
Müslümanlık | Farklı İnançlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

SON EKLENEN SORU        |        TÜM SORULAR        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!        |        ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

14 Şubat 2022
TMU (Transkraniyal manyetik uyarım) Nedir? (Depresyon, Manyetizma, Obsesyon)

Belki duymussunuzdur TMU psikiyatride ve nörolojik hastaliklarda kullanilan manyetik uyarimla yapilan yeni bir tedavi yöntemi bunun hakkinda sizin düsünceleriniz nelerdir merak ediyorum

YANIT

TMU (ya da TMS), ilgilendiğimiz ve önemle önerdiğimiz bir konudur. Bu konuyu inceleyerek farklı (ezoterik) teorilere ulaşabilir, ya da var olan teorileri doğrulayıcı kanıtlar bulabiliriz.

Once TMS'nin (TMU'nun) ne olduğunu anlayalım:
TMS (Transcranial Magnetic Stimulation) ya da TMU (Transkraniyal Manyetik Uyarım) psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde kullanılan bir alet, yada bu alet ile halet-i ruhiye üzerinde değişiklik yaparak rahatsızlıkları giderme metodudur.

İkinci olarak bu uzun isimde yer alan kelimeleri açalım:
Kelime anlamı olarak cranial, kafatası veya kafatsına ait anlamındadır ve Latince cranium (kafatası) sözcüğünden gelir. Trans ise "değiştirme" veya "öte" mansındadır. Bu yüzden transcranial, "kafatasını geçebilen" manasına gelir.

Son olarak bu metodun nasıl çalıştığını anlayalım:
Kafa derisine konulan coillerle beynin belirlenen alanlarına uygun frekansta EM yollanır. Böylece hedeflenen alanda “nöronal depolarizasyon” oluşturulur.

Alengirli lafları açıyorum, paniğe kapılmayın ve lütfen okumayı sürdürün. :D

"Nöral aktivite" ve "nöronal depolarizasyon", beyindeki nöron adlı hücrelerdeki elektriksel akımdır. (Majikal eğitimde bunları etraflı anlatıyoruz.) Bu elektriği beyin kendi üretir. (Meraklısına not: Söz konusu elktrik bildik elektron akışı ile oluşmaz; iyonların hücreye girip çıkışı ile oluşur, bu yüzden ona bio-elektrik adı verilir.) Bu elektrik nörondan nörona (hücreden hücreye) akarken kararlar alınır, düşünceler geliştirilir, duygular uyanır… her bir şey böyle olur.

Bilinç, bu elektrik ile var olur!

Bu elektrik bir de EM alan yaratır. (Fizik bilimine göre nerede elektrik varsa, orada EM alan vardır.)

Bazı kuantum yorumları der ki: "Hayır, bilinç bu nöron elektriği ile oluşmaz; bilinç, elektriğin var ettiği EM alandır."

Biz de teorilerimizi bu bilimsel görüş üzerine kurmuşuzdur (aşağıda anlatacağım).

Peki TMS ile bu eylemler neden (niçin) yapılmaktadır?

İşin mantığı –burası çok önemli- nöral aktivitenin manyetik alanlardan etkilenmesine dayalıdır. Yani beynin belli yerlerine EM radyasyon yollarsanız, düşünce sistemi değişir!

ETC teorileri ve naçizane, bizim 722 Sisteminin temeli bu gerçeğe dayalıdır.

[Oysa QM'cı bilim adamları ve bizim gibi bilimden yola çıkan okültistler bu gerçeği dile getirince lanetlenirler (ya da lafı yumuşatayım, hayalcilik ile, saçmalamakla suçlanırlar diyeyim). :D
]

Şimdi de teorimizi kısaca anlatalım:

Deriz ki: "EM dalgaboylarının bulunduğu EM tayf adı verilen şemada yer alan her dalgaboyu önceden bilinmiyordu. Zaman içinde tek tek keşfedildi… bazıları yeni keşfedildi. O zaman tayfın sağında ve/veya solunda başka dalgaboyları olmadığını söylenemez. Bize göre başka dalgaboyları vardır da… Bizler bu "henüz keşfedilmemiş dalgaboyları"ndan mavi taraftakilere NE, kırmızı taraftakilere PE demekteyiz. (Eğitimlerde bu bilgilere yer verilmiştir.)

Neden böyle demekteyiz? Çünkü mavi taraftakiler merkezden (ki, merkezde ışık adlı radyasyon/dalgaboyu vardır) uzaklaştıkça insana zararlı olmaktadır; kırmızı taraftakiler ise hep yararlıdır.

Şimdi farklı alana geçelim: Yukarıda söz ettim; bazı kuantum yorumları "gerçekliği bilinç yaratır" diyorlar. (Hatırlayalım: Bilinci beyin elektriği yaratıyordu ve elektrik EM alan var ediyordu.) Biz de "Bilinci inançlar, inançları ise celp edilen bu NE veya PE yaratır" diyoruz; çünkü NE veya PE adı verdiğimiz keşfedilmemiş radyasyonların bilinci etkileme mantığı tam da TMSnin yaptığı ile aynıdır. TMS ile beynin belli alanlarındaki elektrik, yollanan EM radyasyonla değiştirilir. Beyine gelen NE veya PEde aynı mantık ile bilinci etkiler. Bilinç ise gerçekliği (kaderi) yaratır.

Obsesyonun ya da ilahi esine kapılmanın mantığı budur. Kuantum mekaniği şafağında obsesyon ve dinsel esin benzeri okült ve din çıkışlı kavramların bilimsel açılımına ulaşmak mümkündür.

Şimdi biraz haddimizi aşalım ve gülümsemeye başlayalım.

TMS ile en çok –bizim varlığına inanmadığımız- depresyon tedavi(!) edilir denmektedir.

[Dilimi tutamayacağım bir parantez açacağım: Yahu, bir allahın kulu "Ya, neden benim temizlik işlerimdeki yardımcım, ya da işvereni olduğum emekyoğun ortamda çalışan elemanım, hatta bizim sokağın berberi, taze meyve için alışveriş yaptığım pazarcı amca, aracımı götürdüğüm sanayideki usta gibi şahsiyetler depresyondayım diye bir köşeye çekilip süzülmüyor, ya da panik atak yaşamıyorlar? Acaba neden bu hastalıklar (özür dilerim bipolara biz gelemdik, o yeni çıktı, ne olduğunu anlamaya çalışacağımız da yok) hep "aman bilgi alayım" diye onu-bunu okumadan duramayanların başına geliyor?" demiyor.

Seçim özgürce yapılmalıdır tabi ki. Her seçime saygımız olmalıdır.
- İsteyen genel akıma uyup modern ve çağdaş biçimde, (hatta isterse bir yandan köşeye büzülüp, bir yandan da "aman ne de çağdaşım" diye gurur duyarak) hasta olur.
- Dileyen ise saçmalığa pabuç bırakmaz, bunalınca/sıkılınca (ki, bundan kaçmak olanaksızdır) bütün gücü ile silkelenip kankayı arar, maç muhabbetine dalar; alışveriş sitelerine akın düzenleyip yeni tarz yaratmaya koyulur; oynak bir müzik açar, kendini ritimlere bırakmaya çabalar. (Ya da benim gibi en sevdiği giysisini giyer, müziği açar, hayali gitarını kaparak ayna karşısına geçer, Yngwie Malmsteen ile solo yapar. ;-) )

Beyni, "Canım sıkıldığında veya bunaldığımda hemen en sevdiğim konuyu ifa etmeye atlamalıyım"a şartlarsanız –biraz zor olsa da (ki, geciktikçe zorluk artar)- o adımı atarsınız. Beyni "Ben depresyondayım" bataklığına gömerseniz pek çağdaş ve aydın şekilde "mızıldanma mode on" konumuna atlarsınız.

Anlayışsız biri değilim. Ama şunu da söylemeden geçemem: İstediğini yapamayan ve yapamayacak olduğuna inandırılan insanların SADECE can sıkıntısından öte değeri olmayan beyin süredurumları ile trajedi yaratılmasına sempati duymamız zordur.

Sınırı aştıysam inanın ki milyonlarca insanın boşu boşuna o bataklığa kendini itelemesinden duyduğum elem yüzündendir.
]

Peki, depresyon basitçe nedir?
Beyinde–yanlış anımsamıyorsam hipokampus adlı bölümünde- kortizol yükselmesi ve depolarizasyonun (nöronlar arası elektrik atayışının) biraz tembelleşmesidir.

TMS ile beyine EM radyasyon yollayarak işte bu eylem hızlandırılmaktadır.

Kortizol diye gavurca ad takmaya gerek de yok; bu hormon, stres hormonu. Strese girince (hay başlıycam stresine… bu da gavurca yahu) CAN SIKILINCA salgılanıyor.

Demek istediğim şudur:
- Alelacayip havalara girip, bilinmez sisler içine gömülmüş, felçli gibi bir şey olduğuna inanan (modern dünya malı depresyon bazı bilgisever aydınların bu yönü kullanılarak böyle satılmaktadır), hele bunun bir hastalık(!) olduğuna inandırılan kişi, evrenini TAM DA bu sekilde yaratır. Hemen koşar, "uzmandan yardım alır" ve uzmanı canından bezdirir. :DD
- Ya da esnaftan Sülüman Ağalar, Efendi Turan Agalar, (hatta bizler gibi uyanıklar) "Hay canım sıkıldı yine, üzerime gelmeyin, pis dalarım" der -burası çok önemli- kendini dışarı atar (yani hayatın nabız atışının ve oksijenin olduğu sokaklara atar), bir süre canını sıkan şeyi ASLA düşünmeyeceği bir şeyler yapar (herkesin kendi dünyasına uygun "birşeyler"i bulup saptama gücü vardır) ve İDDİA EDİYORUZ ilk bir saatte eski (can sıkıntısı öncesi) beyin süredurumuna döner. TMSye onlarca para dökmez.

[Aklıma yine bir şey geldi. Sizden iyi olmasın, tatlılar tatlısı bir psikolog arkadaşım vardı. TVde bir kanalda da –tabi ki en az yirmi yıl önce- program yapardı. Şöyle ipucu vereyim, hatırlayan olabilir: Nazlı/çocuksu konuşması ile ve güler yüzü ile tanırdı. Bir keresinde bana seans arasında dinlediklerinden bunalıp arka odaya geçip tepinme isteği ile dolu olduğunu itiraf etmişti. Sözlerim, yeminim altındadır. Sonra bunu yayında dile getirdi. :)

Beni okuyan dostlar, bu insanları da boğmayın. Onlara hayat hakkında (doğru/pozitif düşünme hakkında) KISA sorular sorun, onları DİNLEYİN, sözlerini uygulamak için canınızı dişinize takın tanrı aşkına. Bu insanların boş laf dinlemesi yazıktır; onlar, dinlemelerinden çok, sözlerinin DİNLENMESİ gereken kişilerdir.

Anam şöyleydi, babam böyleydi, bacanak şu şekildi laf-ı gezafı ile beyindeki (hafızadaki) olumsuz alanları foton bombardımanına tutup eksite ediyor, canlı kılıyorsunuz. Hatta belki de zaman etkisi ile dağılmakta olan alanı yeniden canlandırıyor, genliğini öncekinden fazlalaştırıyorsunuz.
]

"Depresyondayım"cıları bu kadar sinir ettikten sonra ;-) TMS ile ilgili görüşlerimiz artık anlaşılmıştır ama yine de açıkça dile getireyim:

TMS, anaerkil bir tedavidir. Temelinde (Manyetik Maji Eğitiminde adamın gözlerini belertecek kadar bilimsel takılarak anlattığımız) hayırlı manyetizma vardır. (Bizim sistemde elektrik erkek, manyetizma dişidir. Bana sorarsanız, kibarlık adına alçak gönüllü olmayacağım, sadece bu özgün bilgiler için bile eğitim almaya değer.)

Manyetizma, aynı zamanda bazı bölgelerdeki depolarizasyonu aktive emekle kalmaz, aşırı aktiviteyi yatıştırır da… örneğin uyku düzenini –mideye bir sürü iğrenç kimyasal doldurmadan- olması gerektiği gibi oluşturur. :)

Bu kadar laftan sonra biraz konu ile alakasız olsa da son vurucu sözümü söylemeden de susmayacağım: Tedavi kelimesini duyunca pabucunuzu bırakıp kaçın. Tedavi varsa, hastalık vardır. Oysa bir düşünürün dediği gibi: "Hastalık yoktur, hasta vardır."

Gerçekliği kişi bilincinin yarattığının bilimsel olarak ortaya çıkarıldığı bu çağda eski laflara inanarak yaşamak…

Bu cümle de bitirmediğim cümlelerden olacak.

Geleceğin doktorlarının sadece TMS uzmanları olacağını varsaymak çok zor değil bence. Hastalık; ya hatalı bir inanç, ya da NE celbi ile BEYNİN yarattığı bir sonuçtur. Bu gerçek kabul edildiğinde her hasta(!) alete girip, hayırlı manyetimza (PE) ile ilgili alandaki NT salgılarını düzenletecek, böylece depolarizasyon istenen şekilde vuku bulacaktır.

Çok iddialı bir laf olacak ama, TMS ile iki yüzyıl içinde "TMS Cafe"ler açılacağına, bazı kişilerin tatile çıkmak yerine TMS alarak kendilerini daha dinlenmiş ve eğlenmiş hissedeceklerine inanmadan duramıyorum.

Biz insanlar mutlu olmak için beynimizi değil, olayları değiştirmeyi hedef alırız. Oysa beyin EM alanı değişirse, kişi kendini –olumsuz şartlarda bile- en şahane olayı yaşamış gibi hisseder. Ve beyine her şey öğretilebilir. Bunun için inanç, bilgi, istek ve sabır gibi dört nitleikçik yeterlidir.

Cennet'in içeriği de anılan bu durum, yani "olaysız mutlak mutluluk"tur. TMS bize Cennet'e uzaktan bakma, ya da daha romantik ve dinsel metinlerde geçen bir değim ile "Cennet'in benzersiz kokusunu duyma" şansını sunar bence.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -