722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

KUANTUM

SORULAR ANA SAYFA
Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Ruhsal Sorunlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi | Astroloji | Fal/Tarot
Müslümanlık | Çeşitli İnançlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

TÜM KUANTUM SORULARI
23 Aralık 2019
Namaz sonrası çatlayan bardak

Geçen cuma bir arkadaşım çok ısrar etti , mutlu olsun diye cuma namazına gitmiştim , aklıma İslamiyetteki ''Kişinin Allah a en yakın olduğu an secde anıdır'' düsturu geldi ,yogadaki balasana hareketi ile beyne kan akışını hızlandırdığını düşündüm , ibadethanelerin manyetik ortamlarının ve toplu ibadetlerin kolektif bir manyetik algılama yaratabileceği aklıma geldi... Bende tüm namaz boyunca güzel bir Maji çalıştım...

Akşam evde çocuklar uyuduğunda lavaboya gittim , arkamdan sesler duydum , birisinin geldiğine emindim , baktım herkes uyuyor , sabah oldu , sürekli su içtiğim toprak bardak çatlamış ve su koyduğumda size gönderdiğim şekli almış! Siz bu konulara gizem çerçevesinde bakmıyorsunuz ama benim başıma bu şekilde açıklayamadığım olaylar geliyor , siz yinede bir yorum yapabilir misiniz çok kısa , korku asla yok ama insan merakta ediyor....

YANIT

(Okuyucu, yanıtta geçen tüm kısaltmalar için Sorular ana sayfası sağ üstteki DİKKAT! başlığındaki açıklamalardan yardım alabilir.)

Evet; anlattığınız olay benzeri durumları bizler kesinlikle gizem şeklinde yorumlamayız.

[Bana “Kesinlikle mi? Kesin bir şey hani yoktu?” diyebilirsiniz. Doğrudur; evrende aslında kesinlik yoktur (ataerki binyıllarca olduğuna inandırdığı için var sanılır), ama bilimin ortaya koyduğu şeyler bir anlamda kesindir. Bilim, elimizdeki -kesinliğe en yakın- sonuçları verebilen yegane disiplindir.

Standart bilimdeki hata, her şeyi kesin sonuca varılanla sınırlı şekilde görmesidir. Örneğin Newton fiziği ile doruğa çıkan "pozitivist felsefe" ("gördüğünden başka şey yoktur" biçiminde özetlenebilecek ataerkil yaklaşım) gerçekleri öyle bir boğmuştur ki, maji benzeri nice bilgi sistemi yok sayılmıştır. Oysa standart bilim sadece gerçekliğin yapısını anlamakta değil, temel teorilerinde de çok defa yanılmıştır. Örneğin; Newton'un ünlü yerçekimi teorisinde bütünü ile yanıldığı, yani birbirini çeken hiç bir şeyin olmadığı, kuantum mekaniği ile ortaya çıkmıştır. Newton aslında bir okültisttir de!.. Gökkuşağının yedi renk sayılmasının nedeni, Newton’un okült öğretiler gereği her şeyin temelini yedi planet sanması, yediye indirgemesidir. Çağdaş bilimde artık tayfın altı renk olduğu anlaşılmıştır! Özetle; Einstein1 ve Hawking dahil, nice teorisyen yanılmıştır. Ama hala da bilim -yukarıda söz ettiğim gibi- "elimizdeki -kesinliğe en yakın- sonuçları verebilen yegane disiplindir".]

Bizlere göre (kendimize "okültist"ten başka takacak ad bulamasak da, aslında ne kadar okültist olduğumuz hayli tartışmalıdır) gizem diye bir şey yoktur; olan-biten her şey fiziktir. BU yüzden bir hayalet (ya da şimdiki moda eğilimi ile cin) gören, daha doğrusu görme şansı yakalayan, herkes korkup kaçacağına, hemen bir teorik fizikçi bulup onu ortama davet etmelidir. :)

Artık sizin olayınıza gelelim…

Biliyorsunuz, nöronlarınız her ateşlendiğinde sinapslarda2 NT'ler salgılanır. İşin ilginç yanı, bu durum sizin algılarınızı (gördüğünüzü, duyduğunuzu, okuduğunuzu vb.) yorumlamanızla oluşmaktadır ve söz konusu kimyasallar da ateşlemeyi (sinyal atımını) biçimlendirmektedir. Kısaca; algılarınızla, nöron ateşlersiniz, nöron NT salgılar, salgılanan NT ile sinyal sinapsı geçer, uygun reseptöre (alıcıya) bağlanır, aynı biçimde nöronu ateşler (ya da durdurur) vb. Bu nöron ateşlenmelerinin yapısı QM ve ETC teorilerine göre beyin elektriğinin yapısını belirler; çünkü bu elektrik, EM alanınızı (ezoterizm ortamının aurasını) oluşturmaktadır.

Kuantum uzayında EM alanlar vardır. QFT teoriler ile alanlar konusuna büyük ilgi başlamış ve kanımca bu teoriler bilim dünyasında topyekun benimsenen ilk teori olma başarısını göstermişlerdir. Söz edilen alanların -bir anlamda- birimleri (eksitasyonları) foton olabilir, başka bir bozon olabilir vb. Majide “tanrılar” sözcüğü ile kullanıanlar, hatta (İslami majide yaygın şekilde kullanılan ve Müslümanlıkta "Allah’ın güzel adları" şeklinde benimsenen) esmalar, aslında ana alanın (yaratıcının) dalgalanmalarıdır (ripples). Yani tıpkı hayalet gibi, cin gibi, majikal tanrı da yoktur; sadece alanlar ve onların kuvvet taşıyıcı parçacıkları vardır. (Fizikçi arkadaşlar, lütfen karşı çıkmadan önce bütün bozonların bulunmuş olamayacağını, Higgs'in daha yeni bulunduğunu anımsayın.)

Kişisel olarak her insanın da -yukarıda söz ettiğim gibi- hayata bakış açısına dayalı bir alanı ve alanın fotonlarının bir dalga boyu vardır. Kişisel frekans, bir diğer alanın aynı frekansı ile karşılaştığında ne olur? Yine fizik: Rezonans meydana gelir!

Anılan rezonans güçlü ise bardak da çatlar, küp de kırılır, duvarlardan tık sesleri de gelir… Bu yüzden adeptlerin majikal çalışması sırasında sağdan-soldan pıt, tık, çat sesleri gelmesi olağandır, hatta çalışmanın başarısına delildir; çünkü bu seslerin varlığı, senkronizasyonun kurulduğu ve güçlü olduğu manasındadır.

[Ancak foton -yani radyasyon- yüksüzdür; çünkü kütlesi yoktur. Fakat beyin elektronlardan meydana gelir ve elektronlar yüklü parçacıklardır. Hareket eden tüm yüklü parçacıkar manyetik alan yaratırlar; manyetik alanlar ise tüm hareket eden yüklü parçacıklara bir kuvvet uygularlar. Sesleri var eden bu kuvvetin -belki de ısıya/genleşmeye bağlı- yarattığı sonuçtur. Isı daima tayfın pozitif tarafında meydana gelir. Bu yüzden ses çıktığında PE ile kontak olduğunu düşünmekteyiz.)

Beyin elektriğindeki bazı dalga boyları, bazı olaylar sonrasında yükselebilir. Örneğin büyük acılar sonrasında kehanet yeteneğinin (uzay-zaman somununda yer alan geçmiş ve gelecekte gezinme yeteneğinin) gelişmesi olaylarının nedeni budur. Siz de büyük olasılıkla camide yaşadığınız deneyim ile hem alanınızı güçlendirdiniz (dalga boyunda genlik yarattınız), hem de (böylelikle) bazı (camide bulunması mümkün olan) güçlü alanlarla senkronize oldunuz (kontağa geçtiniz). Bu yüksek genliği olan dalgaların benzer alanlarla senkronize olmaları sonrasında makrokozmos ortamında kalıcı etkiler (maddelerde çatlamalar, kırılmalar) olabilecektir. 1900lerin moda konusu telekinezi olayının gerisinde de aynı mantık vardır bize göre.

Sözün özü; karanlıkların gerisinde insanı izleyen, saldırmaya ya da yardıma hazır ecinniler, melekler, gulyabaniler, cinler yoktur, sadece alanlar vardır. Olaylara ataerkil korkutmacalarla değil, bilim aspektimizden bakarak gizem diye bir şeyin olmadığını görmek, rahat (boş korkulardan arınmış) beyin elektriği (yani PE) yaratmanın ilk adımlarındandır.

“QFT, gerçekliğin temel işleyişi hakkındaki bu güne dek sahip olduğumuz en iyi tanımdır!” David Thong (İngiliz parçacık fizikçisi)



DİP NOTLAR

Einstein'ın yanılmaları (hatta gerçeği engellemeye çabalamaları) ünlüdür. Aralarında kanıtlanmış gerçekler olan Quantum Entanglement ve Çift Yarık Deneyi ile kanıtlanan "ölçüm gerçekliği yaratır" sonucundan öte; yanılmalarının en çarpıcısı Kara Delik diye bir şeyin olamayacağı hakkındaki iddialarıdır. Ama "yiğidi öldür hakkını yeme", Einstein da, Hawking de, bir çok yanılgılarını "Bu en büyük yanılgım" diye kabul de etmişlerdir.

Okuyucu için not: Sinaps, nöronlar arasındaki -bir çeşit- bağlantı noktalarıdır. Elektrik sinyalı bu noktaları geçemez. Burada kimyasal transfer (NT salınımı) devreye girer.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -