722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

KUANTUM

SORULAR ANA SAYFA | Maji | Astroloji | Fal / Tarot | Kuantum | Ezoterizm | Müslümanlık | Pozitif/Negatif Enerji | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi
İlişkiler | Özel İlişkiler | İş Hayatı | Janus

TÜM KUANTUM SORULARI
15 Aralık 2017
Doğaüstü aleme kanıt var mı?

Dogaüstü bir alemin var oldugunu kanitlamanin bilimsel bir yolu var midir?

YANIT
Sorunuzu -içerikte yer alan “kanıtlamak” sözcüğü çok zorlu bir kesinliği gerektirdiği için- “Dogaüstü bir alemin var oldugunu göstermenin bilimsel bir yolu var midir?" şeklinde sorarsak yanıtım “Evet var; bu yol da bilim, yani kuantum mekaniği...” şeklinde olacaktır.

“Doğa üstü alem” olarak nitelenen, madde alemi ötesinde var olduğu varsayılan, okültizmde “astral” şeklinde adalandırılan söz konusu alemin “kuantum uzay-zaman geometrisi”nden başka bir yer olmadığı kısa süre önce anlaşıldı; çünkü majikal çalışmaların (yani beyin vibrasyonları ile kuantum ortamında embed gerçekleri yönetme olayının) gerçekleştiği yerin kuantum uzayı olduğu Orch OR yorumu ile ortaya çıktı. (Detaylı bilgiyi 722 MAJİ EĞİTİMİ’nde vermekteyiz.) Majinin bir anlamda nedenselliği, nasıl işlediği, hatta gerçekliği ortaya çıkmıştı bu yorumla.

Bunun ötesinde yine kuantum mekaniği ile doğa üstü bir alemin olmadığı; oysa doğa üstü denilen alemde yaşamakta olduğumuz, madde sandığımız alemin gerçek olmadığı hakkında onlarca -kanıt denilebilecek- bilgilere varıldı ve farklı teoriler geliştirildi.

“Holografik Evren” bunlardan aklıma gelen ilki... Bu teori “madde evreni” (dünya, uzay, planetler, yıldızlar) sandığımız ortamın aslında iki boyutlu bir “yerden” yansıyan bir hologram olduğunu göstermekte!..

İkincil olarak verebileceğim örnek Richard Terrile’in baş savunucusu olduğu “gerçek varlıklar değil, bir bilgisayar programının sanal karakterleri olduğumuz” hakkındaki “Simülasyon Hipotezi”... Bu konuda Hollywood yapımı bir film izlemek isterseniz 1999 yapımı The Thirteenth Floor adlı filmi önerebilirim.

Bu iki -sınırları ciddi ölçüde zorlayan- varsayımı bir kenara bıraksak bile, kuantum mekaniği ile “Gerçek diye bir şeyin olmadığını, gerçeğin -tıpkı Simms City oyunundaki gibi- sadece baktığımız yerde, (bakışımızla, bakış biçimimizle) oluştuğunun” ortaya çıktığını görürüz. Einstein bile kabul edemedi bu durumu, “Ben bakmayınca Ay’ın orada olması gerekir” dedi... ama Bohr’ın haklı olduğu kanıtlandı. Şu anda arkamızda olan duvar, ya da odanın arka bölümü -biz bakmadığmız için- yok.

Kuantum mekaniği alanında ilerleme öylesine yüksek ivmeli ki, Bohr’un (Einstein’ın inanamadığı) “Kopenhag Yorumu” (yani “gerçeği ölçme yaratır” şeklindeki hipotez) artık biraz “demode” sayılmaya başlandı. Esprili bir dille “Modern olanlar” diyebileceklerimiz ise Orch OR, Quantum Mind (özellikle David Bohm'un "Implicate Explicate Order"ı), Many World Theory hipotezleri. Ve altını çizerek ekleyeyim: Pop kültürde sıklıkla dile getirilen "elektrik aldım" sözcüğünün gerçeklere gönderme yapıyor olabileceğini gösteren Matthew Fisher'ın "aksiyon potansiyelinin (bir anlamda beyin elektriğinin) süperpozisyonlar (yani bir çeşit bilinç ve kader olasılıkları) taşıdığı"nı gösteren teorisi...

Kuantum ortamında çok farklı yerlerden çıkan farklı teoriler hep aynı yere gönderme yapıyor: Yalan sanılan madde ötesi alemin gerçek, somut madde sandığımız ortamın aslında yalan (sanrı) olduğu... yani madde ötesinden "buradan" başka yer olmadığı!

Farklı açıdan bakalım: Madde ötesi alem, eğer genelde algılanmakta olduğumuz gibi “Başka bir yer” ise bile, okültistlerce empoze edildiği gibi esrarengiz, gizemli, bilinmezlikle dolu, nedensellikten yoksun yasalarla var olan bir yer değil; yapısı farklı olsa da, gerçek fizik formülleri ile işleyen, ya da anlatılabilecek yapıda bir ortam.

Toparlayalım: Yüzıllarca okültistler, efsuncular, büyücüler, simyagerler vb. gerçek olayları veri yetersizliği ve kendi bilinmezlik hayranı kafa yapıları nedeni ile “tiyatro ortamında” kullandılar. Yani gerçek bilime biraz isteyerek, biraz mecburen kılıflar giydirdiler. Kuantum mekaniği (çağdaş bilim) ise işin tiyatro kısmının gereksizliğini gösterdi ve giderek hepsini formülize ediyor.

Bu gidişle iki yüz sene içinde Tanrı da formülize edilirse; böylece bilim adamları, okültistler, ateistler, mütedeyyinler vb. gibi farklı düşüncelerdeki kimseleri bir araya getiren ikinci bir Altın Çağ başlarsa şaşmayacağım.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Makaleler    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -