722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

YAŞAM ve İLİŞKİLER

SORULAR ANA SAYFA | TÜM YAŞAM ve İLİŞKİLER SORULARI

Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Ruhsal Sorunlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Astroloji | Fal/Tarot
Müslümanlık | Farklı İnançlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

SON EKLENEN SORU        |        TÜM SORULAR        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!        |        ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

14 Aralık 2020
Anaerkil Şifalı Yiyecekler (Afrodizyaklar)

Bu yanıtınızdaki “Alakasız laflar edeceğim, hoş görün: Bir Adana kebap manyağı olarak” cümlesi ile başlayan bölümü kahkahalarla okudum, gerçekten haklisiniz, okurken sayenizde hem PE ile doldum hem de canim adana kebap çekti :) Aklima da aslinda yemegin bizi mutlu etmeye ne kadar faydasi oldugu geldi, özellikle son zamanlarda acikip yemek hayali kurdukça enerjimin yükseldigini fark ettim. Tabii ki herkesi cani neyi çekiyorsa - belki zararli bile olsa- o mutlu eder ama illa ki sizin bildiginiz belki bitkiler vs. gizli bir seyler vardir diye düsündüm :) ya da neyi anlatmak sizi mutlu edecekse, cevap için simdiden tesekkürler, sevgiler.

YANIT

Tatlı sanal öğrencime merhaba!

Ne güzel bir soru bu… Teşekkürler ederim. Ve bu kez kolları sıvayıp yanıta başlayalım:

Kişiye kazanım sağlatacak gizli, bu yüzden de gizemli şeyler…

Pek çoğumuz bunun peşinde değil miyiz? :)

Standart (ve bence işe yaramaz) majinin çıkış noktası bu düşünce, ya da bu arzudur. Sihirli saatlerde, sihirli şekiller çizip, sihirli kelimeleri söyleyen herkes arzularına erişecektir. Yani maji yöntemdir, beyin bio-kimyası ve EM alanı değil. Bu yüzden baş gereklilik, söz konusu “sihirli” şeyleri içeren gizli bilgiye ulaşmaktır.

Oysa -çok ileri gideceğim, okurlardan hoşgörü rica ediyorum- ne sihirli bir şey vardır, ne de -hazır mısınız duymaya- yararlı bitki. :)

Bir bitkinin yararı bile ortak beyin elektrikleri ile var edilen bir evrenin sonucudur. Bu yüzden ölüm korkusu dolu (stresli), fazla yaşayabilmek adına sürekli faydalı olduğu söylenen şeyleri tüketen kişiler yine de hastalıklara yakalanabilecekleri gibi, gönül rahatlığı ile (“rahat” sözcüğü ile nitelediğimiz pozitif beyin süredurumunda), öncel evrenin yegane yapıcısı “denge” içinde yaşayan kişiler, çok yararlı şeyler yemedikleri/içmedikleri halde (örneğin canları İSTİYORSA günde iki sigara, akşamları 1-2 kadeh içki, çok sık olmadıkça kıtır patates kızartması, koca tabak mantı, soğuk kış günlerinde kahvaltıda ballı kaymak :) ) -kısa ya da uzun ömürlerini- sağlıklı ve kaliteli yaşarlar.

Ancak kuantum mekaniğinin bazı teorilerine göre bedenin (body schema - Stapp) de senkronizasyonları vardır; insanların sıkı bağlarla bağlı oldukları, fiziksel bağlantılı bir body-world schemaları (“vücut-dünya şeması”) bulunur. Yani beden, yapısına göre fizik plan ile senkronizasyon halindedir. Bu senkronizasyonu güçlendiren şeylere yararlı, senkronizasonu bozacak şeylere zararlı diyebiliriz.

Bu (yani doğal yapı) ve de anaerkil okültizm açısından (ki, ikisi daima ortak şeyler söylerler) sadece yararlı değil, belki de “en” yararlı besin sarımsaktır. (Bizim çetedeki -yani benim bebeğin sokaktaki köpek arkadaşları ile yaptığı gruptaki- arkadaşlardan birinin adını bile sarımsak koydum.)

SARIMSAK

Sarımsak hakkında Lokman hekim ile ilgili bir hikaye vardır.

Lokman hekim, Kuran’da onurlandırılan ve adına bir sure olan bir şifacıdır. Araştırmacılar onun kompozit bir kimlik olduğunu (yani birden fazla Lokman bulunduğunu) öne sürerler.

Kuran, Lokman
12 Biz Lokmana hikmet verdik (…)

Lokmanlardan biri ise Anadolu, Adana ile ilgili.:) Bu konuda yıllar önce yaptığım bir araştırmadan alıntı vereyim, uzun-uzun yazmayayım:

Lokman, ülkemizde yaşamış olması ile de bilinir ve onun ölümsüzlük arayan kimliği en çok bu mitlerde vurgulanmaktadır. O, Anadolu’da geçen efsanelerinde de hastaları iyi etmektedir; ama artık bir doktor değil, gizemli bir şifacıdır.

Anadolu efsanesine göre Lokman “otların, çiçeklerin ve ağaçların dilinden anlayan” bir bilgin. Kırlara ve dağlara çıktığında tüm bitkiler ona hangi hastalığı iyi ettiklerini fısıldarlarmış. Lokman da bu bilgileri kara kaplı bir deftere yazar, zamanı gelince o bilgilerle insanları iyi edermiş. Lokman’ın bir de eczanesi varmış. Bu eczaneye bir hasta girdiğinde ona şifa verecek ilaç Lokman’ın gücü nedeniyle sallanmaya başlar; Lokman da bu ilacı alır, hastaya verirmiş.

Böylece hastalık nedir unutan insanlar Lokman’dan bu kez ölümsüzlüğü istemeye başlamışlar. Lokman da ölümsüzlüğü sağlayacak otu bulmak için başlamış dünyayı dolaşmaya... Sonunda yolu Adana’nın Misis Havraniye köyüne düşmüş ve bir gün bir çınar altında uyurken ölümsüzlük bitkisi ona kendinin yanında olduğunu fısıldamış. Lokman hemen otu koparıp kara kaplı defterinin yaprakları arasına yerleştirmiş tabii ki. Ama Asklepios efsanesinin sonu burada da benzer şekilde yinelenmiş. Bir ölümlünün ölümsüzlük sırrını keşfetmesi -tıpkı Zeus gibi- bu kez de Yahveh’i kızdırmış ve o da Cebrail’i buluşu yok etmesi için görevlendirmiş. Cebrail Lokman’ı Ceyhan nehri üzerindeki Misis köprüsünden sulara bakmaktayken bulmuş. Hemen Lokman’ın yanına giderek kara kaplı defteri suya atmış. 1 Defterin hırçın sulara düştüğünü gören Lokman duraksamadan suya atlamış ama ne yazık ki bilgi dolu defterine ulaşamamış. Yaz gelip sular çekildiğinde ise kitabın birkaç yaprağı bir buğday tarlasında görülmüş. İnanç o dur ki bu gün dünyadaki tıp bilimi o yapraklarda yazılı bilgilerden gelir!

Bu efsanenin izleri ise yörede hala görülmekte: Öyle ki, kitabın bulunduğu varsayılan arpa tarlasının toprağı kutsal sayılıyor ve çocukların ağrıyan yerlerine bu toprak ısıtılıp beze sarılarak konuyor.

Sarımsağın tohumları yok edilerek ölüme engel olan yanı engellenmiş, ama bu sefer de birçok hastalığa deva olmayı sürdürerek kaliteli bir yaşam sunmaya koyulmuş. O yüzden bize göre “Kendini seven, sarımcakcığı da sever”.

GİNSENG

Sağlık dedik, buradan anti-aging’e gelelim (anti-aging sadece benim gibi ihtiyarlarla ilgili bir konu değildir) ve ginseng diyeyim.

Bu bitki endokrin aktivitesini arttırıyor, kalp ve merkezi sinir sistemi üzerinde etkisi var diyorlar. Detayları geçelim. Canlılık adlı o gizemli enerjiyi sağlıyor. Ancak kapsül ile yutulması önerilmiyor; tükürük onun niteliklerini daha iyi aktive ediyor. Bu yüzden çiğnenmesi gerek. Bir kitapta okuduğuma göre Çinliler demliyorlar, suyunu içiyorlar ama posayı atmayıp yine çiğniyorlar. Yani demlenince bile yararı azalmıyor.

Hastalık ve yaşlılığa (köhnemeye) direnmek öncel erek, kabul; ama ya cinsellik? Cinsel heyecanı yüksek bir hayat (sağlıklı bir yaşamdan sonra gelse de) çok önemli değil mi?

Biz paganistlere göre öyle… Bu yüzden şimdi uyarıcılardan söz edeyim.

MANDRAKE

İlk anlatacağım o kadar faydalı bir bitki ki, sadece adama/kadına hız vermekle kalmıyor, sağlık da sunuyor.

Söz ettiğim bitki Mandrake, yani Adam Otu.

Konuya biraz detaylı (mistik açıdan) bakalım:

Bilirsin; “Kuran toplanırken araya farklı bilgi sıkıştırılmış olabilir; IŞİD gibi örgütler bu yüzden eylemlerinde Kuran’ı kaynak gösterebilmektedirler” şeklinde bir kuşkumuz vardır. Aynı düşünce, çok daha kesin olarak Tevrat için de üretilebilir. Tevrat’ta öyle bir bap vardır ki, içinde seks ve hatta ayak fetişizmi bile buluyor olabilir. :) “Şarkılar Şarkısı”dır bu bölüm. Söz konusu bapta iki sevgili karşılıklı tam bir erotik ağız ile konuşmaktadırlar.

Tevrat, Şarkılar şarkısı
1
Kız
2 Beni dudaklarıyla öptükçe öpsün! Çünkü aşkın şaraptan daha tatlı.

7
Erkek
1 Ne güzel sandaletli ayakların, Ey soylu kız! Mücevher gibi yuvarlak kalçaların, Usta ellerin işi.
2 Karışık şarabın hiç eksilmediği Yuvarlak bir tas gibi göbeğin. Zambaklarla kuşanmış Buğday yığını gibi karnın.
3 Sanki bir çift geyik yavrusu memelerin, İkiz ceylan yavrusu.

Yorumcular bu satırların Yahveh aşkını anlattığı, yani Yahveh’e söylendiği konusunda ısrarcıdırlar. :D

Her neyse; özetle tumturaklı, savaşçı, gürül-gürül biçimde kılıçtan, zaferden, katliamdan, felaketten söz eden baplar arasında bu sıcacık bölümün nasıl girdiği gerçekten yanıtsızdır.

Mandrake ise işte bu bölümde yer alır.

Tevrat, Şarkılar şarkısı
7
Kız
12 Bağlara gidelim sabah erkenden, Bakalım, asma tomurcuk verdi mi? Dalları yeşerdi mi, Narlar çiçek açtı mı, Orada sevişeceğim seninle.
13 Mis gibi koku saçıyor adamotları, Kapımızın yanıbaşında Taze, kuru, Her çeşit seçme meyve var. Senin için sakladım onları, sevgilim.

Adamotu burada İbranice dudaim’dir ve kökü “aşk zevkleri” manasındaki dudim’dir.

Adamotunun kökünden koparılmaması hakkında da bir inanç vardır. Kökündeki demon’un böylece acı çekeceği ve koparana zarar vereceği anlatılır.

Bir de bizden anekdot: Bir arkadaşımız mixer gibi bir alette (adını anımsayamadım) toz haline getirip, çok az miktarını şarabına katıyor.

ŞEYTAN TERSİ

Ve yine seks diyelim; bir diğer uyarıcıdan söz edelim:

Şeytan tersi!

Adam otu ve Ginseng’den çok daha ucuz olan bir buhurdur bu. Aprentis dönemimde bolca kullanmışlığım vardır. Kömürün üzerine atınca garip, pis diyebileceğimiz bir koku verir.

Asıl önemli olan: Cinsel güç verdiği hakkında inanç bulunmaktadır.

Bir de anımı ekleyeyim: Bir gün Bülent Kısa’yı yeni çerçevelettiğim bir resmi göstermek için ritüel odama davet ettim. Ancak o duvardaki resme değil, bir gece önceden kalmış artık buhura bakmaya başladı ve aniden “Şeytan tersi değil mi bu?” diye sordu. Tam “evet, öyle” diyecektim ki, yanıtımı beklemeden, hatta bana sormadan, uzandı ve minik bir parçayı ağzına atıp yuttu! “Bana sormadan” sözümün nedeni Bülent’in gördüğüm en düşünceli insanlardan olmasıdır. Annesinin yanına taşınan bir hanım arkadaşımıza “Ayıp olur yaaaa” diyerek telefon etmemişliği vardır. Şeytan tersi, Hayatı “dibine-dibine” yaşamayı seven için bu denli beklenmeyen bir tepki vermesine neden olacak kadar önemlidir. ;-)

Anlayacağın, bizim zor bulunan pis kokulu buhurun güçlü bir afrodizyak olduğunu o gün Bülent’ten bu şekilde öğrendim.

[Seks deyince çenem düşer. ;-) Bu yüzden araya bir de –bir Osmanlı olarak- Osmanlı “taamı” katayım. (Osmanlı olmam Atatürkçülüğüme engel değildir. Bu konuda siteden kaldırdığımız, ama yeniden koyabileceğimizi bir de araştırmam vardır.) Bu taam, sağlık aşıcından da bir yıldız!

AŞURE

Aşureyi Nuh peygambere bağlarlar… Doğru mudur bilemem. Ancak Aşureye katılan gıdaların neredeyse tümü İlk Çağ paganizminde Ana Tanrıça’nın kutsal yiyecekleri olarak geçer. Ayrıca kutsal bayramlardaki festivallerde (paganizmdeki kutsal bayramlarda seks vardır ve bu “festivaller” şeklinde kibarlaştırılan sözcüğün asıl karşılığı “orjiler”dir) katılımcılar cansızlıkları ile bir köşeye çekilip eğlenceye mahzun-mahzun bakmasınlar, ortama aktif şekilde kaldırsınlar, çok pardon, karışsınlar diye, önceden pişirilip dağıtılan yemekleri andırmaktadır.

Ancak “biraz coşayım” diye marketlerde satılan raf ömürlü olanlar tüketilirse beklenen etkiyi sağlayacağından büyük kuşkum var. Eğlenmeyi seven ve eşleri ya da hanım arkadaşları yemek yapmayı bilen erkeklere aşure özel tavsiyemdir. Aşureyi erkeklere öneriyorum; çünkü kişisel düşüncem, cinsel performans arttırıcı yiyeceklerin erkekler üzerinde daha etkin olduğu yönünde.]

Şimdi izninle konuyu farklı bir mecraya çekeyim:

Peki ben bunları ne ölçüde kullanıyorum?

Sarımsak haricinde -tüm dürüstlüğümle söylüyorum- tekini dilime değdirmişliğim yoktur. (Aşure yiyememe nedenim çevremde pişirmeyi becerecek kimse olmaması. :D Evliyken "hamutunnan götürürdüm". Ancak yalan olmasın, kutsal günlerde bir kaç komşum, sağolsunlar, bir tabak getiriyorlar.)

Sarımsağı ise sultanlık adlı bekarlığın, hiç de sultanlıkla ilgili olmayan bölümü olan yemek pişirme zorunluluğunda kel-kör yapmaya uğraştığım gülünç (ve de iğrenç) yemeklerde kullanıyorum. Uydu-uymadıya bakmadan her şeyin içine atıyorum.

Eğlenceyi fazla kaçırma süreçleri sonrasında, pantolon kemerinin üzerinde gözümün alışık olmadığı bir çıkıntı görüp paniğe kapılarak anında rejime başladığımda (bu yaklaşım aç yaşamakla ilgisizdir, “yeniden dengeleme” anlamındadır) ek vitamin almak dışında, son 30+ yıldır Asprin’den (çok seyrek Novalgin) başka ilaç ya da vitamin takviyesi kullanmışlığım yoktur. (İki yakın çalışma arkadaşım da bu gruptadır.)

Oysa ilaç-sever bir geçmişim var: Örneğin 24 yaşındayken evime konuk gelen bir öğrencimi (o zaman da spor hocasıydım) şaşkınlıktan yerinden zıplatan bir ilaç dolabım vardı. Öğrencimi şaşırtan, dolabın içinin envai çeşit ilaçla doluluğu kadar, benim boyumda olmasıydı da. :D

“:) ya da neyi anlatmak sizi mutlu edecekse, cevap için simdiden tesekkürler, sevgiler."
Ne şahane bir cümle bu ya! Okuduğumda kalbimden bir minik pırıltı zıplayıverdi, bence sana geliyor. Bu derin bir incelik taşıyan cümlenin gerisinde “Her duyacağım şey, bir şekilde hoşuma gidecek” (ya da işime yarayacak olabilir) biçiminde cümleleştirebileceğim gerçek bir inanç var… canım öğrencim benim. :)



DİP NOTLAR

Bazı efsanelerde Lokman ölümsüzlük iksiri olan şişeyi Ceyhan nehrine düşürüyor; bazılarına göre ise formül yağmurda siliniyor.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -