722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

YAŞAM ve İLİŞKİLER

SORULAR ANA SAYFA | TÜM YAŞAM ve İLİŞKİLER SORULARI

Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Ruhsal Sorunlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Astroloji | Fal/Tarot
Müslümanlık | Çeşitli İnançlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

SON EKLENEN SORU        |        TÜM SORULAR        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!        |        ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

22 Mayıs 2020
Kediler ve Negatif Enerji (NE)

Sevgili Janus, bir yanitinizda kedilerin negatif enerji tasidigini yazmissiniz. Uzun yillardir evde kedilerle yasamis olan bizler bunu okuyunca biraz üzüldük ve sasirdik. Bize göre çok tatli hayvanlar ve nasil negatif enerji tasirlar anlayamadik. Kedilerden biraz daha bahseder misiniz? :3 Evde kediyle yasamanin pozitif taraflarindan mesela :3 Sevgiler.

YANIT

Üzülerek söylemek istiyorum ki evet; kediler NE taşıyan hayvanlar grubundandırlar.

Neden bunu üzülerek söylüyorum; çünkü hem kedi-severleri üzdüğümün bilincindeyim, hem de bu duruma ben üzülüyorum… Ben de bir kedi-severim. Bir zamanlar evde -apartman dairesinde- on sekiz (rakam ile 18) kedisi olan bir insanım.

[Yanıtıma başlamadan önce TAM 22 SENE YAŞADIKTAN SONRA diğer aleme geçen, üç eşimi de gören, yeniden bedenlendiğini ve yeni hayatında çok mutlu olduğunu bana inanılmaz bir olayla anlatan, Familiarım olan (yani ritüelde kanlarımızı birleştirerek edindiğim) canım kedime bir selam yollayayım: Seni hala çok seviyorum Me'cim. Şimdi bir bebeğim var... ama yerin hep aynı kaldı bir tanem.]

Ve tatsız konulara girelim…

Hayvanalar -tıpkı bitkiler gibi- NE ve PE taşıyan iki grupturlar. Hangi enerjiyi taşıdıkları ise yaşam modelleri ile keşfedilebilir.

PE taşıyan hayvanlar;

  • sürü halinde yaşamayı yeğlerler,
  • aile kurarlar,
  • aile içinde erkekler ve dişi benzer görevleri üstlenirler, fazla cinsiyet ayrımı yoktur,
  • çiftleştikten sonra -her zaman olmasa da- genelde eşleşirler, ayrılmazlar,
  • Avlarını acı çektirmeden öldürür (boğar), sonra yerler. Sadece açsalar öldürürler ve yerler.
  • İlk aklıma gelen özellikler bunlardır.

    Bu konuda birkaç örnek vereyim: Ana Tanrıça’nın en kutsal hayvanlarından olan kumrular ve kargalarda dişi yumurtladığında erkekler de kuluçkaya yatar. (Dişi arada yuvadan uçar, dolaşır gelir.) Ataerkillerin en sevdikleri küfürlerden olan “çakal”ın öznesi çakallar pozitiftir. Eşleri ölünce, yani yavrulara süt verecek anne kalmayınca, kusarlar, kustuklarını bebeklere yedirirler ve bebeklerini hayatta tutarlar.

    Ana Tanrıça’nın yine önemli kutsal hayvanlarından olan kurtlar ve köpekler sürü yapmayı çok severler. Apartman kapısına çıktığımda kokumu alıp gelirler, markete bile peşimde en az iki köpekle gitmek zorunda kalan biriyim. :) Benim bebekle (köpeğimle) uzun sabah yürüyüşlerimizi genelde 4-5 “kişilik” grupla yaparız.

    Bu yüzden bir gün, ben, bebek ve dört arkadaşımız boş bir caddede yürürken karşı yönden gelmekte olan bir motosiklet hışımla tam yanımızda durdu; sürücü bıçak çekip “Senin köpeklerin yüzünden yoldan geçemiyoruz” diye avaz avaz bağırarak üzerime yürüdü. Ona köpeklerin bana ait olmadığını, her nedense biz dışarı çıktığımızda bizi izlemeye başladıklarını, ne kadar hızla kaçarsa o kadar kovalayacaklarını, durup beklerse ısırmayacaklarını, ısıracak köpeğin genelde havlamadığını açıkladım. Bu aşırı heyecanlı ("delifişek") delikanlı arkadaşım olmuştur. Yanımdan her geçtiğinde el sallar. Bir ay önce bir van, deli gibi klakson çalmaya başladı, baktım o! Sanırım meslek değiştirmiş, ama selam vermeden geçmemişti.

    [Kedilerle ilgisiz ama, yeri geldi, konu hakkında biraz konuşayım: O delikanlının öfkesine neden olan korkuyu anlayıp, "Bana nasıl saldırırmış?" hırsına, "Dayak yer miyim?" korkusuna kapılmadan onu sakinleştirmeye çalışmasam ciddi bir sorun yaşanabilirdi; çünkü yanımdaki köpekler havlamaya başlamışlardı. Ben, ezilip büzülmeden, saldırmayı sürdürürse karşılık bulacağını, ama ona kızgın olmadığımı, hatta haklılık payını gördüğümü, ayrıca gerçekten birşeyler anlatmaya çalıştığımı gösterdim. Ortam yatıştı.

    Benzer şekilde, önceden yazarı olduğum sosyal paylaşım sitesinde de yazdıklarımı beğenmeyip, moda kültüre uyarak hakaret hatta küfür eden birçok kişi ile dost olmuşumdur, kimileri özür dilemiştir; hatta bazıları sitemde (özellikle Sorular linkinde) beni izlemektedirler. :)

    Çok mu "geçimli" biriyim? Hayır, hiç değilim. "Barış güvercini" niteliği taşıyan karakterim yoktur.

    Çok mu "insan sever"im? Hayır, insanlara özel -hayvanlara olduğu gibi- içimi titreten bir sevgim yoktur. (Nefretim hiç yoktur.)

    Çok mu PE kazanma düşkünüyüm? Korkarım ki bu sorunun da yanıtı "hayır". Birçok kişi gibi hatalarından kolay ders almayan, dik kafalı bir yanım vardır.

    Ancak, evet, genel insan tipinden bir farklı bir özelliğim bulunmaktadır; o da "insanları, sorunlarını, davranışlarının nedenlerini gerçekten anlamak, hissettiklerini algılayabilmek, moda tabiri ile empati yapabilmek"tir. Düşman sanılan kişiye dikkatle, yakından, öfke ve korkusuna biraz hakim olarak bakabilen HERKES, onun en az kendi kadar korktuğunu, acı çektiğini, endişe içinde olduğunu, BU YÜZDEN öfke duyduğunu; kendinden belki de daha zor durumda sayılabileceğini anlar. Bu algılama ile çözüm sisler ardına itilmemiş olur, nasıl davranılması gerektiği sezilir. İşleri çıkmaza sokan, tarafların her ikisinin de duyduğu acı ve bu yüzden karşılıklı üretilen korkudur.]

    Köpekler basbayağı aşık olup eşleşir: Yaşadığım yerde yıllardır eş olan üç ayrı çift var. Hep birlikteler… Birlikte dolaşıyor, birlikte uyuyorlar. Birinin dişisi benimkine asıldı diye kocası bebeğe saldırdı. :) (Aşk/eşleşme ortamında köpeklerde bile yaklaşım aynı: Düşman olan hep “diğeridir”. :D)

    Bu eşleşmelerde, aşk denilebilecek farklı bir elektrik var. Örneğin eşlerden birinin erkeği çok ürkek. Biz grup olarak yanından geçerken hemen kuyruğunu bacakları arasına kıstırıp, kaçıyor. Bir gün grubumuza farklı bir köpek katıldı, bu çiftin olduğu yerden geçerken ürkek kocaya “diklendi”, koca kaçtı yine… dişi ise (küçük yapılı olduğu halde) bir atıldı… bizim yeni elemanı susturdu. Bu durumun bir doğal tepki olmadığını gösteren bir olay daha anlatayım. Bir gün aynı bölgeden geçerken gördüm ki ürkek koca yalnız, cengaver minik hanım etrafta yok… Ve yeni eleman bizim ürkek kocayı taciz etmeye başladı. Birden göğü korkunç havlama kapladı! Bir baktım, yüz metre uzaktan bir köpek delice havlayarak bize yaklaşmakta… Biraz tedirgin oldum tabi ki… ama kısa sürede ürkek kocanın hanımı olduğunu gördüm. Yapısal olarak küçük olduğu halde, inanılmaz bir cengaverlikle koşa koşa ürkek kocasının yardımına koşmaktaydı. (Sanırım eşinden yiyecek aramak için uzaklaşmış.)]

    NE taşıyan hayvanlarda ise bir erkek çok dişiyi döller… ve bırakır, yani çiftleşme sonrası uzaklaşır. Eşleşme yoktur. Bu konuda aklıma gelen iki örnek horozlar ve devekuşlarıdır.

    Negatif hayvanlar insanlara değil, besine bağlanırlar. Sahiplerine -hoşlanmadıkları bir davranış görünce- tepki gösterirler. Tehlike yaratırlar.

    [Biraz kırıcı olabilecek sözler söylemek istiyorum: Köpekler, kendilerini besleyenin boyunlarına tasma takıp gırtlağından çekiştirmesine bile ses çıkartmazlar. Kurt soyundan gelen, genelde av köpeği ırkından olan (örneğin Golden Retriever), soğuk ülke köpeklerinin (örneğin Sibirya Kurtları) ve genelde vahşi sayılabilecek bir hayvanın, her gün en az yarım saat koşma ihtiyacına engel olan köpek sahipleri kendilerine "hayvansever" demekte, sokaktaki türlere "acımaktadırlar". Özellikle büyük ırklardan olan bir köpeğin, sahibi ile genelde evde (yani kapalı mekanda) yaşamayı kabul etmesi onun yüzünde gülen bir şans değil, sahibine sevgisi adına yaptığı ciddi bir özveridir. Gençliğimde petlerime sevgi adına -pek çok kişi gibi- bilmeden, fark etmeden, acı vermiş, bir çok kişi gibi kendine "hayvansever" diyebilmiş biriyim. Zamanında iki ağabeyim beni uyardılar, ne yapmam, ne yapmamam gerektiğini bana öğrettiler. Bilinç yarattılar. Belki de sıra bana gelmiştir diye yazdım.]

    Negatif hayvanların seksi acılıdır.

    Şimdi bu bilgileri kedilere uyarlayalım:

    Kediler, sahiplerine değil, öncelikli olarak evlerine (yiyeceğe) bağlıdırlar. Aşırı kötü muamele görünce sahiplerini tırmalayabilirler. Eşleşmezler. Grup oluşturmazlar. Yalnızdırlar. Aç olmasalar bile diğer hayvanlara (örneğin kuşlara ve farelere) saldırırlar. Ve onlara uzun süre acı verici şekilde yaklaşırlar (kedi-fare oyunu). Erkek kedinin penisinde ürkütücü dikenler vardır ve dişi kedi cinsellikte acı çeker.

    Bilirsiniz, hz. Muhammet, seccadesinde uyuyan kediyi yerinden kaldırmamak adına seccadeyi kesmiştir. Ben bu davranışının gerisinde kediden gelecek negativiteden sakınma tepkisi olduğuna inanmaktayım; çünkü kediyi rahatsız etmek iyi bir şey değildir.

    Bu yanıtımdan sonra yapılacak en hatalı şey (yani var olan NE yi tetikleyecek şey) kedileri sevmekten vaz geçmektir! Sevgi, eğer romantizm ile sınırlı DEĞİLSE, eğer sevgi duyanın duyguları güçlü ve reel ise, negativiteyi SIFIRLAYAN bir gerçektir. Sadece bu yüzden bile kedileri sevmek, çok gerekli bir şeydir. Zaten bu yanıtımdaki bilgiler kedi nefreti yaratmak adına değil, onlara PE verip, onları rahatlatmak ve mutlu etmek yolarını göstermek adına verilmiştir. Gerçekleri bilmeyenlerin “PE verme” olarak adlandırılan eylemi sağlıklı şekilde (en azından tam kapasite) ifa etmelerini beklemek doğru olmayabilir.

    Yine de eğer seçim şansınız varsa köpekleri tercih edin derim. Her köpek sahibine ve sahibinin ailesine kendi PE paketi ile gelir. :) (Onları eve kapatır, sık sık yalnız bırakır, sokağa çıkarttığınızda boyunlarına tasma takar çekerseniz, her gün en az yarım saat koşma haklarını bile -sevgi adına- ellerinden alırsanız pozitif enerji beklemenin biraz saflık olduğunu da kavramak gerekir.)

    Tercihiniz kedi ise, siz NEyi pozitife çevirme görevini üstlenmiş biri olabilirsiniz. Vaz geçmeyin, ama bilgi ile yaklaşın… yaklaşın ki sevginiz reel/pozitif sonuçlara gebe olsun. Bir makalede okuduğum üzere bir psikolog hastalarına kedi armağan ediyor, hastalarının kedi ile iyi geçinmeleri ve kediyi rahat ettirmeleri gerektiğini, kişisel sorunları giderecek ruhsal durumu ancak bu şekilde elde edeceklerini öne sürüyordu. Bu görüş bizim "kedileri sevin" teorimizi desteklemektedir.

    Kedilere sevmeyenler: Onları sakın tedirgin etmeyin, yani başınıza dert almayın. Ters davranışlarınızın yansımasını görmediğinizi düşünüp NEyi atlattığınızı sandığınızda geri dönüşün hiç beklemediğiniz yerden geleceğine emin olun.

    Ne kadar severseniz, ne kadar korursanız, o kadar korunursunuz. Ayrıca bir kediyi kazanmak, ciddi oranda PE envoke etmeye neden olabilecektir.

    Köpek sahibi olmayı planlayanlara benim bebeğin bir mesajı var!

    "Doğamız, yani yapımız gereği giysisiz, ayakkabısız dolaşabilen, kar ortamında bile yorgansız yatıp kolayca uyuyabilen, yerden her şeyi yiyip hasta olmayan bizler, bunları yapınca hasta olacak sizlerin yaşam modelinde yaşıyoruz. Bu bizi çok sıkıyor aslında. :(

    Sizi o kadar seviyoruz ki, canımız ne kadar sıkılsa da bunu aklımıza bile getirmiyor, sizin yaşamaya mecbur olduğunuz hayatı kabul ediyor, çok çok bunalmadıkça havlamıyoruz bile.

    Lütfen köpek arkadaşlarınızın günde EN AZ yarım saat, yürümelerini DEĞİL, KOŞMALARINI, istedikleri yere gidip, istediklerini koklamalarını, diğer sahipsiz köpeklerle arkadaşlık etmelerini sağlayın. Mümkünse bizi eğitin, tasma takmayın. (Benim sahibim bana hiç tasma takmaz. Yani evimizde kayışlı tasma yoktur. Yalnızca boynumda, üzerinde Janus’un telefon numarası yazan bir süslü tasmam var.)

    Bizlere doğal yaşamlarınızı günde bir saat olsun veremeyecekseniz, yaşam tarzınız yüzünden bizi kendi hayatınızda yalnız bırakmak zorundaysanız, büyük ırktan soydaşlarımı pet edinmeyin, olur mu.

    Sokakta sevginizi bekleyen bir sürü ÖZGÜR arkadaşım var. Onların size geri verecekleri sevginin, kendi köpeğinizin vereceğinden hiç bir farkı yok. Hav hav hav…" :)


    ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

    Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -