722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

YAŞAM ve İLİŞKİLER

SORULAR ANA SAYFA | Maji | Astroloji | Fal / Tarot | Kuantum | Ezoterizm | Müslümanlık | Pozitif/Negatif Enerji | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi
Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | İş Hayatı | Janus

TÜM İLİŞKİLER SORULARI
2 Aralık 2019
Çok eşli olmanın sırları nedir?

Hocam çok sevgilin olduğunu yazmışsın bu işin yöntemi neymiş merak ettim. Sırlarını paylaşır mısın ricaetsem ?

YANIT

Karisikbi durum başlıklı soruya verdiğim yanıtta yer alan ”Ben; çok eşli olduğunu asla saklamayan, dar gelirli ve YAŞLI bir erkek olarak eğer hala güzel ilişkiler kurabiliyorsam, yaşamım, sözlerime kanıttır.” şeklindeki cümlem nedeni ile bu işin majikal ya da taktiksel “sırrı”nın ne olduğunu hakkında bazı mesajlar geldi. Sizin sorunuzu bu yüzden -konuda kopukluk olmasın diye- sırlamaya almadan yayınlamaya karar verdik.

İlk adımda kesinlikle süpermodeller ve sosyetik/zengin genç kızlar ya da onlara benzer hanımlar ile sarılı olarak yaşamadığımın altını çizeyim ve küçük bir açıklama yapayım: Yaşama -önceki yanıtlarımda değindiğim gibi- seks aspektinden bakarım (Güneş’im 8. evde); ancak bunun anlamı her kadına “Bunu nasıl elde edebilirim?” şeklinde yaklaşmak ve en önem verilen şey cinsel organların teması demek değildir. Seks, psikolojide -kısıtlı anlatımla- “libido” olarak adlandırılan bir şeydir. Bu gerçek Yunan mitolojisinde “Eros” şeklinde ifade edilmiş, giderek basit bir aşk tanrısına dönüşmüştür. (Anımsayın, neredeyse her mitolojide görülen yaratıcı Ana Tanrıça, ataerkil Yunan mitolojisinde basit bir aşk tanrıçasına dönüşmüştür.) İlk metinlerde (Hesiodos’ta) ise Eros, evren ilk yaratılırken (bölünürken) ortaya kendi kendine çıkan bir tanrıdır (enerjidir/yapıdır). Bu duygunun içinde beğenilme arzusu vardır, beğenmekten zevk almak vardır, seks ilişkilerini (her düzeyini, sadece koitus’u değil) sevmek vardır, heyecan/doyum tutkusu vardır, kendini vermek/sahip olmak ülküsü vardır. Çok kompleks bir içgüdür. Yaşama seks aspektinden bakmak -kabaca- saydığım durumlar ve benzerlerini temel zevkler/ihtiyaçlar olarak algılamaya dayalıdır.

Bu uvertürden sonra üç adet olan sırrın ilkini açıklayarak sorunuzu (soruları) yanıtlamaya başlayayım:

Ana sır, kadınlar arasında ayrım yapmayacak, her kadında (sekse açık olan -yani duyguları körelmemiş, ya da yapısal olarak cinsellik eğilimi zayıf olmayan- her kadında) bir tat, bir uyarıcılık olduğunu bilecek, bunu algılayabilecek bir beyine sahip olmaktır. Bu beyine anaerkil erkek beyni denilebilir. Anaerkil erkekler kadınlardan topyekun uyarılırlar ve onları gerçekten, oldukları gibi, orijinal yapıları ile severler. (Örneğin ben kadınların çok konuşma eğilimlerini son derece eğlenceli, rahatlatıcı bir yapı olarak görürüm.) Farklı yaş ve görünümlerin, farklı zevkler vereceklerini bilirler. Dahası; eşyanın gerisindekini (yani kadının kendi isteği ile sosyal ortamlarda taktığı ya da üzerine zorla mıhlanmış) maske gerisindeki kişiyi görürler. Bu yüzden karşılarına çıkan (sekse açık) her kadın bir fırsattır onlar için. (Hemen bir dipnot düşeyim: Bu durum, kadınları “yürüyen vajina” gibi görmek ile alakasız bir eğilimdir.)

Temelde benim odaklandığım kadınlar çarpıcı değildirler, ama kendilerinin farkında olmadıkları bir çekicilikleri vardır. Onlarla gösterdiğim dürüstçe sevgi ve hayranlıktan (onları seçmiş olmamdan) önce şaşkınlık ve kuşku duyarlar, sonra dürüst olduğumu anlar, kapıları açarlar.

Bundan sonraki aşama, ataerki tarafından erkeklerden gizlenmiş, oysa SADECE erkeklerin at koşturabileceği bir alan olan “kadın yaratmak”tır. Kadının, seks açısından kadının, ne olduğunu erkekten başka kim bilir? Çünkü hedef, kadını erkeğe beğendirmektir! Yani kadını seçecek olan erkektir. Bu yüzden en iyi erkekler bilir.

Ancak ataerki erkekleri sadece boşalmaya yöneltir. Bu içgüdünün erkeklerin temel yapısında olduğu boş bir düşünce, tehlikeli bir yalandır. Erkek temelde var etmeyi, biçimlendirmeyi ve yönetmeyi seven ve bunu bilen cinstir. Bu yeteneği ile tüm yaşamı kendi kuralları ile var etmiştir. Oysa bu yetenek iş kadına gelince, yani iş kadın yaratmaya, kadınını kadın yapmaya gelince -ataerkil engellemeler ile- sıfırlanır. Beyinlere bebeklikten başlayarak doldurulan kadından korkutma, kadına yabancılaştırma, kadını farklı ve anlaşılmaz bir şey olarak algılatma düşünce kalıpları bu denli güçlüdür. Oysa kadın diğer yarı, ikiz kardeştir.

[Böylece kadını yaratma işi eşcinsel modacılar eline kalır. Giderek nice tehlikeli sonuçlar var edebilecek yapılar (örneğin, cebinde parası varken aç yaşamaya tutsak edilmiş (zayıf) kadın modellerinin “güzel” olduğu düşüncesi) kökleştirilir. Tüm bunların gerisinde kadını mutsuz etme (NE celp ettirme) planı vardır. Güzelliği, kuru ve uzun modele indirgemek çok zararlı bir yaklaşımdır. Dünyada ilk kez Anadolu’da Kaz dağında (anaerkil ezoterizmde kutsal bölgedir, ve şans ki ülkemizdedir) düzenlenen, birinciliği Yunan mitolojisine basit bir aşk tanrıçası olarak geçmiş ama aslında Ana Tanrıça’nın emanasyonu olan Afrodit’in kazandığı, bu yüzden anaerkide kutsal sayılan, güzellik yarışmalarında uzun boy ve zayıflık aranması, Şeytan’in kadınları bu kadar hırpalayacak kadar kültür üzerindeki etkinliğinin kanıtıdır. Ne eşcinsel olmak hatadır, ne modacı olmak, ne de eşcinsel modacı olmak… Hata, belirleyici odakların, kendilerine ait olmayan ortamlara atanmasıdır. Eşcinsel modacı eşcinseli giydirir, kadını ise erkek modacı; tabi ki erkeği de kadın modacı… Ayrıca zayıf ve uzun boylu olmakta da bir kötülük yoktur. Zayıf ve uzun boylu da çok, ama çok güzel olabilir. Kötülük, tek bir yapıyı mutlak iyidir/doğrudur/güzeldir şeklinde DAYATMAKTIR.]

İşte ben de bu içgüdüm ile çarpıcı olmayan partnerlerimi dişileştirmeye koyulurum. Hayır, ne modadan anlarım, ne cilt bakımından, ne kombin yapmaktan. Hepsine büyük saygım vardır, gerekliliklerini bilirim. Ama modacılar anaerkil bir erkek kadar kadını kadın yapmayı becermezler. Anaerkil erkek kadına özgün, doğal, yasaklanmamış bir erkeksilikle bakar ve doğal olarak kadının nasıl olması gerektiğini sosyal yönlendirmeler ile yok edilmemiş doğallığa dayalı içgüdüleri ile yani kendi beğenisini izleyerek, saptar.

Basit örnek vereyim: Selülit, geniş kalça, kısa bacak gibi -günümüzde ürkünç felaketler sayılan ve kadınların sağlığını, parasını, ruh dengesini yerle bir eden şeyler- bir estetik kusur değil, ırkımız kadınının bedeninin olağan (DOĞAL, DOĞANIN/DOĞA ANA'NIN VERDİĞİ) yapısıdır. Kadının hormonlarının yarattığı her şey çekicidir. Doğa bunları kadın karşı cinsi çeksin diye vermiştir. Yani erkeğin beyninde bunları çekici bulan yapılar vardır. Ama hatalı düşünce kalıpları bir hastalık yaratır gibi, doğallığı da bozabilir. Ataerki başlığı altında sunduğumuz "hatalı thought form'lar" bu kadar güç kazanmışlardır. Amaç doğalı yok etmektir; çünkü sadece doğal olan (özgün olan) mutluluk ve rahatlık verir. "Her şey kendisi ise mükemmeldir." (R. Şanal).

Biraz daha basitleştireyim: Eğer bir erkeğin beyni ataerkil yalanlardan temizlenebilmişse “Partnerim nasıl olursa ben daha uyarılırım?” sorusunu sorarak yepyeni bir kadın, genelde bir afet, yaratacaktır. Yaratılan afet nadiren moderndir. Hatta yaygın güzellik kurallarına uygun bile olmayabilir. Ama anaerkil beyinli olsun, olmasın, erkeklerin pek çoğunu uyarır; çünkü o model, her erkeğin beyninin derinleri yer alan ve yok edilemeyecek olan yapıya (özgün erkeğe, erkeğin en ilkel, en seksi yanına/kimliğine) dokunabilmektedir. Bu yapı ataerkinin "kakaladığı" gibi vahşi, kadını saçından tutup zorla ilişkiye sürükleyen DEĞİL, KESİNLİKLE olumlu, yani "bir" etme/olma tutkusu ile doludur. Hepimizin (erkeklerin de) içindeki orijinal yapıda yok edilemez (ve yok edilmeye çalışılan), DOSTLUK VE İYİLİĞE DAYALI bir bir olma içgüdüsü vardır.

Bütün dürüstlüğümle söylüyorum, partnerlerim benimle geçirdikleri altı ay sonra bambaşka bir kadın olurlar ve benim ve bazı arkadaşlarımın bu -izinizle yeteneği diyeceğim- birçok insan arasında bilinir.

Bu konuya en önemli örneğim ise ilk eşimdir. Son derece zayıf, çelimsiz, güvensiz, gergin, ciddi bir cilt hastalığı sahibi, onunla ilk tanışan bazı arkadaşlarım tarafından "çok itici" şeklide nitelenen bir kişi iken, yıllar içinde yaşadığı ruhsal ve görsel değişim sonucu çok ünlü ve saygın (kadın avcısı olmayan :) iki üst düzey kişiyi kendine ciddi oranda aşık edecek, her sınıftan erkeği uyaracak kadar muhteşem bir hanıma dönüşmüştür. Bu yıllardaki lakabı ise "Pupe" (Poupeè, Fransızca "bebek" anlamında, bizim zamanımızda -sıska batılı Barbie'ler çıkmadan önce- güzellikleri ile ünlü taş bebeklere verilen ad) olmuştur.

Tabii ki ilk başta ben de ataerkildim. Beynimi sadece insanları mutsuz etmek (NE enerji yaydırarak beslenmek) amacında olanların (ona dinlerde Şeytan diyorlar) kurduğu yalanlarla dolu bir sistemin yönetimine vermiştim. Anaerkil (doğal dişilik) hakkında beni belki de ilk uyaran -üzülerek söylemek isterim ki- Amerika’daki yasal Şeytan kilisesi kurucusu ve baş rahibi (hiç de saygım ve beğenim olmayan) Anton La Vey’in “The Satanic Witch” adlı kitabı oldu. (Bu kişiyi beğenmeme nedenim bana uygun olmayan bir inanç sahibi olması DEĞİL, ünlü kişilerin cesetlerinin resimlerinin satmak benzeri eylemlerinin bulunmasıdır.) O kitapta anlatılan kadın, yaygın olarak pompalanan güzel ve estetik kurallarına hiç uygun değildir… ama beni uyarmıştır! Ne yazık ki ataerkil kalıplar “mutlak doğru” olarak benimsendiği için, bunun dışındaki pek çok şey şeytani olarak nitelenir. La Vey de uyanıkça bundan yararlanmış, özgün ve doğal olan pek çok şeyi Şeytan’in emridir diye pazarlamıştır. Bu günkü bilincimle o kitaptaki düşüncelerin ve modelin tümünü kabul etmem olası değildir. Ancak beni tetikleyen, değim yerinde ise gözümü açan, da o kitaptaki fikirlerdir.

Lafı yine uzattım… İşte işin ilk sırrı budur: Her kadına açık olmak, kadınlar arasında yaş ve görüntü açısından ayrım yapmamak, onları kendileri ile birleştirip şahane partnerler yaratmak!

İşin ikinci sırrı biraz üç kağıtçılık olarak nitelenebilir, biraz da öyledir aslında ve genelde bilinse de uygulanmayan bir yöntemdir. Bu yöntem halk arasına “Her balığı kendi yemi ile avlarlar” şeklinde yansımıştır.

Ancak anaerkil beyinli bir erkek (avcılığını yitirmese de, avını yiyip tüketmek için değil, birlikte eğlenmek/keyiflenmek/mutlu olmak/tatmin olmak için kovalayan bir erkek) balığın yemini doğru saptama işini art niyet ile yapmaz. Hedefi -salt boşalmak, alacağını alıp AYRILMAK, doyunca UZAKLAŞMAK, ilişkiyi BÖLMEK, kadın ve erkeği yeniden AYIRMAK- değildir. O kadını gerçekten sevdiği için erkeksi sınırlar içinde BİRLİKTE olmayı hedeflemektedir. (Anaerkil erkekler kadınlarla olmayı KESİNLİKLE erkek arkadaşları ile olmaya yeğlerler. Bu sözlerim hanımlar için bir turnusol kağıdı yerine kullanılabilir. Ancak bir erkek ya da kişi ataerkil diye onun kötü, değersiz, dengesiz olduğu sanılmamalıdır. Yanlış şeylere inanarak da -elde etmek çok daha zor olsa da- pozitif bir kimlik yaşanabilir.)

Az önce söz ettiğim gibi, bu taktik genelde bilinir, ama uygulamak (yani seçilen balığın yemini saptamak) biraz farklı bir (anaerki ile ilgili olmayan) yetenek ister; ki, bu yetenek seziş gücüdür. Söz konusu yetenek genelde hayat adamı denen, kitaplar arasında değil, yaşamın içinde, nabız atışında yaşayan erkeklerde bulunur. Bu erkeklerin pek çoğu başarılı esnaflar, iş adamları ve güçlü şirketlerin yöneticileridir. Crowley, üst düzey kahinlerde olan seziş gücünün aynısının iş adamlarında (kendisi “tacirler” der) olduğunu söyler. Yani avın (seçilen kadının) ne istediğini sezmek çok eşli olmak adına gerekli ikinci gerekliliktir.

Üçüncü ve son gereklilik ise sezileni vermeye istekli olmaktır. Yani işin can alıcı noktası hedefteki hanımın beklentisini sezmek ise, bundan daha zor olan, bunu vermeyi, isteyerek vermeyi, becermektir… ki, bunun adı UYUM YAPMAKTIR. :)

İstek genelde seks olmayabilir. Hanımın gereksinimi (ya da de en istediği şey diyelim) para olabilir, yoğun bir sosyal yaşam (gezme eğlenme) olabilir, armağan olabilir, psikolojik destek olabilir, hobilerinde ortaklık olabilir, mesleği (mesleğine saygı ve beğeni) olabilir, yalnızlığı olabilir, birliktelik arayışı olabilir, kadınca şefkat olabilir, erkeksi otorite olabilir, kesin bağlılık olabilir, hatta çok eşlilik olabilir… liste çoook uzundur ve genelde parmak izi sayısı kadar farklıdır. Anaerkil erkekler kadınları kısmen sevgili petleri (bir hayvan sever olarak bu sözümde en küçük bir küçümseme yok), kız çocukları, hatta anneleri olarak da görebildikleri için beklentiyi kolayca karşılarlar. Anaerkil beyin, kadına çok zengin hisler duyarak uyarılır. İnsan olmanın, hayvanlarınkinden farklı yapıda olan insan beyni taşımanın gereğidir aslında bu. İşin olağanı, doğalı budur yani. Ayrıca erkekler, sanılanın çok, ama çok ötesinde özverili yapıdadırlar aslında. Erkeksi güç, sinesinde bu niteliği bolca taşıdğı için DE aile reisi genelde erkektir. Gözden kaçıyor olsa da kadın BESLEMEK İÇİN verir... erkek ise TAŞIMAK ADINA özverilidir. Yani erkek, sırtlayıp taşıma gücüne sahiptir. Bu yüzden kadının arzularını -ataerkil yalanlardan/kısıtlamalardan temizlenebilmiş ise- kolayca realize eder, üstelik bundan ERKEKSİ bir keyif alır.

Her insan, kesinlikle sadece kadınlar değil, mutlu olduğu yere akar. Bu yüzden son sır, partneri mutlu etmeye, kendi mutluluk ve tatmininden daha fazla önem vermek, hatta bunu ülkü edinmektir. Yukarıda söz ettiğim gibi, karşılıksız vermek, erkeğin özgün yapısında da -kadınlarınkine oranla biraz daha gizli dursa da- kesinlikle yer alan bir eğilimdir. Bu farklı haslet geçmiş çağlarda “şövaleylik” olarak en güzel şekli ile yaşanmıştır. Sözün özü, partneri mutlu etmeyi amaç edinme girişimi her zaman işe yarar… çünkü adına özveri denir ve PEyi en güçle celp eden insan davranışıdır. PE varsa keyif, eğlence, heyecan, mutluluk, doyum, huzur… hepsi kendiliğinden, (uhrevi bir ödül değil, doğal olarak, bir fizik yasa kesinliği ile) gelir.

İşte böyle…

Çok eşli olmanın üç sırrını (altın kuralını) son kez özetleyeyim:

  • Kadınlar arasında ayrım yapmayın: Çarpıcı ve seksi denen modelde olan hanımlardan çok, gizli yetenekleri kovalayın ve onları zevkinize göre baştan yaratın. İlk önce çok uyarılmasanız da, sizi seçenlere her zaman “evet” deyin. Kısa sürede (beyninizde baskın ataerkil yönetim yoksa) sizi en sevenin, en güzel ve uyarıcı olduğunu anlayacaksınız.
  • Hedefinizdeki kişinin neye ihtiyaç duyduğunu sezecek kapasite geliştirin.
  • Bu beklentiyi KARŞILIKSIZ vermeyi ve verirken keyif almayı becerin.
Elde edeceğiniz başarıları görünce şaşıracaksınız.

Ve işin en önemli tarafı: Söz ettiğim başarı kapsamı içinde sadece çok partnerin olması değil, kadınların mutluluğa ulaştıklarında ne ölçüde verici olduklarını yaşamak da bulunmaktadır!

Yani baştaki karşılıksız verişlerinizi bir tanıtım kampanyası olarak görün. Becerirseniz, kampanyanın geri dönüşü muhteşem olacaktır. ;-) Kadının vericiliği, çok fazla olsa da, onlar biraz defansif, yaşama karşı hayli dikkatlidirler. Güvenmek adına bazı sınamalara gerek duyarlar. Bu yüzden bir kadın size sahip olduğu çeşitli şeylerden pay vermiyorsa, büyük olasılıkla siz o ilk verişi yapmadığınız, yani sınıfta kaldığınız içindir.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -