722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

EZOTERİZM

SORULAR ANA SAYFA | TÜM EZOTERİZM SORULARI

Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Ruhsal Sorunlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Astroloji | Fal/Tarot
Müslümanlık | Çeşitli İnançlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

SON EKLENEN SORU        |        TÜM SORULAR        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!        |        ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

27 Mayıs 2020
Neden aglariz ve güleriz?

Bu soru daha çok bilimsel ve evrimle alakali fakat bilimsel olarak henüz cevabi bilinmedigi için son olarak sana sormak istedim. Bazi durumlarda aglariz, bazi durumlarda ise güleriz. Bu olayi evrimsel olarak nasil degerlendirebiliriz? Ayrica gülmek, aglamanin zitti midir?

YANIT

Hiç bilmiyorum. E-mail vermemişsiniz, sizi “Yanıt sitede yayınlanacak mı?” diye boşuna bekletmemek için bir şeyler yazayım dedim. E-mail verseniz soruyu ret ederdik. Sorunuzun yanıtını bilmediğim için, sorunuza paralel ama farklı konuda “ortaya” laflayayım:

Yıllar önce, çevremdeki okültistler gibi okült konulara deliler gibi bağlıyken, ağlamakta olan kişilerin aurası olduğu öne sürülen fotolar görmüştüm. Hepsi maviydi. Resimler nasıl çekildi, bunu da bilmiyorum, belki de unuttum; ama mavi acı rengidir. Detaylı bilgi, nedenselliği ile bizim eğitimde veriliyor.

Beyinde CEMI alanı vardır, her organ da bireysel biçimde EM yayar. Bu radyasyonda eğer iddia edildiği gibi NE varsa aura mavi olacaktır; çünkü taftya insana zararlı her dalgaboyu mavi taraftadır.

Bir Ana Tanrıça var biliyorsunuzdur. İlk Çağ paganizminde evrenin yaratıcısı ve kendi. Dişiliğin en ideal yapısı...

[Şimdiki gibi -deadlift yaparak- muhteşem olduklarını sanan kadınlardan söz etmiyorum. Bir yandan da modaya uyacağız, ya da birilerini emrini dinleyeceğiz diye sıskalaşmak için aç yaşayan zavallı hanımlar. Güleyim mi, ağlayayım karar veremiyorum. Bir de uzun boy ve sıskalık itelemesi yüzünden güzellik yarışmalarında kraliçe olabilen güzel değil, “güzelce” kızlar. Batılılar zaten ırk olarak uzun… olan bizim Türk hanımlarına oluyor. Bir yürekli Türk kadını yok mu, “Ben böyleyim, bu yapı benim saf/doğal dişilik hormonumun ve ırkımın verdiği yapı, beğenirseniz efendiler” diyecek? Fark edin hanımlar; tıpkı besin zinciri gibi, kadınlık da 10.000 yıllık insanlık geçmişinde sadece son yüzyılda bozuldu. Bozan ba-tı-lı-laaarrrr… (Kadını geç, domates bırakmadılar, domates. Cem Seymen anlattı: Kendi tohumumuzu ekmemiz yasak. Anadolu’da artık öz-tohumlarımız banka kasalarında saklanmakta, çeyiz olarak götürülmekte!) İşte böylesine kündeye getiriliyorsunuz. En sıska kadın, en -sözde- özgür kadın… Hani erkek saçmalıklarına başkaldıran model… İyi de, bu sıskalığı emreden kim? Bir düşününün bakalım. Yüzyıllar sonra sizden nasıl söz edecekler biliyor musunuz? “Üç yüzyıl önce bazı kadınlar yoğun şekilde erkeklerin belirlediği ve sınırlarını çizdiği alanlarda çalışarak, zor şartlarda zorlukla elde ettikleri kazançlarını yiyeceklerine harcamazlar, açlık içinde yaşarlardı. Bu seçimlerinin nedeni -kurallarını aşmak üzere yola çıktıkları- erkeklerdi.]

Ana tanrıça her mitolojide, binyıllar boyunca, DAİMA, mutluluk, aşk, güzellik, dostluk, uyum ve denge planeti Venüs ile sembolize edilmiştir… Sembolizasyon, o zamanlar dişi olarak nitelenen Yaratıcı’nın (cennetin), bu nitelikleri taşıdığının mesajıdır.

Ana Tanrıça ise sadece yuvarlak değil, bir de neşelidir.

Gülüştür.

Bir adı da “gülmeyi sever”dir.

Oysa Kova Burcu Çağı’nda bazı erkekler, kameraya döver gibi bakan, mezardan çıkan bir haftalık kadavra bedenli, erkek bozması tipleri seksi buluyorlar. Bu çağın -özellikle- erkek eşcinselliği çağı olmasının bu garip zevkte bir katkısı olmasın?

Dişiliğin yapısını (kutsallığını) bozmayın hanımlar. Bazı ataerkil erkeklerin doğadışı baskısına başkaldırmak istiyorsanız, uyanık olun, kündeye gelmeyin. Sizi bazı güçler kucaklarına oturtuyor, sonra kaçmamanız için verdikleri kum havuzunda “özgürlükçülük” oynatıyorlar. Ana Tanrıça tüm heykellerinde toplu. Örnek Willendorf Venüsü.

Bu bilgiler ardından şunu söyleyeyim: Ağlarsanız NEnin, gülerseniz PEnin kucağındasınız demektir. NEnin ise kucağı kayık tabağı şeklinde, o kayık tabağında da siz yatmaktasınız. :)

Keyif düzeyinize katkıları tartışmalı sorulara cevap aramayı bırakın; gülümsemeyi, gülmeyi, kikirdemeyi, kahkaha atmayı öğrenmeyi arayın. Başarırsanız eğer kadınsanız, dişilik adlı ayrıcalığa ulaşıp, ataerkiller birbirini -yukarıdaki kayık tabağı içinde- yerken, siz o yemek odasından uzaklarda, zevk ve eğlence dolu ortamlarda, gününüzü gün edeceksiniz.

Erkekseniz, çok daha fazla insana çekici geleceğinizi, daha çok dostunuz olacağını, ilişkilerde verici, eğlenmeyi seven, sorun yaratmayan, su gibi akmayı beceren, neşeli ve pozitif dişilerle eşleştiğinizi, flört etmenin ne kadar kolay, eğlenceli ve zengin bir ortam olduğunu göreceksiniz.

Benzer, benzeri çeker.

Yemek yiyin. Gülün. Gününüzü gün edin. PE celp edin. Çekici olun. PE yüklü kimseleri çekin. Sorunsuz ilişkiler yaşayın. Gününüz daha da gün olsun. :)


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -