722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

EZOTERİZM

SORULAR ANA SAYFA | Maji | Astroloji | Fal / Tarot | Kuantum | Ezoterizm | Müslümanlık | Pozitif/Negatif Enerji | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi
İlişkiler | Özel İlişkiler | İş Hayatı | Janus

TÜM EZOTERİZM SORULARI
8 Temmuz 2019
Şeytan ve Büyük Yırtılma

merhaba sevgili Janus iyiligin garip kaldigi bu dünya seytanin eseri olabilir mi?seytanin eseri ise bosa kürek çektigimizi düsünmüyor musunuz?mühlet verilenlerden olan seytan hepsini kendime uyduracagim derken evrenimizin büyük yirtilmayla son bulacagini mi kastediyordu?Ve yirtilma sonrasi bizleri neler bekliyor:)

YANIT

Yanıtımın sadece kendi -araştırmalarımıza dayalı- inançlarımızı içerdiğini, sözlerimizin mutlak doğrular olduğu gibi bir iddiamızın bulunmadığını belirterek başlayayım. Ancak yine vurgulamak isterim ki bizim teorilerimiz hem birçok bilimsel görüş, hem mitolojiler, hem de dinsel bilgilerle örtüşmektedir.

Bizlere göre -bilinemeyen bir neden yüzünden- önceden tam bir “tamlık” ve dengenin bulunduğu, bu yüzden sorun ve zaman diye bir şeyin olmadığı öncel evren bölünür. Söz konusu bölünmenin nedeni -yolunda giden sorunsuz bir “var oluş”u bozduğu, yani zarar verdiği için- kötülük ve Şeytan olarak ifade edilir. Söz konusu olay kendi kendine var olmuş bir düzen içinde gelişen bir durum mudur? Yoksa bilinçli enerjiler arasında yaşanan -bir anlamda- bir çekişme/sürtüşme/savaş mıdır? Bunu elimizdeki bilgilerle bilmenin olanağı yoktur. Ancak kuantum mekaniği, çağdaş kozmoloji ve nörobilim benzeri bilim dalları öylesine akıl almak hızla ilerlemekteler ki (nedeni -artık biliyorsunuz sanırım- Kova Burçu Çağı, çünkü Kova burcu bilim, keşif ve yenilik burcudur da) bence yüz yıl içinde bu sorular yanıtlanacaktır.

Hint inançları yaratılış mitlerine bakarsak Mahapralaya ve Svayambhu inançlarının (diğer nice inancın yaratılış mitine paralel olmaktan öte) ek bilgiler de vermekte olduğunu görürüz. Bu inanca göre söz konusu bölünme sürekli yinelenen bir şeydir. Platon'un Critias diyaloğunda da aynı düşünce yer alır. Sais’li papazlar Critias’a cehaletinden söz ederler ve dünyanın felaket sonucu yok olmasının sadece bir keresinin hatırlanıyor olsa bile, bunun sürekli yinelendiğini iddia ederler. Kuran’da da benzer bir bilgi vardır: İsra 17 “Biz, Nuh'tan sonra nice kuşakları yıkıma uğrattık.”

Evrenin bölünmesi bilgileri önemli midir, önemli ise neden önemlidir? Evet, bu bilgiler önemlidir, önemli olma nedeni ise iyiliğin (acıdan kaçma yolunun) birleştirmek olduğuna gönderme yapmasıdır. Bu yüzden birleştirici her şey (örneğin karşılıksız vermek, anlayış, hoşgörü, sabır, efendilik, nezaket, paylaşma vb.) iyidir, kişisel olarak mutluluk vericidir, evrensel olarak bile etkisi vardır: Evreni kurtarıcıdır.

Bu noktada yeni öğrencilerim bana hep “Erdemler ile oluşan bir birleştirme bir -gönül birleşmesi- sayılacağı için, madde (parçacık) olan evreni nasıl birleştirebilir ki?” sorusunu sorarlar. Bu sorunun yanıtı ise maddenin (parçacık yapının) SADECE ruh ile (dalga fonksiyonu ile) gerçekleşeceği bilgisidir. Nobel ödüllü Bohr’un “Kopenhag Yorumu”nun ortaya çıkarttığı gibi, şu anda baktığınız bilgisayar ekranı sizin bilinciniz tarafından yaratılmaktadır. Şu anda bakmadığınız arka tarafınızda var olduğunu sandığınız hiçbir şey yoktur. Mikrokozmos gerçeği olan süperpozisyon (buna kaderler diyelim), makrokozmos gerçeği olan ölçüm ile dağılmakta, tekleşmektedir. Lockwood, von Neumann ve Nobel ödüllü Stapp’ın ortaya koyduğu gibi evren denilen şey (makrokozmos) kişinin bilincinin yapısına göre şekillenmektedir.

Şimdi olaya dinsel açıdan yaklaşalım ve şu soruyu soralım: “Şeytan’a MÜHLET mi verilmiştir?” Yani eninde sonunda yaratıcı, bölücüye üstün gelecek midir? Biraz daha açık bir söyleyişle “Kötülüğün süresi geçici midir?”

Kişisel kanım bu soruya “evet, geçicidir” şeklinde yanıt verilmesi gerektiği yönündedir. Bohm (bu kez Bohr değil, Bohm; bu iki adı karıştırmak kolay), Hameroff gibi fizik dehalarının ortaya koyduğu gibi evrenin derinleri kuantum uzayı olduğu sanılsa bile, bu ortamda (örneğin Hadron Collider ile) deneyler yapılarak yepyeni parçacıklar aranıyor (yaratılıyor?) olsa bile, daha da derinler vardır! Henüz ulaşılamamış bir yer!.. Ve bu yerin estetik değerlerle örülü olduğu hakkında düşünceler ortaya atılmaktadır. Bu hipotezler gerçek ise, temel sağlamdır ve bölünme geçici bir sorundur.

O zaman Büyük Yırtılma’dan çekinmeye gerek yok mudur? Kendimizi frenlemeden (“Şeytana uymamak” adına yapılacak frenleme içki içmemek, hacca gitmek, fakirlere yardım etmek DEĞİL, bunları ifa ederken, ya da etmezken, beyin elektriğini pozitif tutmaktır) yaşamaya koyulmamızda bir sakınca yok mudur?

Tabi ki sakınca vardır. Evreni bölen, kişisel bilinçtir. Kötü haber odur ki Jung'un -kenarından köşesinden- hissettiği ve "Kollektif Bilinç Dışı" adını taktığı durum bu gün bilim ortamında kanıtlanmak üzeredir. (Bilgi için bkz. Roger Nelson - Global Consciousness.) Evrenin gidişatını (yolunu, "route"unu), olaylara "yön veren" bu enerji belirlemektir.

Bu beğenmediğimizi evreni yaratan yaratıcı değildir. O, bilincin böldüğü (daha doğrusu “bilincin, süperpozisyondan hatalı seçimleri çöktürerek böldüğü”) evreni bir arada tutmak, parçasını, çocuklarını yeniden bütünlüğe katmak için uğraşmaktadır. Kabaca, koparılan parçanın özü elektrik (erkek) ve kopmamaya çalışan parçanın özü çekirdek/manyetizma (dişi), bir araya gelerek atomu (yeni bir canı) yaratmaktadırlar. Şeytan (ataerki), dişiyi bu yüzden -birleştiriciliği sona ersin diye- lanetlemektedir. (Yine aynı yüzden nükleer bölünme [örneğin atom bombası] bu evrende yapılabilecek en zarar verici bölmedir.)

Bu okült teorileri bir yana bırakalım ve Büyük Yırtılma’ya bilim açısından bakalım: Bilimsel açıdan Büyük Yırtılma “Elektronlar arasındaki uzayın yırtılması"dır (yani bölünmesidir).

Büyük Yırtılma olmadan önce, evren bölünmeyi sürdürdüğü süreçte, galaksileri birbirinden iyice ayırdığında, artık hiç bir şey değişmeyecektir.
“Hiçbir şey değişmediği için zamanın geçişi hakkında net bir fikir edinemeyeceğiz. Janna Levin.
”Zamanın geriye mi ileriye mi ilerlediğini bilemeyeceğiz.” Max Tegmark.

Değişim, ya da daima iki zıt olasılığın (ve de seçim şansının) bulunduğu evrenimiz, bizim yeniden birleştirmek adına ilerlememizi sağlayan bir ortamdır. Değişim kurtarıcıdır.

En büyük kurtarıcı ise ölümdür; çünkü en büyük değişimi yaratan ölümdür. Ölüm bir bitiş değil, bir değişim şansıdır. Tarot kartlarında “Ölüm Kartı”nın manası değişimdir. Crowley, “Change” kartında şöyle der: “Nothing is to be kept aside, but always returned to the flux of matter; so it is like living without having or even possessing anything on one’s own.” Bunu ürkütücü gibi duran söylem aslında değişim anlamındadır. Değişimin duraklaması, ya da çok ağırlaşması Büyük Yırtılma'nın oluşmasını hızlandıracaktır.

Bu nedenle bir daha, bir daha, bir daha denemeye, hata yapmaya, ders almaya -yani korkmadan yaşamaya- devam “sevgili” ziyaretçi. :)


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -