722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Majikal Eğitim Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

EZOTERİZM

SORULAR ANA SAYFA | Maji | Astroloji | Fal / Tarot | Kuantum | Ezoterizm | Müslümanlık | Pozitif/Negatif Enerji | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi
İlişkiler | Özel İlişkiler | İş Hayatı | Janus

TÜM EZOTERİZM SORULARI
31 Ocak 2019
Yehova, Anunnakiler, Matrix

1- siz anaerkil kusaga baglisiniz..ataerkil semavi dinler yehovanin eseridir, peki yehova ve kendisine bagli olan anunnakiler ile Enki ve Enki'yi takip eden anunnakiler (fallen angels) arasindaki mücadelenin son durumu hakkinda ne söyleyebilirsiniz?
2- su an yehovanin kontrol ettigi bir ilüzyonun içinde hapsedilmis durumda insanlik..tipki platon'un magara alegorisi ya da matrix yapiti gibi..bu ilüzyondan bu simülasyondan kurtulma sansimiz var midir?

YANIT

Yahveh denen varlık, bir dalga boyudur. Onu en çok iyonlaştırıcı radyasyona benzetebilirsiniz. Tayfta, gama dalgalarının çok ötesindedir, bunlar henüz bilinmemektedir. Bu yüzden radikallerin, iyonik radyasyonların falan-filan, onun çocukları olduğunu düşünebilirsiniz. Bu gün İlk Çağlarda olsak bu dalga boyları “Sonunda Şeytan’ın oğulları oldu” benzeri tumturaklı bir söylemle ifade edilebilirdi.

Bu dalga boyunun bilinci var mıdır?

Kim bilir?

En azından biz bilmiyoruz. Kimileri olmadığını, radikallerin “kötü varlıklar” şekline felsefi tabirlerle yorumlanamayacağını iddia etmektedirler. İmana yatkın beyinler ise “Şeytan’ın uşağı” olduklarını…

Anunnakilerin Fallen Angels olduğuna pek inanmıyorum... Ayrıca -yine bize göre- Enki, Ea ve tüm bu tayfa bulabileceğiniz en bet herif-i na şeriflerdir. Bu adamları tam da ne olduklarını anlamak adına Kumarbi mitosuna göz atmak yeter.

Aslında bu konulara çok da kafa yorduğum söylenemez. Gençlikte "Kim kimdir?" oyunu ben de oynadım ve hocamı kızgınlıktan küplere bindirdim. Kendisi “Taksim meydanına uzaylılar indi deseler kafamı kaldırmam” derdi. Artık ben de öyle… Biz, sadece doğrudan insan mutluluğuna katkı sağlayacak teorilerle vakit ayırırız.

Buna karşın “önceki düzen”de uzun boylu ve pozitif enerjisi tavan yapmış bir ırkın yaşadığına ve Fallen Angels'ların bunlar olabileceğine inanıyorum. Bunlardan biri Yuşa’da yatıyor, bir diğerinin ise ayak izi bile mutluluk dağıtıyor (Ayvalık, Şeytan’ın Ayak izi). Ataerkil bir sistemde bu anaerkil ırkın Şeytan olarak nitelenmesi de doğal. (Ayrıca bunların ejder benzeri hayırlı bir varlık ile ilgili olduklarına ve tümünün -ya gerçekten bir kozmik savaş sonucu, ya da genetik yapı ile oynanarak- yok edildiklerine de inanıyorum. Zaten Midraşlarda “Yılan’ın biz zamanlar ayakları ve kanatları vardı, sonra günahkar olduğu için bunlar kesildi” benzeri laflar vardır).

Mücadelenin son durumu diye bir şey ise belki de yok; çünkü bu orta dünyanın, yani içinde yaşadığımız evrenin, yeri/yapısı belli. Değiştirmek olanaksız ve bu mümkün olsa ortada evren kalmaz. Bu yüzden asıl hedef (özellikle Orfizm ve Elusian Mysteries gibi gizemli tarikatlarda) evreni rafine etmek değil, düzgün bir adam olup “dünyada doğma cycle’ı”nı kırıp kaçabilmek. Onlar geride istedikleri gibi cenkleşsinler… Şaka bir yana evreni bir kimyasal reaksiyon gibi görün: A elementi ile, B elementini karıştırırsanız C molekülü doğar. Bu moleküle farklı elektron katarsanız artık o iyondur. Eş deyişle molekülü rafine etmek adına değiştirdiğiniz anda artık adı başka şey olur; C molekülü olarak söz edilecek bir gerçek kalmaz. Ama ortamda A ve B sürekli birleşip, ayrılmayı da sürdüreceklerdir son ana dek. Söz konusu “son an”a ise Ahiret Günü deniyor.

Bence uhrevi olaylara biraz bilimsel açıdan bakmak gerek. Bu yaklaşım tanrıyı ya da dinsel esini sıfırlama gayreti değildir; bilakis, tanrısal esin bilim ile buluşur, bu aspektlerle açıklanan yanları olursa kavranması ve en önemlisi imana yatkın olmayan kişiler tarafından bile İNANILMASI ve BENİMSENMESİ KOLAY hale gelecek olabilir. En azından biz böyle düşünüyoruz.

İnsanların hapis olduğu görüşü ise bence hatalı… Bu yaklaşım (düşünce tarzı) tabii ki havalıdır ve hatta eğlendiricidir; ama gerekli ve yapıcı da değildir. Hiçbir beyin kendi istemedikçe (tanrı dahil) başkaları tarafından kontrol edilemez. Edilebilse, dünyada kötülük kalmaz. Kontrol edilemediği ve edilemeyeceği Müslümanlıkta defalarca “Şeytan’ın aldatabileceği” şeklindeki uyarılardan bellidir. Yani Allah, “Dikkatli olmazsan seni kontrol eder, bir şey yapamam” demektedir ve bu uyarı Kuran’ın her yanından “fışkırmaktadır”. Ayrıca eğer Yahveh kontrol edebilse Büyük Yırtılma çoktan olurdu, hepimiz buradan daha bet cehennem katlarında boca olurduk. Oysa hala orta dünya (yani bizim evren) var ve hala bu ortamda kötülük ve iyilik çarpışma içinde.

Ayrıca unutmamak gerek: Matrix’de bile kaçabilen kişiler vardır. Nabukadnezar’daki mürettebat canlarını dişlerine takıp “fıymayı” pek güzel becermişlerdir. Yani “hapsedilmişlik” sözleri tümden yanlış değildir belki; ancak kurtulmak imkansız da hiç değildir. Korku ve öfkeyi yenen nano saniyede paralele atlar… ve kendini köhne bir gemide, yırtık pırtık kıyafetler içinde, tehlike dolu bir uzayda değil; bir el yağda, diğeri bağda (aslında bir elde soğuk bira, diğerinde sıcak bir… ııı… bira), atlas döşeklerde, gününü gün ederken bulur. Tabii ki elde sıcak/soğuk biranın olması alegorik bir tanımdır… ancak beyindeki mutluluk duygusu tam da bu ölçüde olacağı kesindir.

Toparlayayım: Çok basite indirgemek gerekirse içtenlikle “Takmıycam lan kafama bir halt” diyerek yürekten bir kahkaha atan paralele zıplayıverir. Ha, orada kalabilir mi? Valla zor. Atlamak kolaydır… kalmak biraz zordur; çünkü tüm enerjiler orijinal haline dönme eğilimindedir. Bu yüzden bir yandan zıplama, diğer yandan orijinal yapıyı değiştirmeye çabalamak, yani çift koldan savaşmak, gerekli.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Makaleler    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -