722 Sistemi Majikal Eğitim
Pozitif Enerji Eğitimi
Astroloji Eğitimi
DANIŞMANLIK
SİTEYE ÜYE OLUN
Güncellemeleri hemen haber alın,
üyelere özel sayfalara girin.
ÜYE GİRİŞİ

BU SAYFAYI PAYLAŞIN! >>

Pozitif Enerji Eğitimi Alın | Eğitimin Programını İnceleyin

JANUS'A SORUNUZU İLETİN!

POZİTİF ve NEGATİF ENERJİ

SORULAR ANA SAYFA | TÜM POZİTİF ve NEGATİF ENERJİ SORULARI

Maji | Pozitif/Negatif Enerji | Kuantum ve Bilim | Ezoterizm | Ruhsal Sorunlar | Reenkarnasyon/Ölüm Ötesi/Rüyalar | Astroloji | Fal/Tarot
Müslümanlık | Farklı İnançlar | Yaşam ve İlişkiler | Özel İlişkiler | Janus

SON EKLENEN SORU        |        TÜM SORULAR        |        JANUS'A SORUNUZU İLETİN!        |        ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

16 Eylül 2020
Kötülük iyiliğe hizmet eder mi?

“Kötülük ve iyilik ayni amaca hizmet etmez. Kötülük, bir yan ürün, bir tamamlayici, sonuca ulastirici ek etmen vb. degildir. Kötülük sadece yok etmek (bütünü ile bölmek) için var olan bir yapidir. Tanri/Yaratici (ya da inanca göre kuantum uzayinin derinlerindeki -makrozmosa pilot dalgalar yollayan- ful pozitif degerlerle dolu katman) saftir. Insanin aklinin alamayacagi (bilinç yapisinin kavrayamayacagi, yetersiz kalacagi) iyilik ve güzelliktedir. Seytan, iyicil yaraticisinin diger yarisi olamaz. Bu söylem tehlikeli bir satanist teoridir."

Merhaba Janus, bu kismi biraz daha açabilir misiniz? Çünkü popüler spiritüelist düsüncelerlerin hepsinin içine bu bir sekilde yerlestiriliyor benim gözlemledigim kadariyla. Yani söyle söyleyeyim kötülügün de iyilige hizmet ettigi, kötü tarafimizi da sevmemiz gerektigi, kötülügün bize katkisini, bize yine iyiye götürmeye yaradigi sadece bir düsünce sisteminin içine yerlesmis degil herkesin beynine ve diline dolanmis durumda, bunlar ne kadar dogrudur? Kötülügü ne olarak algilayamaliyiz ve ona bakisimiz onunla iliskimiz nasil olmalidir? Bunlarin bahsettigi sey belki bir anlamda her serrin hayra çikmasi ve aslinda Allah'in ya da o sonsuz safligin o kadar iyi olmasi ki her seyi, her senaryoyu, her durumu sonsuz potansiyelde iyiye dönüstürme gücü ve iyiliginin kapsayiciligi. Yani anladigim, kötülük bizi ondan alikoymaya çalissa da onun bizimle bir olma, bizim iyiligimizi isteme ve dogruyu, iyiligi, onu bulmamizi, ona ulasmamizi istemesi, O'nu bulmamiz için bize yollar sunuyor aslinda, bu da sonsuz olasilik ihtimali oluyor yani her yolun hayra çikma potansiyelini olusturuyor. Ama bu demek degil ki kötülük iyilige hizmet ediyor, sadece iyilik her bir anda kötülügü devreden çikarabilecek kadar güçlü çünkü O nur, yani sizin de pirilti dediginiz sey yani o çakan - bildigim kadariyla- fotonlar. Aslinda her anin ihtimalinde bizi ona ulastirabilecek kapi, onun tamami degil ama bir parçasi olan solucan delikleri gibi sanki... Peki kötülügü kötülemeden - çünkü belki de onun istedigi bu- nasil bir bakisimiz ve iliskimiz olmali onunla? Ben kendimde mesela kötülüge hizmet eden çok fazla sey oldugunu fark ettim. Bunu da belki iyiligi bulmak için kullanmam gerekiyordur bilmiyorum. Kendimizdeki kötülükle yüzyüze gelince yani ben aslinda kötü bir insanmisim dedigimizde, simdi ne yapmaliyiz? Bu kötülügün iyilige hizmet ettigi yönündeki düsünceler de belki satanist olmadan satanist olmamiz içindir, bilmiyorum. Kötülüge korkmadan, savasmadan hatta belki O'nun iyiliginin kapsayiciligiyla nasil bakabiliriz ki dogru bir yerde olalim? Cevabiniz için simdiden tesekkürler, sevgiyle kalin.

YANIT

Bu güzel bir soru… ancak ilk başta yine bir açıklama yapayım: Herkesin “en doğru”su, onun en doğrusudur. Saçmalamak gibi duran bu sözleri kuantum mekaniği ile açıklayayım: “Beyinde PE ile inanılan bir şey genelde o kişinin doğrusudur. Onun için doğru ve iyidir.” Spiritüalistler kendi içlerinde -eğer kendi sözlerine kuşkusuzca inanıyorlarsa- söylemleri yer-yer bize ters olsa da, iyi bir iş yapmaktadırlar. Oysa bizim ortamdan biri bizim sözlere kuşku ile yaklaşıyorsa, bu kadar yazdığım laf o kişi için boşa gitmiş demektir. Bu nedenle altını çizeyim: BENİM SÖZLERİM DAHİL hiçbir görüşü tamı-tamına beyninize “zerk etmeyin”. Beğeni adlı özgürlüğünüzü kullanın, sistemlerdeki beğendiğinizi yerleri alın, bunu kimliğinize, yaşam tarzınıza sentezleyin. O SİZİN en iyi ve en doğrunuz olacaktır. (Zaman içinde değiştirmekten de korkmayın. Yaşam, değişirse işe yaramıştır.)

Şimdi BİZİM iyi ve doğrumuza gelelim ve cümlelerinizi yorumlamaya başlayayım:

“Kötülügü ne olarak algilayamaliyiz ve ona bakisimiz onunla iliskimiz nasil olmalidir?”
Kötülük nedir? Binyıllardır bu soruya hiçbir felsefeci kesin yanıt verememiştir… ama bence biz -pek az kimse kabul edecek olsa da- vermiş olabiliriz. Ancak yanıtımı “İyilik nedir?” şeklinde sunmama izin verin. Sözlerimin tersi ise kötülük nedir sorusuna yanıt olacaktır.

İyilik SADECE bir beyin elektriği yapısıdır; çünkü bu yapı, ana alan ile (ona ister iyicil Yaratıcı, ister Cennet, ister bazı bilim adamları gibi “pozitif değerlerle yüklü bir kuatum alanı” deyin) kontak aracıdır. Yani iyilik sadece bilinçli bir yaratıcı ya da bir pozitif fizik alandır ve makrokozmos iyiliği, bu alan ile kontak manasındadır. Bizler kontak sağlayan elektriğin beyinde ödül devrelerini tetikleyen NMler olduğuna inanıyoruz. Tabidir ki bu tanım beynin karmaşık işleyişini biraz ilkelleştiriyor, ama ne dediğimi en kolay böyle anlatabileceğim de bir gerçektir. Bu sözler nedeni ile “Mutlu insan, iyi insandır” şeklindeki gerçek ortaya çıkmış olur. Olay bu kadar basittir.

Bu yüzden bizler “Her ne yaparsanız yapın, beyninize hükmetmeyi öğrenin, en zorlu koşullarda bile pozitif elektrik yaratacak düşünceler üretmeyi becerin, gerisini düşünmeyin” demekteyiz. Daha basit bir söyleyişle: Her yaşamda bulunan pozitif noktalara odaklanmak, böylece bir alan yaratmak, bu alanda bir süre kalmak, rahatlamak, sorunlara çözümü bu aşamadan sonra aramak ana önerilerimizdendir. Böylece çözümü sağlayacak yardımcı enerji (buna Yaratıcı ya da bir pozitif radyasyon diyebilirsiniz) DAVET EDİLMİŞ olmaktadır.

Bana “Peki, anladım; ama mutluluk nasıl yaratacağımı çözemedim? Bu ödül devrelerini filan bırakalım, daha pratik öneri yok mu?” diye bir soru yöneltebilirsiniz.

Size önerebileceğim bazı duygular vardır ve bunlar kişiye özel metotlarla, şartlara gerek olmadan, üretilebilmektedir.

  • Bunlardan ilki “neşe”dir. Bir şekilde neşeli olmaya çalışmak çok önemlidir. Örneğin önceden biriktirdiğiniz, ama fazla aklınıza getirmediğiniz fıkra, espri, olay vb.yi kriz anında aklınıza getirebilirsiniz.
  • İkincisi “Heyecan”dır. Bir şekilde heyecan yaratmanız gerekir. Örneğin geç kalmayı göz alarak (bir engeli kırarak) farklı bir yoldan işe gitmek bu heyecanı yaratabilir.
  • Bir diğeri kutsal “rahatlıktır”. Rahatlık bir gevşeklik değil, fabrika ayarlarına dönmektir. Piksellere dağılmak ve kuantum uzayına karışmaktır. Buna biz -standart fizikçi arkadaşlar kızabilirler- “dalga fonksiyonuna dönüş” diyoruz. (Bir dipnot: Frank Tipler benzeri bize hak veren bilim adamları da vardır.)

Çok dağıttım konuyu… yeniden cümlelerinize dönelim.

“Bunlarin bahsettigi sey belki bir anlamda her serrin hayra çikmasi ve aslinda Allah'in ya da o sonsuz safligin o kadar iyi olmasi ki her seyi, her senaryoyu, her durumu sonsuz potansiyelde iyiye dönüstürme gücü ve iyiliginin kapsayiciligi.”
Doğru ve yanlış… Allah, ya da Ana Tanrıça, ya da Yaratıcı, ya da evren… kişi her ne isim veriyorsa o, KESİNLİKLE yolladığı pilot dalgalar ile (bu düşünceyi biz Bohr’un da savunduğuna inanıyoruz) evreni “toparlar”. Yani sözlerinizi doğrudur. Ancak her şeye “gücünün yettiği” yanlıştır; çünkü yetse, kötülük olmaz. Bu evrende insan bilinci son sözü söyler. Seçme şansının olması ve bunun Kuran’da da kabul edilmesi düşüncemizi desteklemektedir. Yukarılarda, bulutların ötesinde, göklerin dibindeki bir tanrının trafik polisi, ya da İmparator Ming gibi her şeyi yönettiği düşüncesi sadece yanlış değil, tehlikelidir de… çünkü insan bilinci hatalı seçim yapıp başına dert açınca, suçu doğal olarak ona yükleyebilir. Ne de olsa her şeyin ondan geldiğine inanmaktadır. (Şura 30 "Basiniza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle isledikleriniz yüzündendir.")

Şurası çok önemli: Onunla kontak kurana dek (pilot dalgalar olsa da) genelde kişi tehlikeye açıktır. Çok dikkatli olmak, olumsuzlukların suçunu kaderdi, felekti, şuydu-buydu benzeri şeylere yüklemek yerine, kişisel hatalı davetler olduğunu görmek esastır. Bu inancı yok etmek, insanları -değim yerinde ise- “yan gelip yatmaya” (saçma sapan işler yapıp-yapıp sonra tanrıya sığınmaya, ama beyin elektriği değişmediği kontağı kurmamaya, kuramayınca sinirlenmeye, inançsızlaşmaya, hatta lanet etmeye) yöneltir.

“Yani anladigim, kötülük bizi ondan alikoymaya çalissa da onun bizimle bir olma, bizim iyiligimizi isteme ve dogruyu, iyiligi, onu bulmamizi, ona ulasmamizi istemesi, O'nu bulmamiz için bize yollar sunuyor aslinda,”
Anlamadığım şu: Bu işlere ne gerek var? İnsan hayatları iyilik ve kötülüğün itip kakacağı, oyunlar oynayacağı yerler değildir. Çok tehlikeli bir düşman vardır: Hiçbir şeye yardımcı değildir… sadece yok etmek adına vardır. Öyle BESLENİR. Onun varlığını sürdürmesi, yok etme miktarına bağlıdır. Ve o, ona bilinç geçit vermezse YOKTUR… Yani iyi haber şudur ki; onun pilot dalgası yoktur. Evrenin özü, PEye dayalıdır. Kötülük -çok tehlikeli olsa da- bir yan üründür.

Ancak sözleriniz eğer sizde ya da başkalarında “kötülük korkusunu” azaltıyorsa, yapılan hatalar yüzünden duyulan yoğun suçluluk duygularını hafifletiyorsa çok da yararlı düşüncelerdir. Başta dedim ya: Kendi öğretinizi kendiniz yaratmalısınız.

(Bir dipnot: Yapılan hataları büyütmek, hele ki suçluluk duymak, onlara bütünü ile boş vermek kadar hatalıdır.)

“O nur, yani sizin de pirilti dediginiz sey yani o çakan - bildigim kadariyla- fotonlar.”
Bu düşünce yanlış… Pop kültür biliminde “foton ışıktır” sözleri sizi belki de bu hataya düşürdü. Foton, sadece EM alanının kuvvet taşıyıcısı bir parçacıktır. Öldürücü de olabilir (gama ışınları), sağlık verici de (IR ışınları)… Işık “bir çeşit” fotondur. (Belli bir dalga boyundaki fotondur.)

Nur, ya da bizim “pırıltı” dediğimiz şey, PEnin -anlatmak zor- bir anlamda görsel (makrokozmos) tezahürüdür. Diğer alemde de vardır; ki, Kuran bunu doğrulamaktadır. Zaten Müslümanlıkta Nur, Allah'ın adıdır.

Bu noktada size danışmanlık yapmama izin verin: İçinde olduğunuz ruh durumu, korkarım ki sizi bizim idealize ettiğimizi ve PE olarak adlandırdığımız beyin elektriğine ulaştıramayacak olabilir. Bir şekilde sığınma arayışı içinde olmanız, içinizde acı duygusu bulunmasının kanıtıdır. Yapmanız gereken o acıyı TAŞIYARAK güvenli mekan aramak değil; o acıyı kendi başınıza yok etmektir. Eğer inancınız varsa “Allah'a bir zira adım atmak” sadece budur. Kötü haber odur ki, acıyı, teorileri üreterek, düşünceler içinde çıkış kapıları arayarak YOK EDEMEZSİNİZ. Yapmanız gereken acı veren düşünceyi düşünmemektir.

“Peki kötülügü kötülemeden - çünkü belki de onun istedigi bu- nasil bir bakisimiz ve iliskimiz olmali onunla?”
Çok basit: “Öf sıkıldım bu laflardan, yok böyle şeyler be; biraz alışverişe çıkayım, iki güzel giysi, bir ayakkabı alayım, yeni makyaj denemeleri ile daha güzelleşeyim, alt katta, süper herifin aklını başından alayım, bana yiyecek gibi bakınca bir saç uçurup “hıh” çekeyim, kıvırtarak ilerleyeyim” düşünceleri üreterek… :) Daha önemlisi bu bakış açısından giderek keyif almaya çalışarak ve almayı başararak.

[Erkek kardeşlerim, demek ki neymiş? Hanımlara yiyecek gibi bakmayın, aldırmaz davranın, ya da “hıh” çekmelere fazla inanmayın. ;-) ]

“Bunu da belki iyiligi bulmak için kullanmam gerekiyordur bilmiyorum.”
Bu arayışlar içinden hiçbir zaman çıkamayacağınız, yüzyıllardır uzun sakallı felsefecilerin bile çıkamadığı sislerle dolu ortamlardır. Yapmanız gereken düşünceler son verip, pratik ve basit keyiflere yönelmektir.

“Kendimizdeki kötülükle yüzyüze gelince yani ben aslinda kötü bir insanmisim dedigimizde, simdi ne yapmaliyiz?”
Kendinize “Ben aslında kötü bir insanmışım” dediğinizde kendinizi kayık tabağında Şeytan’a sunuş olursunuz. Yerine “Ya tam saçmaladım ha! Bu gariplikleri nasıl yapabilmişim? Artık uyanık olma vakti gelmiş yavrucum, aman dikkat!” şeklinde bir düşünce (beyin süredurumu) tipi üretmeniz gerekir. Kendi hatalarını ciddiye alsa da, dalga geçecek kadar neşeli bir beyin elektriği…

“Bu kötülügün iyilige hizmet ettigi yönündeki düsünceler de belki satanist olmadan satanist olmamiz içindir, bilmiyorum.”
Satanist diye label atamayalım; yerine “Bu düşünceler keyifli ve eğlenceli bir yaşam modeline ulaşmamızı engelleyen düşünce tipleridir” diyelim.

“Kötülüge korkmadan, savasmadan hatta belki O'nun iyiliginin kapsayiciligiyla nasil bakabiliriz ki dogru bir yerde olalim?”
Bu cümleyi söylüyorsanız zaten korkunuz var demektir ve düşünce üreterek, düşünceler çıkış yolu aramak için olsa bile, SİZİ ORTAMDA TUTTUĞU İÇİN daha fazla NE üretecektir. Korkuyu sıfırlamanın yolu düşünmemek, pardon, keyifli şeyleri düşünmektir.

Siz ise aslında bu ortam ve düşüncelerden fark etmeseniz de gizli bir zevk alıyorsunuz. Acı konuşacağım: İnsanlar beklentilerini elde etme ihtimali olmadığına kesin inandıklarında oyalanmanın yolu olarak bu gibi düşüncelere sarılabilirler. Oysa istediğiniz ve elde edemeyeceğinize inandığınız her ne ise, aslında bir adım ötenizdedir! Herkes için bu böyledir! Ama o adım, aslında farklı bir alana girmek, şu anda içinde bulunulan alanı geride bırakmak, anlamında olduğu için atılamaz. Yani sizin, benim ve hepimizin o bir adım ötemizdeki en çılgınca isteğimizi elde edememe nedenimiz, HER ŞEYİ (hem şu andaki alanı, hem istediğimizin olduğu alanı) BİR ARADA İSTEMEMİZDİR. BU mucizeler evreninde işte sadece buna imkan yoktur.

Adımı atamayacak olabilirsiniz… Bu kolay bir şey değil, ben de, bizler de sık sık tökezliyoruz. O zaman size keyif verecek bir şey, herhangi bir şey, (süs, giyim, flört, erkek çıldırtma :D gibi konular size uzaksa başka bir şey; pulculuk, kelebek koleksiyonculuğu, sky diving bile olur) bulun. İş ki beyninizde Nur (PE, yani keyif, eğlence heyecan şeklinde de tezhür edebilecek pırıltı, ödül devrelerini tahrik) yaratsın. Böylece kötülük “pöf” diye bir anda sönecek… çünkü onu artık şişirmekten vaz geçmeyi becermiş olacaksınız.

Yaşam çok, ama çok kolay; kötülük önemsiz bir ayrıntıdır. Yaşamı zorlaştırıp, kötülüğü şişiren sadece bilinçtir.


ANA SAYFA    |    Sorular    |    Astroloji    |    Kuantum    |    Ezoterizm    |    Filmlerimiz    |    İletişim

Dizayn: JANUS722.com    |    © 2015 -