|
DESC. BOĞA BURCUNDA
| Yazı: |
|
O BİR SAKİN VATANDAŞ
TÜM DESC.LER İÇİN ORTAK GİRİŞ
Desc. (benim yorumuma göre) sizin 180 derece ters kimliğiniz, bu yüzden diğer yarınızdır. 722 Sistemi, Bölünmüş Evren teorilerine göre evren ortadan bölünmüş olduğu için zıtlıklar birbirini çeker. Aslında zıt olan benzeşmediği için mantıken birbirini itmelidir. Makrokozmosta zıtlıkların çekme nedeni, zıt sayılanların bütünün parçası, yani aslında aynı şey olmaları, yeniden bütün olmaya uğraşmalarıdır.
Desc.’den yararlanmak adına desc. burcu yorumlarına takılmamak gerekir. İnsanların karakteri öz burç dahil, farklı kompakt konumlara bakarak değil, haritayı topyekun yorumlayarak (bilgileri birbiri içinde eriterek) çözümlenebilir. Örneğin Koç burcunda olan biri, eğer haritasında Koç zayıf, ama Terazi güçlü ise, kendi burcunun zıttı bir karakter sergileyebilir. İşte bu yüzden haritanın tamamı incelenmelidir.
Oysa astrolog değilseniz ve/veya tanımak istediğiniz insanla doğum bilgilerini isteyecek kadar samimi değilseniz onun haritasını çıkaramayacağınıza göre desc.’i burca göre değil, aşağıda vereceğim yoruma göre algılamanız yararlı olacaktır.
YORUM
Desc. Boğa olduğuna göre asc.’ınız Akrep demektir. Siz tutkulu, derin hislere sahip, kimi zaman “gözü kara” atılımlar yapabilecek, gizli ve gizemli birisiniz. İnsanlar size biraz kuşku ile bakarlar, sizi çözmek zordur çünkü.
Oysa androjen eşiniz, yani diğer yarınız, hiç de bilinmez ve gizemli değildir. O bir “toprağın adamı/kızı”dır. Ben desc. Boğa’yı, “saf Anadolu çocuğu” denilen tiplere benzetirim. Doğru-düzgün ve dürüsttürler, ama metropol kültüründe biraz kaba olarak algılanabilirler. Maddenin (para ve toprak dahil) değerini çok iyi bilirler ve buna saygı duyarlar. Kolay değişmezler. Çok keskin ve kıvrak zekaları da yoktur belki. Kötü niyetli ve anlayışsız kişiler tarafından “hımbıl”, “hödük”
ve ne acıdır ki “öküz”1
diye nitelenebilirler bile… Oysa onların -son yılların moda terimi- “duygusal zeka” olarak isimlendirilen farklı ve çok yoğun bir algıları vardır.
Bu nedenle androjen yarınız her şeyinizi görecek kadar algı sahibidir. Ondan kendinizi saklamanız, tüm gizliliğin kitabını yazan yanınıza rağmen -bence- imkansızdır, en azından çok zordur.
Androjen yarınız size ağır ve sıkıcı gelebilir. Oysa sizinle bütün olacak gerçekler bunlardır. Zaten desc. Boğa hiç de sıkıcı değildir. Hızlı ve giderek hızlanan yaşam koşullarına fazla uygun sayılmayabilir; ancak o hızlı yaşam koşullarının başarılı tiplerinden çok daha az hata yapar, üstelik çok daha reel ve uzun vadede yararlı kararlar verir. O “yerinde davranmak” şeklinde adlandırılabilecek bir haslete (hatta içgüdüye) sahiptir.
Sizin fırtınalı duygularınıza yanıt veremeyebilir, bu yüzden sizi sevmediğini düşünmenize neden olabilir. Oysa bu noktada yapmanız gereken hayata onun gibi bakmaya uğraşarak onun dünyasına girmek, böylece onu görmek ve duygularının derinliğini anlamaktır. O aslında sizin “derin” duygularınızdan çok daha derin ve -kullanacağım söze darılmazsanız- “anlamlı” şekilde sever. Onun aşkını baş tacı edebilen kişilerin yaşamına huzur ve giderek keyif gelir. Onunla rollercoaster tarzı heyecanlı da sayılabilecek bir ilişkiniz olmayacaktır. Onunla aşkınız sizin genelde alıştığınız ilişki modellerine göre biraz durağan kalacaktır. Ama şuna emin olur: O sevince tam sever.
Androjen yarınız yanında gevşemeyi, -lütfen sözümü yanlış anlamayın, kullanacağım kelimede en küçük bir alay ya da küçümseme yoktur- kırlara yayılıp geviş getirmeyi öğrenin. Sakin olun; ya da daha doğrusu, sakin ve ağır olmaktan korkmayın artık. Maddenin, maddesel hayatın, tutumlu olmanın, frene basmanın gerekliliğini ve anlamını çözün. Ne de olsa bu konular onun uzman olduğu alanlardır. Siz tabi ki seksisiniz. Ancak o belki de sizden çok daha seksidir. Dıştan bakınca sizin kadar heyecan verici görünmeyebilir. Oysa uyarıldığında (ki, bu hiç de zor değildir), onun yaşatacakları ile pek az aşık yarışır. O seksin en doğal, en yalın, en olağan… bu yüzden de en heyecan verici olmasa da, en-en tatmin edici halini bilir.
O sizi; size kararlılığı, istikrarı, pratikliği, kalıcılığı ve karanlık mahzenlerde saklanan değil, toprağın derinliklerinde gizli duyguların (bunlara da hazineler diyebiliriz) varlığını öğreterek tamlayacaktır.
DİP NOTLAR
[1]
Büyük baş hayvanlar kadar iyi huylu ve insan yaşamını hem bedenleri (etleri, sütleri, derileri vb.), hem güçleri ile kolaylaştıran canlıların bir küfür olarak kullanılması; oysa avlarını henüz canlı iken (aslan ve benzerli gibi önce boğmadan) yiyen, gerçek predator olan, karıncaların “çalışkan” benzeri nitelemelerle çocuklara empoze edilmesi ile ataerkinin insanları nasıl hatalı bilgilere yönelttiği anlaşılabilir.
| 
